10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ûl eyle “aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhim ve alâ âli küllin essalâtü vet-teslimâtü vettehıyyâtü<br />

vel-berekât”! Âmîn.<br />

32 — ÜÇÜNCÜ CİLD, 45. ci MEKTÛB<br />

Bu mektûb, sultân Serhendîye yazılmışdır. Mü’minin kalbinin kıymetini bildirmekde,<br />

kalbi incitmekden men’ etmekdedir. Bu mektûb arabî olarak yazılmışdır:<br />

Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun resûlü Muhammed<br />

aleyhisselâma ve bütün âline ve Eshâbına salât ve selâm olsun! Kalb, Allahü teâlânın<br />

komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbirşey yakın değildir.<br />

Mü’min olsun, âsî olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Çünki, âsî olan<br />

komşuyu da korumak lâzımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmakdan pek sakınınız!<br />

Allahü teâlâyı en ziyâde inciten küfrden sonra, kalb kırmak gibi büyük günâh<br />

yokdur. Çünki, Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların<br />

hepsi, Allahü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi döğülür, incitilirse,<br />

onun efendisi elbette gücenir. Herşeyin biricik mâliki, sâhibi olan efendinin şânını,<br />

büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlûkları, ancak izn verdiği, emr eylediği<br />

kadar kullanılabilir. İzni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hattâ, onun emrini<br />

yapmak olur. Zinâ eden bâkire kıza yüz sopa vurmağı emr etmişdir. Buna bir<br />

sopa fazla vuran, zulm etmiş olur. Onu incitmiş olur.<br />

Kalb, ya’nî gönül, mahlûkların en üstünü, en şereflisidir. İnsan, (Âlem-i kebîr)de,<br />

ya’nî insanın dışında bulunan herşeyi kendinde topladığı için, mahlûkların en<br />

kıymetlisi olduğu gibi, kalb de, (Âlem-i sagîr)deki, ya’nî insanda bulunan herşeyi<br />

kendinde topladığı için ve çok basît ve hulâsa olduğu için çok kıymetlidir. Kendinde<br />

çok şey bulunan, Allahü teâlâya herşeyden dahâ yakındır. İnsanda bulunan<br />

şeylerin bir kısmı, (Âlem-i halk)dandır. Bir kısmı da, (Âlem-i emr)dendir. [Âlem-i<br />

halk, madde ve ölçü bulunan mahlûklardır. Âlem-i emr, madde olmıyan ve ölçülemiyen<br />

şeylerdir.] Kalb, bu iki âlem arasında (berzah)dır, vâsıtadır. İnsan tesavvuf<br />

yolunda ilerlerken, önce insanda bulunan latîfeler, (Âlem-i kebîr)deki asllarına<br />

yükselir. Meselâ, insan önce, kendindeki suyun aslına yükselir. Sonra, havanın<br />

aslına, sonra harâretin aslına, bundan sonra, (Âlem-i emr)in latîfelerinin asllarına,<br />

sonra kendinin rabbi olan [ya’nî terbiye edicisi, yetişdiricisi olan] bir ismin<br />

bir kısmına, sonra Allahü teâlânın bu isminin bütününe, sonra Allahü teâlânın dilediği<br />

derecelere yükselir. Kalb böyle değildir. Bunun yükseleceği, ulaşacağı bir<br />

aslı yokdur. O, doğruca zât-ı ilâhiye yükselir. Onun yükselmesi, bilinmeyen, anlaşılamıyan<br />

zâta olur. Fekat, yukarıda bildirilen yükselmeler olmaksızın, yalnız kalb<br />

yolundan yükselmek güçdür. Her yükselmeyi ayrı ayrı geçdikden sonra, kalb yolundan,<br />

doğruca ulaşmak kolay olur. Çünki, kalbin herşeyi kendinde bulundurması<br />

ve geniş olması da, o derecelere yükselmesinden sonra olur. Burada kalb dediğimiz,<br />

herşeyi kendinde toplıyan, herşeyden geniş olan latîfedir. Herkesin anladığı<br />

et parçası değildir.<br />

Hakâyık bahrinin ey cân, dürri yektâsıdır Ârif,<br />

meârif gülistânının, gülü ra’nâsıdır Ârif.<br />

Fesâhatde, belâgatde, letâfetde mükemmeldir,<br />

gizli olan ma’nâların, geniş deryâsıdır Ârif.<br />

Nefse köle olanlara, bunlar tekellüm eylemez,<br />

kalb ve rûh bilgilerinin, fekat üstâdıdır Ârif.<br />

Tesavvufdan eğerçi dem, vuran çokdur her tarafda,<br />

dîni, îmânı da bilmez, yalnız esmâsıdır Ârif.<br />

Ârif olmak için zîrâ, hayât-ı câvidân ister,<br />

karanlıklarda nûr salan, Hakkın mâhtâbıdır Ârif!<br />

– 914 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!