10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ârek babası türbesinin birkaçyüz metre şimâlindeki büyük türbededir.<br />

[1068] de hacca gitdi. Hacdaki hâlleri (Yevâkît-ül-Haremeyn) kitâbında ve<br />

Yüsûf-i Nebhânînin (Câmi’u kerâmât-il-evliyâ) kitâbında yazılıdır. İmâm-ı Rabbânînin<br />

mescidini Şâh-ı Cihân mermerden yenilemiş, yanında Muhammed Ma’sûm<br />

hazretleri için bir oda yapdırmışdır. (Urve-tül-vüskâ) adı ile meşhûrdur. İmâm-ı<br />

Rabbânî müceddid-i elf-i sânî Ahmed-i Fârûkî Serhendînin “kuddise sirruhümâ”<br />

halef-üs-sıdk ve vâris-i a’zamı idi. Aklî ve naklî ilmlerin, sûrî ve ma’nevî kemâlâtın<br />

câmi’iyyetini edinmiş idi. (Kutbiyyet) makâmına ve (Kayyûmiyyet) mansıbına,<br />

yüce pederinden beşâretler almış idi. Tarîk-i Ahmedînin nisbetini, pederinin<br />

teveccühlerinden, bütün âleme yaymış idi. Uzak memleketlerden kendine bağlı<br />

olanlara, filân (Vilâyet-i Mûseviyye)ye kavuşmuşdur, filân (Vilâyet-i Muhammediyye)<br />

ile şereflenmişdir diye bildirirdi. Dokuzyüzbin kişi, onun vâsıtası ile, (Allah)ı<br />

irâde etmişlerdir. Yüzkırkbin talebesini vilâyet mertebesi, yedibin kimseyi<br />

hilâfet makâmı ile mümtâz eyledi. Hizmetlerinde ve huzûr-ı âlîlerinde, tâlibler<br />

ba’zan bir ayda, ba’zan bir haftada kemâlât-i vilâyete erişirlerdi. Ba’zılarını, bir teveccühde,<br />

makâmların hepsine ulaşdırırlardı. Makâmları, keşfleri ve kerâmetleri,<br />

bu yüksek hânedânın hâllerini bildiren kitâblarda uzun uzun yazılı olduğundan,<br />

burada açıklamağa lüzûm görülmedi. Bu kitâblar arasında beşi, her memlekete yayılmışdır.<br />

Birincisi, Muhammed Hâşim-i Bedahşînin (Berekât) kitâbı olup, fârisîdir.<br />

(Zübde-tül-makâmât) adı ile Murâd molla kütübhânesinde [1317] sayıda ve<br />

Süleymâniyye Pertevniyâl kısmında [406] sayı ile mevcûddür. Hindistânda Kanpur<br />

şehrinde 1307 senesinde ve İstanbulda (Hakîkat Kitâbevi) tarafından 1408 [m.<br />

1988] de tab’ ve neşr edilmişdir. İkincisi Bedreddîn-i Serhendînin (Hadarât-ül-kuds)<br />

kitâbıdır. 1391 [m. 1971] de Lâhorda çok güzel basılmışdır. Üçüncüsü (El-hadâikul-verdiyye<br />

fî hakâik-ı ecellâ-in nakşibendiyye) olup basılmışdır. Dördüncüsü, (Hadîkat-ül-evliyâ)<br />

türkçedir. [1318] hicrî senesinde İstanbulda basılmışdır. Beşincisi<br />

(Umdet-ül-makâmât) kitâbıdır. Hakîkat Kitâbevi tarafından basdırılmışdır.<br />

Altı oğlu ve bütün nesl-i necîbleri, zemânlarının kutbu olmuşdu. Bütün islâm<br />

memleketleri, kalblerinden saçılan nûrlarla nûrlanmışdı. Cenâb-ı müstetabının vârisleri,<br />

yer yüzünde meşhûr olmuşlardır. Hidâyet ve irşâdda yüksek derece kazanmışlardır.<br />

İrfân ehlinin ve yakîn sâhiblerinin anladıkları gibi, feyz kaynakları, bu<br />

âna gelinceye kadar, akmakdadır. İnşâallah, âhır zemâna kadar da, böylece cârî<br />

olacakdır. Üç cild olan fârisî (Mektûbât-ı Ma’sûmiyye) kitâbı 1396 [m. 1976] senesinde<br />

Pâkistânın Karaşi şehrinde basdırılmışdır. Bu üç cildin içinde bulunan altıyüzelliiki<br />

mektûbdan yüzotuzbeş adedi seçilerek, (Müntehabât-i Ma’sûmiyye) adı<br />

ile, 1979 senesinde İstanbulda ofset baskısı yapılmışdır. Bunun sonunda, Hüseyn<br />

Hilmi Işıkın eserleri bildirilmekdedir. Muhammed Ma’sûmun altı kızının her biri<br />

velî idi. [(Umdet-ül-makâmât) sahîfe 395.] 11, 65, 89, 110, 113, 118, 181, 219, 427,<br />

472, 512, 596, 651, 692, 754, 784, 923, 930, 969, 1001, 1009, 1048, 1053, 1055, 1061,<br />

1063, 1075, 1081, 1121, 1141, 1142, 1150, 1169, 1185, 1190, 1198.<br />

664 — MUHAMMED MA’SÛM-İ ÖMERÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Doksanıncı<br />

[90] sırada Ahmed Sa’îd ismine bakınız!<br />

665 — MUHAMMED MER’AŞÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kâdı Muhammed<br />

bin Reşîd Mer’aşî İstanbulda yerleşmişdir. Hanefîdir. Vehbî ve Sünbülzâde ismleri<br />

ile meşhûrdur. 1224 [m. 1809] de vefât etdi. (Tuhfe-i Vehbî) lügati çok basılmışdır.<br />

Eyyûb câmi’i ile Bostan iskelesi arasındaki Mihr-i şâh sultânın türbesi ve<br />

imâreti dışında yazılı kasîdeler bunun olup, Yesârî-zâdenin yazısıdır. 1174.<br />

666 — MUHAMMED MURÂD-I KAZÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: [1272]<br />

hicrî senesinde Rusyada, Kazan vilâyetinin Ufa kasabasında tevellüd etdi. Memleketinde<br />

medrese tahsîlini bitirip, 1293 [m. 1876] de Buhârâya geldi. Buhârâ ve<br />

Taşkendde tahsîlini temâmlayıp 1295 [m. 1878] de Hindistâna ve Hicâza geldi. Medîne-i<br />

münevverede tarîkat-ı Nakşibendiyyeye intisâb edip, rûh âleminde terak-<br />

– 1145 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!