10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

evvel uyumak mekrûh olmaz.) Kara Çelebi-zâdenin (Eşbâh) şerhinde, (Boğulmak<br />

üzere olanı ve benzerlerini kurtarmak için nemâzı vaktinden sonra kılmak sahîhdir)<br />

diyor. Fekat, [Özr bitince], hemen kazâ kılması farz olur. Harâm olan üç vaktden başka,<br />

boş vaktlerinde kılmak şartı ile, fevt olan nemâzını, çoluk çocuğunun rızkını kazanacak<br />

kadar gecikdirmek câiz olur. Dahâ fazla gecikdirirse, günâha girmeğe başlar.<br />

Nitekim, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Hendek muhârebesinin şiddetinden<br />

kılamadıkları dört nemâzı, hemen o gece, Eshâb-ı kirâm “radıyallahü anhüm”<br />

yaralı ve çok yorgun oldukları hâlde, cemâ’at ile kıldı.<br />

Hanefî mezhebinin âlimleri, söz birliği ile buyuruyorlar ki, (Sünnet nemâzların,<br />

yalnız vaktinde kılınmaları emr olundu. Vaktinde kılınmayan sünnet nemâzlar, insanın<br />

üzerinde borç kalmaz. Bunun için, vaktinden sonra kazâ edilmeleri emr olunmadı.<br />

Sabâh nemâzının sünneti vâcibe yakın olduğundan, o gün öğleden önce farzı<br />

ile kazâ edilir. Sabâh nemâzının sünneti öğleden sonra, başka sünnetler ise, hiçbir<br />

zemân kazâ edilmez. Kazâ olursa, sünnet sevâbı hâsıl olmaz. Nâfile kılınmış olur.)<br />

(Dürr-ül-muhtâr)da ve (İbni Âbidîn)de ve (Merâkıl-felâh)ın Tahtâvî hâşiyesinde<br />

ve (Dürr-ül müntekâ)da ve (Cevhere)de diyor ki, (bir müslimânın herhangi bir<br />

nemâzı vaktinde kılmaması, iki dürlü olur:<br />

1 — Özr ile kaçırmasıdır. Nemâzı özr ile kaçırmağa, (Fevt) etmek denir. Harâm,<br />

mekrûh, bid’at işlememek ve farzı, vâcibi kaçırmamak, hattâ gecikdirmemek için,<br />

sünnet terk edilir. Sünnetleri, bu sebeblerle terk etmek câiz, hattâ lâzımdır. Terk<br />

etmemek günâh olur. Farz nemâzları özr ile kaçırmak da, günâh olmaz ise de, hemen<br />

kazâ edilmeleri lâzım olur.<br />

2 — Nemâzı vazîfe bildiği, ehemmiyyet verdiği hâlde tenbellikle terk etmesidir).<br />

Sünnetleri özrsüz ve ısrârla hep terk etmek günâh olmaz ise de, kıyâmetde sorguya<br />

çekilip, azarlanır. Kemâleddîn ibni Hümâm, (Farzı, vâcibi kılmamak günâh olur.<br />

Sünnetleri kılmamak ise, sevâblarına ve yüksek derecelere kavuşmamağa sebeb olur,<br />

dedi). (Halebî-yi sagîr)de (Sabâh nemâzının sünnetini ve başka müekked sünnetleri<br />

terk etmek günâh olmaz. Yalnız sevâblarına ve yüksek derecelere kavuşamaz<br />

ve azarlanır) diyor. Farzları özrsüz terk etmek ise, çok büyük günâhdır. Bunun<br />

için, kitâblarda, kazâ nemâzlarını anlatmağa başlarken, (Müslimân, nemâzlarını ancak<br />

özr ile kaçırır. Bunun için, her kitâbda (Fâite), ya’nî kaçırılmış nemâzların kazâsı<br />

denilmekdedir) yazılıdır. Çünki, eski müslimânlar, nemâzlarını fevt edebilirdi.<br />

Hiç kimse özrsüz terk etmezdi. (Umdet-ül islâm)da ve (Câmi’-ül-fetâvâ)da diyor ki,<br />

(Düşman karşısında, bir farz nemâzı kılmak mümkin iken, terk etmek, yediyüz<br />

büyük günâh işlemiş gibi günâhdır). Fâite nemâz, kazâya kalmış nemâz demekdir.<br />

Terk edilmiş nemâz ise, kazâya bırakılmış nemâz demekdir. Kazâya kalmış nemâzı<br />

bildirmek için, fâite de, terk edilmiş nemâz da denilir. Bu maksad için, bu iki kelimeyi<br />

birbirinin yerine kullanmak, fâite nemâz ile terk edilmiş nemâzın hükmlerinin<br />

aynı olduğunu göstermez. Fâite nemâz, günâh olmıyan nemâzdır. Terk edilmiş<br />

nemâz ise, büyük günâh olan nemâzdır. Meselâ, gâzî, insandır. Kâtil de insandır. İkisinin<br />

de insan olması, kâtilin günâhını gidermez. Gâzînin sevâbını yok etmez.<br />

Özrden dolayı gecikdirilmesine islâmiyyetin izn verdiği birkaç nemâzı fevt olmuş<br />

bir kimsenin, bu birkaç nemâzı, beş vakt nemâzın sünnetleri yerine kılmayıp,<br />

bu sünnetleri terk etmemesi câiz görülmekdedir. Fekat, din kitâbları yazıldığı<br />

zemânlarda, islâm memleketlerinde nemâz kılmıyan kimse yokdu. Özrsüz kazâya<br />

bırakan da yokdu. Özr ile fevt olan nemâzları da azdı. Şimdi ise, özrsüz terk etdikleri<br />

için, büyük günâha girmişlerdir. Bu vak’a ve hakîkat karşısında, nemâzlarını<br />

özrsüz terk edenler, nemâz borcu ile can vermemek, Cehennem azâbından kurtulmak<br />

için, hiç olmazsa, beş vakt nemâzdan dördünün sünnetlerini kılarken, kazâ<br />

kılmağa da niyyet etmelidir. Böylece, bir nemâz kılmakla, hem kazâ, hem de sünnet<br />

kılınmış olur. Sabâh nemâzının sünneti kuvvetli olduğundan, sabâh nemâzının<br />

sünnetini, yalnız sünnet niyyet ederek kılmalıdır.<br />

Dört mezhebin fıkh bilgilerinde mütehassıs olan seyyid Abdülhakîm Efendi<br />

– 275 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!