10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ların mahallesinde ev satın alan zimmînin, bu evi bir müslimâna satması emr olunur.<br />

Câmi’ civârındaki evlerini zimmîlere kirâya veren müslimâna, bunlardan<br />

alıp, nemâz kılanlara vermesi emr olunur. Zimmînin kâfir köle satın alması câizdir.<br />

Köle müslimân olursa, bunu müslimâna satması lâzım olur. Zimmî müslimân<br />

kadınla zinâ etse, yüz değnek had vurulur ve uzun zemân habs olunur. Bu kadın<br />

muhsan ise recm, değilse darb olunur. Gelini ile zinâ eden recm olunur).<br />

Fuhş söyliyen kimse ta’zîr olunur. Çünki, fuhş söylemek tahrîmen mekrûhdur.<br />

(Hadîka) kitâbında, dil âfetlerinin onbirincisinde diyor ki, fuhş, çirkin söz demekdir.<br />

Haddi aşan herşeye fâhiş denir. Burada, çirkin olan işleri başkalarına açık<br />

kelimelerle anlatmak demekdir. Cimâ’ için ve abdest bozmak için kullanılan kelimeleri<br />

söylemek böyledir. Bu kelimeleri söylemek fuhşdur ve tahrîmen mekrûhdur.<br />

Çünki bunları söylemek, mürüvvete ve diyânete uygun değildir ve hayâyı, utanmayı<br />

giderir ve başkalarını gücendirir. Mürüvvet, insanlık, erkeklik demekdir. Cimâ’ı<br />

ve abdest bozmağı anlatmak lâzım olduğu zemân, açık olarak söylememeli,<br />

kinâye olarak söylemelidir. (Kinâye), birşeyi, açık ma’nâları başka olan kelimelerle<br />

anlatmakdır. Edebli olan, sâlih olan, fuhş söylemeğe mecbûr olunca, kinâye<br />

olarak söyler. Meselâ, Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, cimâ’ için dokunmak<br />

(lems) kelimesini söylemişdir. İbni Ebiddünyânın ve Ebû Nu’aymın “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyhimâ” bildirdikleri hadîs-i şerîfde, (Fuhş söyliyenlerin Cennete girmeleri<br />

harâmdır) buyuruldu. Ya’nî, bunun azâbını çekmedikce Cennete girmezler.<br />

(Hadîka)dan terceme temâm oldu.<br />

(Berîka) kitâbında diyor ki, kalb âfetlerinin otuzaltıncısı, (Vekâhet)dir. Vekâhet,<br />

hayânın az olması demekdir. Hayâ, çirkin şey yapmakdan, ayblanmakdan çekinmekdir.<br />

Türkçede, utanmak, sıkılmak denir. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâdan<br />

hayâ ediniz!) buyuruldu. Allahü teâlâdan hayâ etmek, şehvetlerini, ya’nî<br />

nefsin isteklerini terk etmekle olur. Hayâsı olan, Allahü teâlâdan korkar. Onun,<br />

râzı olmadığı işlerden ve sözlerden kaçınır. Bir hadîs-i şerîfde, (Hayâ, îmândandır.<br />

Fuhş söylemek, cefâdandır. Îmân Cennete, cefâ Cehenneme götürür) buyuruldu.<br />

Hayâ ve îmân birlikde bulunur. Biri yok olursa, diğeri de yok olur. Kadın hayâsı,<br />

erkek hayâsından dokuz kat fazladır. Bir hadîs-i şerîfde, (Fuhş insanın lekesi, hayâ,<br />

zînetidir) buyuruldu. Hayânın en kıymetlisi, Allahü teâlâdan utanmakdır.<br />

Ondan sonra, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” hayâdır. Dahâ sonra, insanlardan<br />

hayâ etmekdir. (Berîka)dan terceme temâm oldu. Kâfirler, müslimânların<br />

îmânlarını yok etmek için, hayâlarını yok etmeğe çalışıyorlar. Pilâjlarda, futbol<br />

oyunlarında, sporlarda avret yerlerinin, edeb yerlerinin açılmasına önderlik yapıyorlar.<br />

Fuhş sözlere seks bilgisi diyorlar. Bu açıklıklara ve seks bilgilerine ilericilik<br />

ve lüzûmlu, fâideli diyerek gençleri hayâsız yapmak istiyorlar. Gençleri aldatmak<br />

için, medenî milletlerin yapdıklarını biz de yapacağız. Çağımıza ayak uyduracağız.<br />

Gericilikden kurtulacağız diyorlar. Kâfirler teknikde ilerledikleri, madde<br />

ve kuvvet üzerinde çok şey keşf etdikleri için, kâfirlik iyidir, fâidelidir denilebilir<br />

mi? Onların ibâdetlerini, kötülüklerini biz de yapalım denilebilir mi? Bir müslimân,<br />

Allahü teâlânın yasak etdiği şeyleri, kâfirlerin yapdıklarını ileri sürerek, övemez.<br />

Bunlar fâidelidir diyemez. Harâmlar hiçbir sebeble fâideli, iyi olamaz. Kâfirlerin<br />

yapdığı şeylerden islâm dîninin yasak etmediklerini, hattâ emr etdiklerini<br />

övmek ve yapmak ise, suç olmaz. Fen bilgileri, ağır sanâyı’ böyledir. Kâfirlere<br />

medenî etiketini koyduran da bu sâhadaki başarılarıdır. Müslimân, kâfirlerin bu<br />

başarılarını över. İslâm düşmanı ise, bu başarıları ileri sürerek, onların küfrlerini,<br />

ibâdetlerini, ahlâksızlıklarını ve islâmiyyetin yasak etdiği zararlı, kötü şeylerini över.<br />

Allahü teâlâ, din yolunda çalışanlara ve din bilgilerini, ma’rifetlerini, kerâmetleri,<br />

hârikaları öğretenlere râhat, huzûr veriyor. Dünyâ bilgilerinde, fende çalışanlara<br />

da aradıklarını veriyor. Kâfir milletler, yalnız fen bilgileri üzerinde çalışıyorlar.<br />

İslâm dînini insâf ile, temiz bir vicdân ile incelemiyorlar. Bunun için, fende iler-<br />

– 891 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!