10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Süâl: Demek ki, kemâlât-i nübüvvetde de, bâtın Hak ile, zâhir halk iledir. Başka<br />

mektûblarda, Peygamberlik makâmında, zâhir de, bâtın da halk iledir ve insanları<br />

bu sûretle da’vet etmekdedir deniyor. Bu iki sözü birleşdirmek nasıl olur?<br />

Cevâb: Kemâlât-i nübüvvet dediğimiz, urûcda, yükselirken erişilen kemâlâtdır.<br />

Peygamberlik makâmı ise, inişdedir. Yükselirken, bâtın Hak iledir. Zâhir halk ile<br />

olup, halkın hakları, islâmiyyete uygun olarak ödenir. Nüzûlde ise, zâhir de, bâtın<br />

da halk ile olup, zâhiri ve bâtını ile, onları Allahü teâlâya çağırmakdadır. O hâlde,<br />

iki sözün arasında uygunsuzluk yokdur. Halkla olmak, Hak ile olmak demekdir.<br />

Bekara sûresi, yüzonbeşinci âyetinde meâlen, (Nereye dönerseniz, orada Allahü<br />

teâlâyı bulursunuz!) buyuruldu. Fekat bu, mahlûklar Allah olur veyâ Allahü<br />

teâlânın aynalarıdır demek değildir. Mümkin, hiç Vâcib olur mu? Mahlûk, hiç<br />

Hâlık olur mu, Ona ayna olabilir mi? Belki, Vâcib, Mümkine ayna olur denebilir.<br />

Evet, nüzûl ederken [geri inerken] eşyâ, sıfât-ı ilâhiyyenin sûretlerine ayna olabilir.<br />

Çünki, mahlûkların aynasında görülen, meselâ sem’, basar, ilm ve kudret, bu<br />

mahlûkların aynası olan sem’, basar, ilm ve kudret sıfatlarının sûretleridir. Bunlar,<br />

aynanın sıfatlarıdır ki, görünen mahlûklarda zuhûr etmekdedir. Aynada görülen<br />

hayâller de aynanın sıfatlarının, eserlerinin aynalarıdır. Meselâ, ayna uzun<br />

ise, hayâller uzun görünür ve aynanın uzunluğunu gösteren ayna olurlar. Ayna küçük<br />

ise, hayâller, aynanın küçüklüğünü gösteren birer ayna gibidir.<br />

Urûc ederken, yükselirken, Allahü teâlânın aynasında, eşyâ görünüyor sanılır.<br />

Eşyâ aynada bulunuyor sanıldığı gibi olur. Hâlbuki, eşyânın hayâlleri, aynanın içinde<br />

değildir. Bunun gibi, mahlûklar, Allahü teâlânın aynasında değildir. Aynada birşey<br />

yokdur. Hayâller, aynada değil, hayâlimizdedir. Aynada hayâl yokdur. Hayâllerin<br />

bulunduğu yerde de ayna olamaz. Hayâller, vehm ve hayâlimizdedir. Yerleri<br />

varsa, vehm mertebesindedir. Zemânları varsa, hayâl mertebesindedir. Fekat,<br />

mahlûkların vücûdsüz olan bu görünüşü, Allahü teâlânın kudreti ile olduğundan,<br />

devâmlıdır. Âhıretin sonsuz azâb ve ni’metleri bunlara olacakdır.<br />

Dünyâ aynalarında, önce hayâller görünür. Aynayı görmek için, ayrıca dikkat<br />

etmek lâzımdır. Allahü teâlânın aynasında ise, görülen önce aynadır. Mahlûkları<br />

görmek için, ayrıca dikkat etmek lâzımdır. Velî, rücû’ etmeğe başlayınca, mahlûkların<br />

sıfât-ı ilâhî aynalarındaki hayâlleri görünmeğe başlar. Rücû’ ve nüzûl temâm<br />

olup, (Seyr der eşyâ) eşyâda seyr, hareket edince, şühûd-i ilâhî kalmaz, gayb hâlini<br />

alır. Îmân-ı şühûdî, îmân-ı gaybî hâlini alır. Da’vet vazîfesi temâm olup, vefât<br />

edince, gayb kalmaz. Yine şühûd hâsıl olur. Fekat, bu şühûd, rücû’dan önceki şühûdden<br />

kuvvetli, kâmildir. Âhıretdeki şühûd, dünyâdakinden kuvvetlidir.<br />

Demek ki, bir aynada görülen hayâller, aynada değildir. Varlıkları yalnız hayâldir.<br />

Ayna, bu hayâlleri ihâta etmiş, kaplamış denilebilir. Bu hayâllerle berâberdir<br />

deriz. Fekat, bu kurb [yakınlık], bu ihâta ve ma’ıyyet [berâberlik] cismin cisme olan<br />

veyâ cismin, kendi sıfatına [meselâ rengine] olan kurbu, ihâtası ve ma’ıyyeti gibi<br />

değildir. İnsan aklı, hayâllerin aynaya olan kurb, ihâta ve ma’ıyyetini düşünemiyor,<br />

kavrıyamıyor. Hayâllerin aynaya karîb, berâber ve ihâta edilmiş oldukları muhakkakdır.<br />

Fekat, nasıl olduğu anlatılamıyor. İşte Allahü teâlânın mahlûklara<br />

olan kurbu, ihâtası ve ma’ıyyeti de böyledir. Elbette vardırlar. Fekat, nasıl oldukları<br />

bilinmez. Bunlara inanırız. Fekat, nasıl olduklarını bilemeyiz. Çünki, Allahü<br />

teâlânın bu sıfatları, cismlerin sıfatlarına benzemiyor, mahlûkların sıfatları gibi değildir.<br />

Hakîkatin nümûnesi olan bu âlemde, bu sıfatlara misâl olarak, hayâller ile<br />

aynayı söyledik ki, aklı olan, bundan onu anlıyabilsin! Allahü teâlâ, doğru yolda<br />

olanlara selâmet versin! Âmîn.<br />

Kıl Allaha beş nemâzı,<br />

boş geçirme, kış ve yâzı!<br />

Hakka yaklaşmak istersen,<br />

temâm et, sünnet ve farzı!<br />

– 905 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!