10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dî’a olan hayvanın nafakası, sâhibine âiddir. Vedî’a, sâhibinden iznsiz kullanılamaz<br />

ve vedî’a, âriyet, kirâ ve rehn ve ödünc verilemez ve sâhibinin borcunu,<br />

onun izni olmadan ödeyemez. Bunları izn ile yapabilir. Sâhibi isteyince aynen geri<br />

vermesi lâzımdır. Ödemezse gâsıb olur. Vedî’a olan paranın da kendisini verir.<br />

Başkasını veremez.<br />

2 — Kirâ veyâ âriyet olarak verilen emânetdir. Îcâb ve kabûl ile hâsıl olurlar.<br />

Bâlig olmaları şart değildir. (Âriyet), bedelsiz kullanmak demekdir. Âriyet hayvânın<br />

nafakası, kullanana âiddir. Zemân ve mekân ve istifâde şekli sınırlı olarak<br />

âriyet vermek câizdir. Şartsız âriyet verilen eve, dükkâna, tarlaya dilediğini koyabilir.<br />

Âriyet alan, bunu vedî’a verebilir. Kirâya ve rehne veremez. Sâhibi isteyince<br />

veyâ sözleşmedeki müddeti bitince, geri vermesi lâzım olur.<br />

3 — Sözleşme olmadan ele geçer. Meselâ, rüzgârın getirdiği mal emânet olur.<br />

Çık da, bir seyret dışarda, her tarafın rengini,<br />

kudret-i Hakkın cihânda, görünen âhengini!<br />

Bir temiz kan, bir yeşil can, yağdırıp kudret, yere,<br />

yemyeşil olmuş her tepe, neş’elenmiş dağ, dere.<br />

En kısır toprak doğurmuş, emzirir birçok nebât,<br />

fışkırır bir damlacık otdan, tutup sıksan, hayât!<br />

Dün kemikden dahâ katı idi, her çıplak fidan,<br />

bak, ne sağlam kan bugün, her birisinden damlıyan!<br />

Dün uykudaydı belli, milyarlarca canlı teni,<br />

silkinip kalkmış yatakdan, elbiseler hep yeni.<br />

Dün ne mâtemdeydi âlem, yer mahzûn, gökler mahzûn,<br />

şimdi, sevincden her bitki gülmekde uzun uzun.<br />

İşlemiş kırlarda yer yer, Allahın kudret eli,<br />

yalnız söylemekle olmaz, bir gidip de görmeli.<br />

Öyle amma, gördüğüm binbir hikmetin tersine,<br />

bende hâlâ, zevke benzer, duygu yok aslâ yine.<br />

Bir değil, yüzbin behârlar gökden indirseydi Hak,<br />

öyle kararmış ki kalbim, nerde birşey anlamak?<br />

Dem çeker bülbül, beynimde benim, baykuşlar öter.<br />

ne bu sersemlik, eyvâh, bana neler olmuş neler?<br />

Bir tanıdık yok, hayâlim konsa, en bildik yere,<br />

cedlerin rûhu ağlıyor, din düşmüş, yâd ellere.<br />

Atom, füze lâfı yok, yalnız (dinde reform) sesi,<br />

iktisad, teknik düşünmez, bir dinsizlik hevesi.<br />

Ahlâksızın, hayâsızın, zulmün dinde yok yeri,<br />

reform ister, bunun için ırz düşmanı serseri.<br />

Duygusuz olmak kadar dünyâda büyük derd yok,<br />

öyle salgınmış ki mel’un kurtulan bir ferd yok.<br />

Fende yüksek olsa da, dîni bozulmuş bir millet,<br />

çok baskı yapılsa da, yaşamaz, mahvolur elbet.<br />

Ey ölüm hâlindeki, topraklara hayât veren!<br />

ni’mete küfrân da etsek îmânın za’fı neden?<br />

Bir hâlim yok, bilirim şâyân olan ihsânına,<br />

ah, yükselsem de, bir düşsem, senin dâmânına!<br />

Bir esim ister, kımıldanmak için, canlar bugün,<br />

bir nesîm olsun ilâhî, canlansın kanlar bugün,<br />

İlkbehârın rûhu etsin, bir de bizlerden zuhûr,<br />

yoksa artık, Sûr-i İsrâfîle mi kaldı nüşûr!<br />

– 606 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!