10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

iz ise de, zimmî ile evlenmek tenzîhen, harbî ile tahrîmen mekrûhdur. Müslimân<br />

kadın ile evli olanın da, bunları nikâhlaması câizdir. Müslimân kızın ise, müslimân<br />

olmıyan erkekle evlenmesi câiz değildir. Evlenmeğe karâr verirken mürted olur.<br />

(Nimet-i islâm)da diyor ki (Ehl-i kitâbın nikâhında şâhidlerin müslimân olmaları<br />

şart değildir. Bir müslimân, kitâbî olan zevcesini kiliseye gitmekden ve evde şerâb<br />

yapmakdan men’ edebilir. Hayz ve nifâs sonunda, gusl abdesti almağa cebr edemez.<br />

Tesettür etmesi iyi olur. Müslime üzerine kitâbiyye tezevvüc câizdir.)<br />

Muvakkat harâm olan kadınların yedincisi, hür kadın ile evli iken, câriye ile de<br />

nikâhlanmakdır. Câriye ile nikâhlı iken, hür kadını da nikâhlamak câizdir.<br />

Bu yedi kadına selâm vermek ve selâmlarına cevâb vermek câiz değildir.<br />

Başkasının zevcesini nikâh etmek câiz değildir. Kadın boşanmış ise ve iddet denilen<br />

zemân geçinceye kadar beklemiş ise, bunu nikâh etmek câiz olur. İddet bâbının<br />

sonunda diyor ki, gâib olan, [ya’nî uzak memleketde habs, esîr olan] zevcinin<br />

öldüğü veyâ üç talâk verdiği haberini âdil birinden öğrenen kadın, başkası ile<br />

evlenebilir. Hâkimin, doksan yaşını dolduran gâibin öldüğüne hükm edeceği<br />

(Mecelle)nin onuncu maddesi şerhinde yazılıdır. (Öldüğünü işitip veyâ boşadığını<br />

bildiren mektûbunu alıp, başkası ile evlendikden sonra, birinci zevci gelirse, ikinci<br />

nikâhı bâtıl olur [Ni’met-i islâm]). Hür erkeğin dörtden, kölenin ise ikiden<br />

çok kadın nikâhı altında bulundurması harâmdır. İkinci kadınla evlenmek için, birinci<br />

kadından izn almak lâzım değildir. Birinci kadın râzı olmazsa, hattâ kendimi<br />

öldürürüm dese de, erkek ikinci kadını nikâhlıyabilir. Fekat, birincinin gönlünü<br />

hoş etmesi, hattâ hoş etmek için ikinci nikâhdan vaz geçmesi iyi olur ve sevâb<br />

kazanır. Aralarında adâlet yapamazsa, zulm yaparsa, nafaka bulamazsa, bir evlenmek<br />

bile harâm olur. [Otuzdokuzuncu maddeye bakınız!] Şî’îler, dokuz kadınla,<br />

vehhâbîler on kadın ile evlenmek câiz diyorlar. Hamîdullah, (İslâma giriş) kitâbında,<br />

burasını da, yanlış yazmakdadır.<br />

Zinâdan hâmile kadını vad’-ı haml etmeden [doğurmadan] evvel nikâh etmek sahîhdir.<br />

Fekat, vad’-ı haml edinciye kadar vaty etmek câiz olmaz ve nafakası vâcib olmaz.<br />

Nikâhdan hâmile olan kadını, vad’-ı haml edinciye kadar, nikâh etmek sahîh değildir.<br />

Zinâ etdiği kadını, zânînin nikâh ve vaty etmesi halâldir ve nikâhdan altı ay<br />

sonra olan çocuk onun çocuğu olur. Altı aydan önce olursa, bu çocuk bendendir derse,<br />

yine onun olur. Zinâ olunmuş kadını başkasının, istibrâ etmeden nikâh ve vaty etmesi<br />

câiz olur. (Zinâ eden kadını, başka erkekler nikâh edemezler) meâlindeki<br />

âyet-i kerîme, Nisâ sûresinin üçüncü âyeti ile nesh edilmiş ve hadîs-i şerîf ile bildirilmişdir.<br />

Zevcesi zinâ eden kimse, iddet beklemeden bunu vaty edebilir.<br />

Sünnet üzere nikâh yapmak: İki veyâ dahâ çok sâlih müslimân erkek toplanır.<br />

Erkekler arasında hiçbir kadın bulunmamalıdır. Düğünde de, erkekler ayrı evde,<br />

kadınlar başka evde toplanmalıdır. Gelini, kapalı bile olsa, yabancı erkeğe göstermek<br />

harâmdır. Harâma ehemmiyyet vermiyen kâfir olur. Nikâh bozulur. Önce erkek<br />

ve kadın tarafından birer kişi konuşma yapmalıdır. Konuşmadan sonra, kadının<br />

vekîli mehr olacak altın sayısını söyler. Erkek kabûl etmezse, bir sayıda uyuşulur.<br />

Sonra, kadının velîsi veyâ müslimân olan vekîli:<br />

(Bismillâh velhamdülillah, vessalâtü alâ Resûlillah) dedikden sonra, dâmâda karşı:<br />

(......)nın kızı (......)yı, sana zevceliğe verdim. Velîsi [veyâ vekîli] bulunduğum<br />

(......) kızı (......)yı, [meselâ on Reşâd altını] (Mu’accel) [ya’nî peşin] mehr ile ve [meselâ<br />

yirmi Reşâd altını] (Müeccel) [ya’nî sonra vermek üzere] mehr ile, sana zevceliğe<br />

verdim der. Dâmâd yok ise, bunları dâmâdın vekîline söyler ve söylerken,<br />

sana demeyip, (......) oğlu (......)ya verdim der. Bu sözlere (îcâb) ya’nî teklîf denir.<br />

Sonra dâmâd şöyle cevâb verir: Ben bu nikâhı, söylenen bu mehr ile, kendim için<br />

kabûl etdim. Eğer dâmâd yoksa, vekîli cevâb vererek, ben bu nikâhı vekîli bulunduğum<br />

(.....) oğlu (......) için söylenen bu mehr ile kabûl etdim der. Mehr mikdârını<br />

söyleyerek cevâb verilmesi iyi olur. Bu cevâba (kabûl) denir. Böylece îcâb ve<br />

– 571 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!