10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

med, İslâm halîfelerinin yüzbirincisi ve sonuncusudur. Osmânlı pâdişâhlarının otuzaltıncı<br />

ve sonuncusudur. Sultân Abdülmecîd hânın en küçük oğludur. 1277 [m.<br />

1861] de tevellüd, 1344 [m. 1926] de, İtalyada San Remoda vefât etdi. Şâmda, sultân<br />

Selîm câmi’i kabristânındadır. 4 Temmuz 1336 [m. 1918] da büyük kardeşi sultân<br />

Reşâdın öldüğü gün halîfe oldu. İngilizlerin türk ve islâm düşmanı olduğunu<br />

iyi biliyordu. İsmâ’îl Hâmî Danişmend, (Osmânlı Târîhi Kronolojisi) kitâbının dördüncü<br />

cildinde, Vahîdeddîn hân hakkında geniş bilgi vermekdedir. 735, 1059,<br />

1087, 1153, 1193.<br />

939 — VÂHİDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebül-Hasen Alî bin Ahmed, tefsîr<br />

âlimi idi. (Basît), (Vesît), (Vecîz) adında üç tefsîri meşhûrdur. 468 [m. 1075] de,<br />

Nîşâpûrda vefât etdi. 416, 629.<br />

940 — VAHŞÎ “radıyallahü anh”: Vahşî bin Harb Habeşî, hazret-i Hamzanın<br />

Bedr gazâsında öldürdüğü Tu’avme adındaki kâfirin kardeşinin oğlu Cübeyr bin<br />

Mut’imin kölesi idi. Uhud gazâsında, Cübeyr, buna, Hamzayı öldürürsen âzâd ol<br />

demişdi. Hind de babasının ve amcasının intikâmı için, Hamzayı öldürene çok altın<br />

va’d etmişdi. Bunlar için Vahşî, hazret-i Hamzayı, ok atarak ağır yaraladı ve kılıncı<br />

ile şehîd etdi. Ciğerlerini çıkarıp Hinde götürdü. Her ikisi de, dünyâ zîneti için,<br />

bu işi yapdı. Uhudda, Resûlullah, birkaç kâfire beddüâ etmişdi. Vahşîye niçin la’net<br />

etmiyorsun dediklerinde, (Mi’râc gecesi, Hamza ile Vahşîyi kolkola, birlikde<br />

Cennete girerlerken görmüşdüm) buyurdu. Mekkenin fethinden sonra, Vahşî,<br />

Tâiflilerle birlikde Medînede mescide gelip, îmân etdi. Afva kavuşdu. Fekat, Yemâme<br />

tarafına gitmesi emr olundu. Resûlullaha karşı çok mahcûb olup, başı<br />

önünde yaşadı. Bir dahâ Medîneye gelmedi. (Muhammediyye) kitâbında (Adı da<br />

Vahşî, kendi de vahşî) yazısı, müslimân olmadan önce Vahşî olduğunu bildiriyor.<br />

Îmân edince, tertemiz oldu. Bütün Evliyâdan yüksek oldu. Hicretin onbirinci<br />

[11] senesi Yemâmede mürtedler ile çok şiddetli harb oldu. Müseyleme ordusundan<br />

yirmibin, Hâlid ibni Velîd askerinden ikibin kişi öldü. Önce müslimânlar bozuldu.<br />

Sonra, Vahşî hazretleri kahramanca saldırıp, hazret-i Hamzayı şehîd etmiş<br />

olduğu kılınç ile Müseyleme-tül-kezzâbı öldürdü. Bunu gören müslimânlar hücûm<br />

edip, zafer elde edildi. Resûlullahın vaktîle, Vahşîyi Yemâme tarafına göndermesinin,<br />

büyük mu’cize olduğu böylece meydâna çıkdı. Yermük gazâsında da bulunup,<br />

rumlara karşı çok kahramânlıkları görüldü. Humsda yerleşdi. Hazret-i Osmân<br />

zemânında orada vefât etdi. Vahşînin îmân etdikden sonra, şerâb içdiğini ve bu yüzden<br />

had cezâsı verildiğini söyliyenler oluyor. Bu haberlere sahîh diyemeyiz. Sahîh<br />

desek bile, bu yüzden bir sahâbîye hattâ herhangi bir müslimâna dil uzatmak câiz<br />

olmaz. Her müslimânı ve Eshâb-ı kirâmın hepsini iyilikle yâd etmemiz emr olundu.<br />

Büyük âlim ve onüçüncü asrın müceddidlerinden mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî,<br />

(Âdâb-ı tarîka-i aliyye) kitâbında buyuruyor ki, (Ehl-ullaha i’tirâz eden kimsenin<br />

küfr üzere öleceğini gösteren hadîs-i şerîfler vardır. Velînin ma’sûm olması şart değildir.<br />

Eshâb-ı kirâm arasında had cezâsı verilen ve eli kesilen oldu. Hâlbuki, Sahâbenin<br />

en aşağı derecede olanı da Velî idi. Hepsi, Sahâbî olmıyan Velîlerin hepsinden<br />

dahâ yüksek idiler. Velîlerin hepsi, günâha devâm etmekden mahfûzdurlar.<br />

Hepsi tevbe ve istigfâr eder. Belki, ba’zan günâh işlediği için pişmânlıkları, ağlamaları,<br />

Allahü teâlâya yalvarmaları dahâ çok olur. Dereceleri artar. Bu sebeble,<br />

(Hikem-i Atâiyye)de, (Zillet ve inkisâra sebeb olan günâh, izzet-i nefse ve kibre<br />

sebeb olan tâ’atden dahâ hayrlıdır) denilmişdir. Amelleri ve sıfatları müsâvî olan<br />

iki Velîden, tevbesi dahâ çok olanın, ma’sûm olandan dahâ üstün olduğu bildirildi.)<br />

(Buhârî)de diyor ki, (Eshâb-ı kirâmdan Abdüllah adında birine, şerâb içdiği<br />

için had cezâsı verildi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, buna la’net edildiğini<br />

işitince, (Ona la’net etmeyiniz! Çünki O, Allahı ve Resûlünü sevmekdedir)<br />

buyurdu.) (Merec-ül-bahreyn)de, Ahmed Zerrûkdan alarak diyor ki, (Ma’sûm olmak,<br />

kusûrsuz olmak, Peygamberlere mahsûsdur. Velînin ma’sûm olması şart de-<br />

– 1187 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!