10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

di doğar. Burada da, güneşin zıllinin görünmesi, zulmetlerin gitmesinden öncedir<br />

ve güneşin doğması, zulmetlerin tahliyesinden ve zıllin tasfiyesinden sonradır. Fekat,<br />

burada zulmetlerin tahliyesi ve ortalığın tasfiyesi, zıllerin zuhûrundan önce olmuyor.<br />

45 — İKİNCİ CİLD, 35. ci MEKTÛB<br />

Bu mektûb, hocası Muhammed Bâkînin [971-1012 Delhîde] “kuddise sirruh”<br />

oğlu, Muhammed Abdüllaha “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazılmış olup, iki süâline<br />

cevâb vermekde ve ayn-ül-yakîni anlatmakdadır:<br />

Allahü teâlâya hamd ve Muhammed Mustafâya “sallallahü aleyhi ve sellem” salât<br />

ve size düâ ederim. Kıymetli mektûbunuz geldi. Okuyunca, bizi çok sevindirdi.<br />

Her ân hâtırladığınızı bildiriyorsunuz. Ne güzel, ne mubârekdir. Üç ayda sizin<br />

elinize geçen ni’met, başka yollarda, eğer on senede nasîb olursa, büyük kâr bilirler.<br />

Bu ni’mete şükr ediniz! Yaradılışınızın yüksek olduğunu ve böyle hâllerin kıymetini<br />

işitince, ucb, kibr ile lekelenmiyeceğinizi bildiğim için, bu ni’metin büyüklüğünü<br />

yazdım. (Şükr ederseniz, ni’metimi artdırırım) meâlindeki âyet-i kerîmeyi<br />

hiç unutmayınız!<br />

Önceden, tevhîd bilgileri hâsıl olmağa başladı diyorsunuz. Bunlar da, bereketli<br />

kazancdır. Bu hâlin hâsıl olmasını isteyiniz. Fekat islâmiyyetin edeblerini gözetmeğe<br />

çok gayret ediniz! Kulluk vazîfelerini yerine getiriniz! Eğer, bu hâller doğru<br />

ise, kusûrlu değil ise, sevgiliye muhabbetin çokluğundan hâsıl olur. Çünki,<br />

âşık nereye giderse gitsin, sevgiliden başka birşey görmez ve bilmez. Her nereden<br />

bir zevk, lezzet duyarsa, bunu sevgilisinden geliyor sanır. Bu hâlde olan âşık,<br />

mahlûkları görmekde, fekat hepsini, bir mahbûb sanmakdadır. Bu hâlde, Fenâ hâsıl<br />

olmaz. Çünki, Fenâ hâsıl olunca, bir mevcûdün görülmesi insanı kapladığından<br />

mahlûklar temâmen görünmez olur. Buna da Fenâ denilmesi, mahlûklar görülmediği<br />

içindir. Hakîkî Fenâ ise, sıfât-i ilâhînin ve ismlerinin ve hiçbir bağlılığın, ayrı<br />

bir görünüşün de, temâmen görülmediği zemân hâsıl olur. Zât-ı ilâhîden başka<br />

hiçbirşey görülmez ve düşünülmez. Seyr-i ilallah [Allah yolculuğu], işte burada sona<br />

erer. Zıllerin, görünüşlerin hepsinden temâmen kurtulmak, burada hâsıl olur.<br />

Ârif, bu zemân, aslların aslı iledir. Alâmetlerden geçip, kendisine kavuşmuşdur.<br />

İlm, ayn olmuşdur. İşitmek, erişmek hâlini almışdır. Vasl-ı uryânî [ancak Ona kavuşmak]<br />

se’âdeti ve neler neler ve neler neler olmuşdur. Bu makâm, bu üstün derece,<br />

ancak, işâret, sembol, şifre ile anlatılabilir. Bu da kapalı ve perdeli olabilir.<br />

Süâl: Kıymetli evlâd! Bizden, bu ayn-ül-yakînin anlatılmasını istiyor. Bu aynı<br />

anlaşılabilir mi sanıyor?<br />

Cevâb: Bunu anlatmak zor bir işdir. Ne yapayım? Ne söyliyeyim? Ne bildireyim?<br />

Akla nasıl uygun getireyim? Kıymetli yavrum! Ma’zûr görmenizi umarım. İşitmeği,<br />

öğrenmeği değil, edinmeği, hâllenmeği isteyiniz!<br />

Süâl: Kur’ân-ı kerîmdeki müteşâbihâtın ma’nâlarını, râsih olan âlimler bilir. Bu<br />

ma’nâlar nasıl anlaşılır?<br />

Cevâb: Bu süâlin cevâbı, birincinin cevâbından dahâ ince ve dahâ örtülü ve dahâ<br />

örtülmesi lâzımdır. Bu iki süâl, bu kıymetli yavrunun yaradılışının çok yüksek<br />

olduğunu göstermekdedir.<br />

Allahü teâlânın kitâblarındaki müteşâbihlerin ma’nâsını anlamak, ancak Peygamberlere<br />

mahsûsdur “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”. Ümmetlerinden pekaz<br />

kimseye, onlara tâm uydukları, vârisleri olmakla şereflendikleri için, bu bilgiden<br />

bir yudum tatdırabilirler. O güzelin yüzündeki perdeyi, bu dünyâda, bunlar için de<br />

açarlar. Kıyâmetde, ümmetlerden, çok kimseleri, Peygamberlerine uydukları için,<br />

bu devlete kavuşduracakları umulur. Anladığıma göre, bu dünyâda da, o pekaz kimselerden<br />

başkalarını da, bu devletle şereflendirirler. Ammâ, bunlara işin iç yüzü-<br />

– 940 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!