10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olanların kalblerine doğmuşdur. Bu yüksek insanların sayısı o kadar çokdur ki, inanmamak<br />

imkânsızdır. O büyüklerin yolunda olanların, Onların sözlerini isbât etmek<br />

için, Kur’ân-ı kerîmin âyetlerine ve hadîs-i şerîflere, değişik ma’nâlar vermeğe kalkışmalarına<br />

lüzûm yokdur. Bu ma’rifetin varlığında kimsenin şübhesi yokdur.<br />

Fekat, bu ma’rifeti tesavvufun gâyesi ve seyr ve sülûkün nihâyeti sanmak, (İlmleri<br />

Ona varamaz!) meâlindeki Tâhâ sûresinin 110. cu âyet-i kerîmesi ile men’ olunmuşdur.<br />

Âlimler de bu ma’rifet üzerinde durmamışlardır. (Bu ma’rifete inanmıyan<br />

vâsıl olamaz!) sözünüzü açıklıyarak irşâd buyurmamışsınız. Bunun için, önce,<br />

vâsıl olmak ne demek olduğunu açıklamak da îcâb eder.<br />

72 — 85. ci MEKTÛB<br />

Büyük âlim Abdüllah-i Dehlevînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Mekâtib-i şerîfe)<br />

kitâbının seksenbeşinci mektûbu aşağıdadır:<br />

Allahü teâlâya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma<br />

salât ve selâm olsun! Gulâm-ı Alî ismi ile meşhûr olan fakîr Abdüllah-i Kâdirî<br />

müceddidînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” mektûbudur. Hindistânda müslimânlar<br />

için yazmışdır. Allahü teâlâ, onun günâhlarını afv eylesin!<br />

(BÎ’AT), söz vermek ve bu sözünde durmak demekdir. Tesavvuf yolunda çok<br />

kullanılan bir kelimedir. Bunu kullanmak, Eshâb-ı kirâmın sünnetidir “radıyallahü<br />

teâlâ anhüm”. Bî’at, üç kısmdır: Birincisi, bir büyüğün önünde, günâh işlememek<br />

için söz vermekdir. Buna, (tevbe bî’ati) denir. Büyük günâhlardan biri işlenince,<br />

bu bî’at bozulur. Yeniden bî’at etmek lâzım olur. Gıybet edince bozulup,<br />

bozulmamasında şübhe edildi. Bir müslimânı tahkîr ederek, onu kötüleyerek gıybet<br />

yapmak, elbet büyük günâhdır. Yanlış söyliyen ve yazan din adamlarını ve bid’at<br />

i’tikâdında olan tarîkatcıları müslimânlara haber vermek, duyurmak gıybet olmaz.<br />

Müslimânların bunlara aldanmaması için bunları söylemek lâzımdır.<br />

Bî’atin ikincisi, intisâb etmek, bereketlenmek için bir Velîye “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyh” veyâ onun hakîkî mensûblarına bî’at etmekdir. Böylece, onlar için bildirilmiş<br />

olan müjdelere ve şefâ’atlarına kavuşulur. Meselâ, gavs-üs-sekaleyn Abdülkâdir-i<br />

Geylânî “kuddise sirruh”, (Benim talebelerim tevbe etmeden ölmezler)<br />

buyurmuşdur. Bu müjdeye kavuşmak için, bu yolun büyüklerinden birine bî’at olunur.<br />

Bu bî’ati tekrâr etmek lâzım değildir.<br />

Bî’atin üçüncüsü, Evliyânın feyzlerine kavuşmak, fâidelenmek için yapılır. Tesavvuf<br />

büyüklerinden birine bî’at edip, Onun gösterdiği vazîfeleri ve ihlâs derecelerini<br />

yapıp fâide elde edemezse, Üstâdı râzı olsa da ve olmasa da, başka birine<br />

intisâb etmesi, başka bir âlime bî’at etmesi câizdir. Fekat, birinci âlimi inkâr etmemesi<br />

lâzımdır. Ondan nasîbi, kısmeti yok demekdir. Üstâdının islâmiyyete uymakda<br />

gevşekliğini görürse ve zenginlere yanaşdığını, dünyâya düşkün olduğunu<br />

anlarsa, Allahü teâlânın feyzlerini, sevgisini ve ma’rifetini başka birinde aramalıdır.<br />

Çocuk iken bî’at etmiş olan, akl ve şü’ûr sâhibi olunca, onun hakîkî âlim olduğunu<br />

anlarsa, bî’atine ve vazîfelerine devâm eder. Yâhud beğendiği başka birine<br />

bî’at eder.<br />

İslâm âlimi, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetine [ya’nî islâmiyyete]<br />

tâbi’ olan, sımsıkı sarılan ve zâhir ve bâtın bid’atlerden kaçınan ve selef-i<br />

sâlihînin i’tikâdında olan kimsedir. Gavs-üs-sekaleyn Abdülkâdir-i Geylânî ve<br />

Şeyh-ül-islâm Ferîdeddîn-i Genc-i Şeker hazretlerinin doğru olan i’tikâdında<br />

olur. Fıkh bilgilerinden zarûrî lâzım olanları bilir. (Mişkât-i şerîf) hadîs kitâbını ve<br />

Kur’ân-ı kerîm tefsîrlerini çok okur. İmâm-ı Gazâlî “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretlerinin,<br />

(Minhâc-ül-Âbidîn) ve (Kimyâ-yı se’âdet) kitâbları gibi tesavvuf yolundakilerin<br />

yazdığı ahlâk kitâblarını ve tesavvuf büyüklerinin hâllerini ve sözlerini<br />

bildiren kitâbları okur. Bu kitâbları okumak, kalbin tasfiyesi ve tezkiyesi için<br />

– 766 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!