10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

laşılıyor. Harâma halâl diyenin kâfir olacağı bildirildi. Bunun için, harâmı ibâdete<br />

karışdıranın, hem kâfir olacağı, hem de islâmiyyeti yıkmak, bozmak için uğraşan<br />

zındık olacağı hâtıra gelmekdedir. Kur’ân-ı kerîmi, tekbîrleri ve ilâhîleri çalgı<br />

ile, ney çalarak okumak, bunun için tehlükeli bid’atdir. Kur’ân-ı kerîmi güzel<br />

ses ile, tecvîd ile okumalıdır. Tegannî ile, kelimeleri değişdirip nağmeye uydurarak<br />

okumak harâmdır.<br />

Genç hâfızların, genç kadınlar, kızlar arasında, Kur’ân-ı kerîm, mevlid, ilâhî okuması<br />

da gınâ olur. Harâm olur. Bir kimse, bir yere şehvet ile bakarsa, kalbi de oraya<br />

takılıp lekelenir, hastalanır. Kalb hastalanınca, nefs kuvvet bulur, azar.<br />

Kalbinde yalnız Allah sevgisi olanların güzel ses dinlemesi câiz olup, yukarıda<br />

yazılı şartlara uygun olarak, oturup okurlar dedik ise de, Eshâb-ı kirâm “radıyallahü<br />

teâlâ anhüm ecma’în” ve Tâbi’în-i ızâm “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”<br />

böyle yapmadı. Bid’at olduğu meydândadır. Fâidesi olduğundan câiz dedik.<br />

(Siyerül-aktâb)da, Hasen Basrî buyuruyor ki, (Allah sevgisi ile, simâ’ dinleyen,<br />

Sıddîk olur. Nefse tâbi’ olarak dinleyen, zındık olur).<br />

Kur’ân-ı kerîmi radyo ile ve ho-parlör ile okurken, çok def’a, harflere mahsûs<br />

ses, ya’nî ağızdaki mahrecleri değişip ma’nâ bozuluyor. Kur’ân-ı kerîm, bayağı,<br />

ma’nâsız, ses dalgaları hâlini alıp ibâdet değil, bir şarkıcının nağmeleri gibi, hissî<br />

bir zevk vâsıtası oluyor. Bundan başka, (Redd-ül-muhtâr), (Mecma’ul-enhür) ve<br />

(Dürr-ül-müntekâ)da ve Elmalılı Hamdi efendinin “rahmetullahi teâlâ aleyh”<br />

tefsîrinin üçüncü cildinin, 2361. ci sahîfesinde diyor ki, (Kur’ân-ı kerîm okumak<br />

demek, Kur’ân okuduğunu anlıyacak kadar aklı başında olan insanın okuması demekdir).<br />

Câ’miler, nemâz kılmak için yapılmışdır. Vâ’ız ve hâfızların sesi, radyolarla,<br />

ho-parlörlerle, her tarafa yayılınca, câmi’ içinde, nemâz kılacak yer bulunmıyor.<br />

Nemâz kılanlar şaşırıyor. (İbni Âbidîn)de, imâmın, yüksek sesle okuması<br />

vâcib olan yerde, başkalarını râhatsız edecek kadar bağırması günâh olduğu yazılıdır.<br />

Ho-parlörle okuyanlar, bu bakımdan da günâha giriyorlar.<br />

İbni Hacer-i Mekkî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Fetâvâ-yı kübrâ)sında, gusl abdesti<br />

başında buyuruyor ki, (Câmi’de Kur’ân-ı kerîm okumak büyük kurbetdir.<br />

Yüksek sesle okuyup, nemâz kılanları şaşırtan çocukları susdurmak lâzımdır. Hocaları<br />

susdurmazsa, yetkililer çocukları da, hocalarını da câmi’den çıkarmalıdır).<br />

[Süâl: Ezân, ho-parlörle okununca, uzaklardan da işitiliyor. Mü’minler ezân sesi<br />

duyuyor. Ho-parlör fâideli oluyor denirse:<br />

Cevâb: Ezân sesinin uzaklardan işitilmesi lâzım olsaydı, bu sözün bir kıymeti<br />

olurdu. Ezânın, insan sesinden fazla sesle okunması lâzım olsaydı, Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, bunun çâresini emr ederdi. Çünki, dinde lâzım olan<br />

herşeyi bildirmesi, yapdırması vazîfesi idi. Nemâz vaktlerinin geldiğini, hıristiyanlar<br />

gibi çan çalarak veyâ yehûdîler gibi boru ötdürerek uzaklara duyuralım diyenler<br />

oldu. Kabûl etmedi. (Biz böyle yapmayız. Yüksek yere çıkıp ezân okuyunuz!)<br />

buyurdu. Böylece, insan sesinin varamıyacağı yerlere tek bir ezân sesinin ulaşdırılmasına<br />

lüzûm olmadığı anlaşıldı. İbâdetlerde değişiklik yapmanın (Bid’at) olduğunu,<br />

büyük günâh olduğunu biliyoruz. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

kabûl etmediği, red etdiği birşeyi ibâdete karışdırmak ise, bid’atden dahâ büyük,<br />

ondan dahâ çirkin günâh olur. Birinci kısmda, otuzdördüncü maddede, ondokuzuncu<br />

mektûbda, (Bid’atler nûrlu parlak, fâideli görünseler de, hepsinden kaçınmak<br />

lâzımdır. Hiçbir bid’atde fâide yokdur) diyor. (Mektûbât Tercemesi)nde,<br />

yüzseksenaltıncı mektûbda diyor ki, (Bugün kalbler kararmış olduğundan, ba’zı<br />

bid’atler, güzel görülürse, kıyâmet günü, kalbler uyandıkları zemân, bid’atlerin hepsinin<br />

zararlı oldukları anlaşılacakdır. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”,<br />

(Dîninizde yapılan her yenilik zararlıdır. Bunları atınız!) buyurdu) diyor. Allahü<br />

teâlâ, Bekara sûresinin ikiyüzonaltıncı âyetinde meâlen, (Ba’zı şeyleri sever, fâideli<br />

dersiniz. Hâlbuki o şeyler size zararlıdır) buyurdu. Görülüyor ki, ho-parlör-<br />

– 722 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!