10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dir. Çünki, mubârek teri, gül gibi kokardı. Hadîs-i şerîfde, (Üç şey, bedeni besler:<br />

Güzel koku, yumuşak kumaşdan güzel elbise ve bal yimek) buyuruldu. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” yumurta yirdi ve severdi. Akı yüze sürülürse, güneş<br />

yakmasını önler. Kümes hayvanları hastalanıp ölürse, içme sularına [bir teneke<br />

suya iki çay kaşığı] tentürdiyod koymalıdır. Hastalığı izâle eder.<br />

Urvet-ül-vüskâ Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin üçüncü oğlu, büyük âlim, üstün<br />

velî, mürevvic-üş-şerî’a Muhammed Ubeydüllah Serhendî “kaddesallahü teâlâ<br />

sirrehümâ”, (Hazînet-ül-me’ârif) kitâbında yüzkırkbeşinci mektûbda diyor ki,<br />

(Ebû Dâvüd, Mu’âz bin Cebelden ve Enes bin Mâlikden gelen şu hadîs-i şerîfi haber<br />

vermekdedir: (Bir kimse, yemek yidikden sonra, Elhamdülillahillezî at’amenî<br />

hâzet-ta’âm ve rezekanî-hi min gayri havlin minnî ve lâ-kuvvete derse, geçmiş<br />

ve gelecek günâhlarından çoğu afv olunur. Yeni bir elbise giydiği zemân, elhamdülillahillezî<br />

kesânî hâzessevb ve rezekanî-hi min gayri havlin minnî ve lâ kuvveh<br />

derse, geçmiş ve gelecek günâhlarından çoğu afv olunur).) Vehhâbîler ve bunların<br />

yolundaki mezhebsizler, yemekden sonra düâ etmek bid’atdir diyorlar. Bunlara<br />

cevâb olarak, yukarıdaki hadîs-i şerîf yetişir. Birinci kısmda, 64. cü maddenin<br />

sonuna bakınız! Fıkh bilgilerinin mütehassısı, ondördüncü asrın müceddidi, (Medresetül-mütehassısîn)de<br />

tesavvuf kürsîsi müderrisi seyyid Abdülhakîm efendi<br />

“kuddise sirrûh”, yemeklerden sonra, şu düâyı okurdu: (Elhamdülillahillezî eşbe’anâ<br />

ve ervânâ min-gayri-havlin minnâ ve lâ kuvveh. Allahümme at’im-hüm kemâ<br />

at’amûnâ!).<br />

Ârif-i kâmil kelâmın duymağa irfân gerek,<br />

sırr-ı muğlakdır gönülde zevk ile vicdân gerek!<br />

Bir hazînedir tesavvuf, mâlik olmaz her hasîs,<br />

bulmağa anı cihânda, bir yeğit sultân gerek!<br />

İnci taşıyan sedefe, kavuşmak kolay olmaz,<br />

bulunmaz nehr içinde, bahr-i bî pâyân gerek!<br />

Ma’rifet da’vâsı eden, sahtekâr bilmezmi ki,<br />

kalbdeki arzûya elde, huccet-ü burhân gerek!<br />

Ârif gezer halk içinde, herkes tanımaz onu,<br />

aşk ateşinde yanarak, hâk ile yeksân gerek!<br />

Şöhretle övünen kimse, Hakdan nasîb alamaz,<br />

bâtının umrânı için, zâhiri vîrân gerek!<br />

Ölmeden önce ölerek, kabri ve haşri görüp,<br />

Mâlik-ül-mülk huzûrunda, kalbi hem hayrân gerek!<br />

İslâmiyyet sırâtı ile, nefs âteşinden geçip,<br />

kalbi habâisden ârî, Ravda-i Rıdvân gerek!<br />

Söylediği, işitdiği, her dâim fikr etdiği,<br />

bî-kem ve bî-keyf olarak, hazret-i Rahmân gerek!<br />

Ey Niyâzî, Hakka vuslat, herkese olmaz nasîb,<br />

güneşden zıyâ alacak, ay gibi insan gerek!<br />

__________________<br />

Zi hicri dostân, hûn şüd derûn-ı sîne-i cân-ı men,<br />

firâk-ı hem-nişînân suht magz-ı istihân-ı men.<br />

– 651 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!