10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ğişdirmek harâmdır. Çünki, âyetlerin sırası kat’î olarak doğrudur. Sûrelerin sıralarının<br />

doğruluğu ise zannîdir. Bunun için, sûrelerin yerini değişdirerek okumak,<br />

yazmak mekrûh olmuşdur. Kur’ân-ı kerîmi başka harflerle veyâ tercemesini yazmak,<br />

okumak, öğrenmesini kolaylaşdırır demek doğru değildir. Kolay olsa bile, câiz<br />

olmasına sebeb olamaz).<br />

(Mevdû’ât-ül-ulûm)da diyor ki, (Kur’ân-ı kerîmdeki bilgiler üç kısmdır: Birincisini<br />

hiçbir kuluna bildirmemişdir. Kendisini, ismlerini ve sıfatlarını kendinden<br />

başka kimse bilemez. İkinci kısm bilgileri, yalnız Muhammed aleyhisselâma bildirmişdir.<br />

Bu yüce Peygamberden ve Onun vârisi olan râsih âlimlerden başka kimse<br />

bunları anlıyamaz. Müteşâbih âyetler böyledir. Üçüncü kısm bilgileri, Peygamberine<br />

bildirmiş ve ümmetine öğretmesini emr buyurmuşdur. Bu ilmler de ikiye<br />

ayrılır: Birinciler, geçmiş insanların hâllerini bildiren (Kısas) ve dünyâda, âhıretde<br />

yaratmış olduğu ve yaratacağı şeyleri bildiren haberler (Ahbâr)dır. Bunlar,<br />

ancak Resûlullahın bildirmesi ile anlaşılır. Akl ile, tecribe ile anlaşılamaz. Üçüncü<br />

kısm bilgilerin ikincileri, akl, tecribe ve arabî ilmler ile anlaşılabilir. Kur’ân-ı<br />

kerîmden ahkâm çıkarmak ve fen bilgilerini anlamak böyledir. İmâm-ı Nesefî “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyh” (Akâid)de buyuruyor ki, arabî ilmlere göre ma’nâ verilir.<br />

İsmâilî sapıkları gibi, başka ma’nâlar vermek, ilhâd ve küfr olur.<br />

Kendi aklı ve görüşleri ile bozuk tefsîrler yapanlar beş dürlüdür:<br />

1 — Tefsîr için lâzım olan bilgileri bilmiyen câhillerdir.<br />

2 — Müteşâbih âyetleri tefsîr edenlerdir.<br />

3 — Sapık fırkalardakilerin, zındıkların ve dinde reformcuların, bozuk düşünce<br />

ve isteklerine uygun tefsîr yapanlardır.<br />

4 — Delîl ve sened ile iyi anlamadan tefsîr yapanlardır.<br />

5 — Nefse ve şeytâna uyarak yanlış tefsîr yapanlardır).<br />

26 — Ahkâm-ı islâmiyyenin hepsi Kur’ân-ı kerîmden çıkmakdadır. Kur’ân-ı kerîm,<br />

bütün Peygamberlere “salevâtullahi aleyhim” gönderilmiş olan, bütün kitâblardaki<br />

ahkâmı ve dahâ fazlasını kendisinde toplamakdadır. Gözleri kör, ilmleri<br />

az, aklları kısa olanlar, bunu göremez. Kur’ân-ı kerîmdeki bu ahkâm üç kısmdır:<br />

Birinci kısm ahkâmı, ilm ve akl sâhibi, (İbâret-i nass) ile ve (İşâret-i nass) ile ve<br />

(Delâlet-i nass) ile ve (Mazmûn-i nass) ile ve (İltizâm-i nass) ile ve (İktizâ-i nass)<br />

ile kolayca anlıyabilir. Ya’nî, her âyet-i kerîmede, ibâret, delâlet, işâret, iltizâm,<br />

iktizâ ve tazammün bakımından çeşidli ma’nâlar ve hükmler vardır. (Nass), ma’nâları<br />

açık ve meydânda olan âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere denir.<br />

Kur’ân-ı kerîmdeki ahkâmdan ikinci kısmı açıkca anlaşılmaz. İctihâd ve istinbât<br />

yolu ile meydâna çıkarılabilir.<br />

Ahkâm-ı ictihâdiyyede, Eshâb-ı kirâmdan biri, Peygamberimize “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” uymayabilirdi. Fekat bu ahkâm, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” zemânında hatâlı ve şübheli olamazdı. Çünki, Cebrâîl “aleyhisselâm” gelerek,<br />

yanlış olan ictihâdlar, Allahü teâlâ tarafından hemen düzeltilir, hak ile bâtıl birbirinden<br />

hemen ayrılırdı. Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” âhırete teşrîfinden<br />

sonra meydâna çıkarılan ahkâm ise, böyle olmayıp, doğru ile yanlış ictihâdlar<br />

karışık kaldı. Bundan dolayıdır ki, vahy zemânında ictihâd olunan ahkâmı, hem<br />

yapmak, hem de inanmak lâzımdır. Peygamberimizden sonra ictihâd olunan ahkâmı<br />

da yapmak lâzım ise de, icmâ’ hâsıl olmıyan ictihâdlarda şübhe etmek, îmânı gidermez.<br />

[Bu husûs (Mektûbât)ın ikinci cild, 36. cı mektûb sonunda da yazılıdır.]<br />

Kur’ân-ı kerîmde bulunan ahkâmdan üçüncü kısmı, o kadar derin ve gizlidir ki,<br />

bunları anlayıp çıkarmağa insan gücü yetişemiyor. Bunlar, Allahü teâlâ tarafından<br />

bildirilmedikçe, anlaşılamaz. Bu da ancak Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” gösterilmiş, bildirilmişdir. Başkasına bildirilmez. Bu ahkâm da, Kur’ân-ı<br />

kerîmden çıkarılıyor ise de, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” tarafından<br />

– 48 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!