10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ni emr etdiği için, bayram günü oruc tutmamak ve yiyip içmek, Onun dîninde bulunmayıp<br />

senelerce tutulan oruclardan dahâ kıymetlidir. Onun dîninin emri ile fakîre<br />

verilen az bir şey ki, buna zekât denir, kendi arzûsu ile, dağ kadar altın sadaka vermekden<br />

dahâ efdaldir. Emîr-ül-mü’minîn Ömer “radıyallahü anh”, bir sabâh nemâzını<br />

cemâ’at ile kıldıkdan sonra, cemâ’ate bakıp, bir kimseyi göremeyince sordu: Eshâbı<br />

dediler ki, geceleri sabâha kadar ibâdet ediyor. Belki şimdi uyku basdırmışdır.<br />

Emîr-ül-mü’minîn buyurdu ki, (Keşki bütün gece uyuyup da, sabâh nemâzını cemâ’at<br />

ile kılsaydı, dahâ iyi olurdu). İslâmiyyetden sapıtmış olanlar, sıkıntı çekip ve mücâhede<br />

edip, nefslerini körletiyor ise de, bu dîne uygun yapmadıklarından kıymetsizdir<br />

ve hakîrdir. Eğer bu çalışmalarına ücret hâsıl olursa, dünyâda birkaç menfe’atden<br />

ibâret kalır. Hâlbuki, dünyânın hepsinin kıymeti ve ehemmiyyeti nedir ki, bunun<br />

bir kaçının i’tibârı olsun. Bunlar, meselâ çöpçüye benzer ki, çöpçüler herkesden<br />

dahâ çok çalışır ve yorulur. Ücretleri de herkesden aşağıdır. Ahkâm-ı islâmiyyeye<br />

tâbi’ olanlar ise, latîf cevâhir ve kıymetli elmaslar ile meşgûl olan mücevherciler gibidir.<br />

Bunların işi az, kazancları pek çokdur. Ba’zan bir sâatlik çalışmaları, yüzbinlerce<br />

senenin kazancını hâsıl eder. Bunun sebebi şudur ki, ahkâm-ı islâmiyyeye<br />

uygun olan amel, Hak teâlânın makbûlüdür, mardîsidir, çok beğenir.<br />

[Böyle olduğunu kitâbının çok yerinde bildirmişdir. Âl-i İmrân sûresi, otuzbirinci<br />

âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim “sallallahü aleyhi ve sellem”! Onlara<br />

de ki, eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da, sizi sevmesini<br />

istiyorsanız, bana tâbi’ olunuz! Allahü teâlâ bana tâbi’ olanları sever) buyuruldu.]<br />

İslâmiyyete uymıyan şeylerin hiç birisini Hak teâlâ sevmez, beğenmez. Sevilmeyen,<br />

beğenilmeyen şeye sevâb verilir mi? Belki cezâya sebeb olur.<br />

2 — Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı kerîmde, Nisâ sûresi, sekseninci âyetinde, Muhammed<br />

aleyhisselâma itâ’at etmenin, kendisine itâ’at etmek olduğunu bildiriyor. O<br />

hâlde, Onun Resûlüne “sallallahü aleyhi ve sellem” itâ’at edilmedikce, Ona itâ’at<br />

edilmiş olmaz. Bunun pek kat’î ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, âyet-i kerîmede<br />

(Elbette muhakkak böyledir) buyurdu ve ba’zı doğru düşünmiyenlerin, bu<br />

iki itâ’ati birbirinden ayrı görmelerine meydân bırakmadı. Allahü teâlâ, yine Nisâ<br />

sûresinin yüzellinci ve yüzellibirinci âyet-i kerîmelerinde meâlen, (Kâfirler, Allahü<br />

teâlânın emrleri ile Peygamberlerinin emrlerini birbirinden ayırmak istiyorlar.<br />

Yehûdîler diyor ki, biz Mûsâ aleyhisselâma inanırız. Îsâ ile Muhammed aleyhimesselâma<br />

inanmayız. Hıristiyanlar ise, yalnız Îsâ aleyhisselâma inanıp, Ona, hâşâ,<br />

Allahü teâlânın oğlu diyor. Bu inanışları ve dinleri kıymetsizdir. Onların hepsi<br />

kâfirdir. Kâfirlerin hepsine Cehennem azâbını, çok acı azâbları hâzırladık) buyurarak,<br />

bunlardan şikâyet etmekdedir.<br />

3 — Se’âdet-i ebediyyeye kavuşmak için, müslimân olmak lâzımdır. Müslimân<br />

olmak için, hiçbir formaliteye, müftîye, imâma gitmeğe lüzûm yokdur. (Makâmât-i<br />

mazheriyye) onikinci faslında diyor ki, (Allahü teâlâya ve Resûlüne ve Onun<br />

Allahü teâlâdan getirdiklerinin hepsine inandım. Allahü teâlânın ve Resûlünün<br />

dostlarını severim ve düşmanlarını sevmem demek kâfîdir. Her bilgiyi delîl ile isbât<br />

etmek, ya’nî Kur’ân-ı kerîmdeki veyâ hadîs-i şerîflerdeki yerlerini göstermek, âlimlerin<br />

vazîfesidir. Her müslimâna lâzım değildir). İbni Âbidîn de, (Kâfirin nikâhı) bahsi<br />

sonunda, böyle buyurmakdadır. [Îmâna gelen yaşlı adamın sünnet olması şart değildir.<br />

Hiç olmasa da olur denildi. Çünki sünnet, avret yerinin görünmesi için özr olmaz<br />

diyenler de vardır. (Hadîka)da ve (Berîka)da diyor ki, (Müslimân olan yaşlı adam<br />

ve hastalar, sünnetin acısına dayanamazlarsa, sünnet edilmezler.) Doktor Necmüddîn<br />

Ârif beğ, 1343 [m. 1925] de İstanbulda basılan (Amelî Cerrâhî) kitâbında diyor<br />

ki, (Yehûdîler çocuk yedi günlük iken, müslimânlar, herhangi bir zemânda sünnet<br />

yapar. Sıhhî fâidesinden dolayı Avrupa ve Amerikada birçok hıristiyanlar da, kendilerini<br />

ve çocuklarını sünnet etdirmekdedir.) Sünnetin nasıl yapılacağı, bu kitâbda<br />

ve Sinop meb’ûsu doktor Rızâ Nûr beğin (Fenn-i hitân) kitâbında uzun yazılıdır.]<br />

– 21 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!