10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kimsenin ise, vatanı yıkılır. Âhırete göç eder. Ona âhıret işleri yaparlar. Bunun içindir<br />

ki, [Deylemînin “rahmetullahi aleyh” bildirdiği hadîs-i şerîfde], (İnsan ölünce,<br />

kıyâmeti kopmuş olur) buyuruldu.<br />

Sakın, hayâlde hâsıl olan keşflere ve âlem-i misâlde görünen şeylere aldanarak,<br />

(Ehl-i sünnet ve cemâ’at) fırkası âlimlerinin bildirdikleri i’tikâddan ayrılmayınız!<br />

Allahü teâlâ, o büyük âlimlerin çalışmalarına bol bol mükâfât versin! Rü’yâlara,<br />

hayâllere aldanmayınız! Çünki, bu kurtuluş fırkasına uymadıkca, âhıretde azâblardan<br />

kurtulmak düşünülemez. Kıyâmetde kurtulmak istiyenler, kendi görüşlerini<br />

bırakarak, bu büyüklere uymağa canla başla çalışmalıdır. [Ehl-i sünnet fırkası<br />

âlimlerinin bildirdikleri doğru i’tikâdı anlatan, her lisânda binlerce kitâb yazılmışdır.<br />

Arabî (Emâlî kasîdesi) ve bunun arabî şerhi olan (Nuhbe) kitâbı ve fârisî<br />

(Türpüştî risâlesi) meşhûrdur. Türkçe (Birgivî vasıyyetnâmesi) ve Hüseyn Hilmi<br />

Işıkın (Ehl-i sünnet kasîdesi) çok fâidelidir. Bu kasîde (Fâideli Bilgiler) ve (Cevâb<br />

Veremedi) kitâblarında mevcûddur.] Habercinin vazîfesi, bildiğini söylemekdir.<br />

Yazınızdaki gevşekliği görünce, hayâllerinize kapılarak, bu büyüklere uymak<br />

se’âdetinden ayrılmak felâketine düşeceğinizden ve kendi keşflerinizin akıntısına<br />

kapılacağınızdan çok korkdum. Nefslerimizin kötülüklerinden ve işlerimizin<br />

bozukluğundan Allahü teâlâya sığınırız. Şeytân, büyük düşmanımızdır. Doğru<br />

yoldan kaydırıp sapdırmaması için, çok uyanık olmalısınız! Ayrılık bir sene olmadan,<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetine [ya’nî Ehl-i sünnet fırkası<br />

âlimlerinin gösterdikleri yola] uymak için yapdığınız titizlikler ve kurtuluşun,<br />

ancak o büyüklerin yoluna sarılmakda olduğunu gösteren çalışmalarınız ne olmuş?<br />

Bunlar ne çabuk unutulmuş. Hayâllerinizin arkasında sürükleniyorsunuz. Sizinle<br />

buluşmamızın çok gecikeceği anlaşılıyor. Yaşayışına öyle düzen vermelisin ki,<br />

kendini kurtarmak ümmîdi yok olmasın! Yâ Rabbî! Bizlere merhamet et! İşlerimizin<br />

iyi olmasını nasîb eyle! Doğru yolda bulunanlara bizden selâm olsun.<br />

41 — DÖRDÜNCÜ CİLD, 29. cu MEKTÛB<br />

Bu mektûb Muhammed Ma’sûm “kuddise sirruh” tarafından, mirzâ Ubeydüllah<br />

beğe yazılmışdır. Nasîhatin lâzım olduğunu, cihâdın kıymetini bildirmekdedir:<br />

Ba’zıları zan eder ki, tesavvuf, kendi hâline bakıp, başkasına karışmamak,<br />

kimseye ilişmemekdir. Bu, doğru değildir ve dinde yara açmağa sebeb olur. Böyle<br />

söyleyen, acabâ tesavvuf adamı ve tesavvufcu sözü deyince, kimleri hâtırlıyor?<br />

Eğer, Ebû Bekr-i Sıddîka “radıyallahü anh” bağlanan büyükleri demek istiyorsa,<br />

bu büyüklerin yolu, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden kaçmak olduğu,<br />

kitâblarında yazılıdır. Hâlbuki, (Emr-i ma’rûf) ve (Nehy-i münker) ve<br />

(Buğd-ı fillâh) ve (Cihâd-ı fî sebîlillâh), Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

sünnetinden, belki islâmiyyetin vâciblerinden ve farzlarındandır. O hâlde,<br />

emr-i ma’rûfu terk etmek, bu büyüklerin yolunu terk etmek olur. Nitekim, bunlardan<br />

İmâm-ı Muhammed Behâeddîn-i Buhârî “kuddise sirruh” (Bizim yolumuz<br />

urve-i vüskâya yapışmak, ya’nî Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yolunda<br />

ve Onun Eshâbının izinde gitmekdir) buyurdu. Bunun içindir ki, bu yolda az<br />

bir iş, büyük kazanç hâsıl ediyor. Bu yoldan ayrılan, büyük tehlükelere düşüyor.<br />

Eğer tesavvuf, emr-i ma’rûfu terk etmek olsaydı, tesavvufun reîslerinden olan Muhammed<br />

Behâeddîn-i Buhârî “kuddise sirruh” kendi hocası, üstâdı olan Seyyid<br />

Emîr Gilâl hazretlerine emr-i ma’rûfda bulunmazdı. Hocasına karışmak edebe muhâlif<br />

iken, yine emr-i ma’rûf yapdı ve Buhârânın âlimlerini toplayarak, Allahü teâlânın<br />

ismini yüksek sesle tekrâr etmenin islâmiyyetde makbûl olmadığını, hepsinin<br />

huzûrunda isbât etdi ve hocasına bundan vazgeçmesinin lüzûmunu bildirdi.<br />

Hocası da, dîni güzel ve doğru söze âşık olduğundan, kabûl edip, terk eyledi.<br />

Tesavvuf ehli, insanı necâta kavuşduracak ve helâke götürecek şeyleri bildirmek<br />

– 89 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!