10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sidir. Bunun kötülüğünü anlamak için, Vennecmi sûresi, otuzdokuzuncu âyet-i kerîmesinin,<br />

(İnsan, ancak çalışdığının fâidesini görür) meâl-i şerîfi yetişir. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” tenbellikden Allahü teâlâya sığınmış, (Yâ Rabbî!<br />

Beni, keselden koru!) diye düâ etdiğini, Âişe “radıyallahü anhâ” ve Enes bin<br />

Mâlik, (Buhârî) ve (Müslim)de bildirmişlerdir. Tenbelliğin ilâcı, çalışkanlarla<br />

konuşmak, tenbel, uyuşuk kimselerden kaçınmak, Allahü teâlâdan hayâ etmek lâzım<br />

geldiğini ve azâbının şiddetli olduğunu düşünmekdir. Dînini iyi bilen ve her<br />

hareketi, bilgisine uygun olan sâlih kimselerle görüşmeli, günâh işliyen, Allahü teâlânın<br />

emr ve yasaklarına uymayıp, yalnız söz ile müslimânları okşayan, avutan yalancılardan,<br />

Ehl-i sünnet kitâblarındaki bilgileri öğrenmemiş câhillerden uzak<br />

olmalıdır.<br />

İsrâf çok kötü bir huydur. Çirkinliği meydândadır. Kalbi, durmayıp karartan,<br />

kemiren, tehlükeli bir hastalıkdır. Tedâvîsi de pek güçdür. Bu sıfat kalbi kaplamadan<br />

önce, giderilmesi için ve bu felâketden kurtulmak için bütün ilâclarına baş vurup<br />

uğraşmalıdır. Kurtarması için, Cenâb-ı Hakka yalvarmalı, düâ etmelidir. Allahü<br />

teâlâ, çalışana, her güçlüğü kolaylaşdırır. O, sığınılacak, güvenilecek, biricik<br />

yardımcı ve kurtarıcıdır. İmâm-ı Birgivînin “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Tarîkati<br />

Muhammediyye) kitâbındaki isrâf bahsi burada temâm oldu.<br />

Süâl: Tütün içmek isrâf mıdır?<br />

Cevâb: İsrâf, ister kendi için, ister başkası için olsun, malı harâm olan yere vermekdir.<br />

Azı da, çoğu da isrâf olur. Büyük günâh olur. İçki için, kumâr için, oyun<br />

için vermek böyledir. Sigara harâm olsaydı, buna az veyâ çok verilen para isrâf olurdu.<br />

Sigarayı az içmek harâm değildir, mubâhdır. Parayı, malı, halâl, mubâh olan<br />

yerlere vermek, iki dürlü olur:<br />

Birincisi: Kendi bedeni için, yimekde, içmekde, giyinmekde, ev kurmakda, tabî’atinin<br />

çekdiği şeye, ihtiyâcından fazla harc etmek, isrâf olur. Meselâ bir şeyi yimek,<br />

içmek isteyince, doydukdan sonra, fazlası isrâf olur. Bunun küçük günâh olduğu,<br />

(Redd-ül-muhtâr)da, nemâzın vâcibleri başında bildirilmekdedir.<br />

İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî “rahmetullahi aleyh”, üçüncü cild,<br />

elliikinci mektûbu, kitâbımızın üçüncü kısmının otuzsekizinci maddesinde yazılıdır.<br />

Bu mektûbda buyuruyor ki, (İnsan ve hayvanların bedeni dört şeyden yapılmışdır<br />

[toprak maddeleri, su, hava ve nâr, ya’nî harâret]. Birbirine benzemiyen,<br />

hattâ birbirinin aksi olan bu dört şeyin ihtiyâcları ve îcâbları vardır. Bedendeki harâretden<br />

[ısıdan] dolayı [ısı kudret kaynağı olduğu için], insan ve hayvanlar, kendini<br />

beğenmekde, üstün görmekdedir. Şehvet ve gadab kuvvetleri ve başka kötülükler,<br />

bu dört şeyden ileri gelmekdedir).<br />

İşte bu ihtiyâc ve îcâblar, hayvanların ve insan tabî’atinin çekdiği, istediği şeyler<br />

olup, sevk-ı tabî’î, [iç güdü] denilmekdedir. Aklı olan kimse, bu sevk-ı tabî’îleri<br />

islâmiyyetin emr etdiği, izn verdiği gibi kullanır ve günâh olmaz. Aklı dinlemiyenler<br />

ise, nefse uyarak, mubâhlardan dışarı taşar. Günâha girer. Çünki nefs,<br />

sevk-ı tabî’îleri, mubâhların dışına çıkarmağa zorlıyan, mubâhlardan başka şeyler<br />

de istiyen bir kuvvetdir. İnsanların duygu organları ve hareket sinirleri, kalb ismindeki<br />

bir kuvvetin emrindedir. Bedenin dört yapı maddesi ile nefs ve kalb kuvvetlerini<br />

bir arada tutan, çalışdıran kuvvet de, rûhdur. Kâfirlerin ve günâh işliyen<br />

mü’minlerin nefsleri azmış, kalbi ve rûhu kaplamışdır. Bu üç kuvvet birleşmiş gibi<br />

olup nefsin istediğini yapmakdadırlar. İslâmiyyete uyunca, bu üç kuvvet birbirinden<br />

ayrılıp, kalb ve rûh kuvvetlenir ve nefs za’îfliyerek, kalb ve rûh, nefsin baskısından,<br />

kumandasından kurtulur ve temizlenmeğe başlar. Her ikisi de, işlerini<br />

Allahü teâlânın rızâsı için, iyilik için yapar.<br />

Hayvanlarda, kalb, rûh ve nefs olmadığından, sevk-ı tabî’î ile hareket ederler.<br />

Meselâ acıkınca, doyuncaya kadar, bulduklarını yirler. İnsanlar ise, kalb ile hareket<br />

eder. Kalb, nefse uyarsa, bulduğu ile doymaz. Harâm olan şeyleri arar. Doy-<br />

– 646 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!