10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

vardı) demiyoruz. Bu husûsda (Akâid-i Celâliyye)de geniş bilgi vardır. Şimdi, bu<br />

âlemden sonsuza doğru, sonsuz uzunluk olduğunu söylemek gibi saçma olur.<br />

Ehl-i sünnet âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” diyor ki: (Âlem, ayn<br />

ya’nî madde ve araz ya’nî özellikden meydâna gelmişdir. Madde, boşlukda yer kaplıyan,<br />

araz ise, yalnız bulunamayıp, başkası ile birlikde bulunan şeydir. Şu’â’ ya’nî<br />

ışık arazdır. Cism olsaydı, camdan, sudan geçemezdi. Çünki, iki başka cism, aynı<br />

zemânda, aynı mekânda bulunamaz. Harâret [ısı] da böyledir. Madde, cevher-ülferdlerden<br />

[atomlardan] yapılmışdır. Madde, basît cevher [Element] veyâ mürekkeb<br />

[Bileşik] olur. Maddeyi meydâna getiren atomlar arasında, his edilemiyecek<br />

kadar küçük boşluklar vardır. Her cism [maddeler, atomlar] değişmekdedir. Değişen<br />

şeyler, hâdisdir [yok iken var olmuşdur]. O hâlde, âlem hâdisdir. Bu üç<br />

cümleden ilk ikisi mukaddemedir. Mantık ilminde, birincisine (Sugrâ), ikincisine<br />

(Kübrâ) denir. Üçüncüsü de (Netîce)dir. Madde ezelde var olsaydı, ezelde de değişirdi.<br />

Ezel, kendinden önce, başka şey yok demekdir. Ezelde, değişiklik yok demekdir.<br />

O hâlde, madde ezelî olamaz. Nebrâsdan terceme temâm oldu.<br />

Ahmed Âsım efendi, (Emâlî) kasîdesi şerhinde diyor ki: Âlem, bütün parçaları<br />

ile birlikde hâdisdir. Ya’nî, yok iken, sonradan var olmuşlardır. Yerler, gökler,<br />

herşey yok idi. Hıristiyanlar, yehûdîler ve mecûsîler de, böyle inanmakdadırlar.<br />

Aristo, Fârâbî ve İbni Sînâ, madde kadîmdir dediler. İslâm âlimleri diyor ki,<br />

(Ezelî olan şey değişmez. Maddenin [elementlerin] fizik ve kimyâ özellikleri, hep<br />

değişmekdedir. Maddeler, ezelde değişmemiş olsalardı, ebedî olarak, şimdi de, değişmezlerdi.<br />

Önceden değişmek yokdu. Sonradan değişmeler hâsıl oldu da denilemez.<br />

Çünki, değişmek için, bir kuvvetin te’sîr etmesi lâzımdır. Değişmek sonradan<br />

başlayınca, kuvvetin de, sonradan var olduğu, ezelî olmadığı anlaşılır). Ahmed<br />

Âsım efendinin yazısı temâm oldu. Görülüyor ki, maddenin ezelî olduğunu söylemek,<br />

tabî’at kuvvetlerinin hâdis olduklarını, ezelî olmadıklarını ortaya koymakdadır.<br />

Fen ve tabî’at âlimleri, birçok bitki ve hayvan nesllerinin tükenip yok olduklarını,<br />

birçok türlerin de, sonradan meydâna geldiklerini anlamışlardır. Canlı, cansız<br />

herşeyin bir ömrü vardır. Herşeyin ömrü, ya’nî varlıkda kalma zemânı başkadır.<br />

Ömrü sâniye ile ölçülen varlıklar olduğu gibi, asrlarca yaşıyanlar da vardır. En<br />

uzun ömrlü varlıklar, element denilen basît cismlerdir. Bunların ömrlerinin çok<br />

uzun olması, tabî’iyyecileri şaşırtmış, (Cismler yok olur, madde değişir. Fekat, madde<br />

yok olmaz) diyenler olmuşdur. Hâlbuki, maddenin, cismlerin değişmelerinin sonsuz<br />

olarak, böyle gelip, böyle gideceğini söylemek, ezelî ve ebedî olan varlığa inandığını<br />

söylemekdir. Allahü teâlânın varlığının, önceden sonsuz ve sonradan da sonsuz<br />

olduğunu, maddecilerin ve tabî’atcıların da inkâr edemiyeceklerini göstermekdedir.<br />

Bu ahmaklar, canlı cansız, herşeyin sonsuz olarak, birbirlerinden meydâna<br />

geldiklerini, bu arada, elementlerin hiç yok olmadıklarını söyliyorlar. Hâlbuki, elementler<br />

de atomlardan meydâna gelmişdir. Atom yığınıdırlar. Allahü teâlâ, atomları<br />

da yokdan var etdi. Elementler sonsuz öncelerde var olup, herşey bunların çeşidli<br />

birleşmelerinden, sonsuz öncelerde meydâna gelseydi, bunları birleşdirmek<br />

için, sonsuz öncelerde, mu’azzam enerjinin, sonsuz kudretin bulunması lâzım<br />

olurdu. Çünki, enerji olmadan, atomlar birleşemez. Sonsuz öncelerde bulunması<br />

lâzım olan o kudret, işte Allahü teâlânın kudretidir. Atomlar da, elementler de,<br />

sonsuz öncelerde yokdu. Sonsuz öncelerde, yalnız Allahü teâlâ vardı. Müslimânlar,<br />

Allahın, herşeyi yokdan meydâna getirdiğine inanıyor. Onların söylediğine göre,<br />

herşeyin var olması için, o şeyi meydâna getiren şeyin önceden var olması, bunun<br />

da var olması için, bunu meydâna getiren şeyin var olması lâzımdır. Sonsuz önce<br />

demek, ucu, başlangıcı yok demekdir. Başlangıcda birşey olmazsa, ondan meydâna<br />

gelecek şeyler de olmaz. Ya’nî, gördüğümüz, bildiğimiz şeylerin hiçbirinin var<br />

olmaması lâzım olur. O hâlde, herşeyin, önceden yok iken sonradan var edilmiş,<br />

– 759 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!