10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

açıklanmış olduklarından, bunlara (Sünnet) denir. Birinci ve üçüncü kısm ahkâmda<br />

kimse, Peygamberden “sallallahü aleyhi ve sellem” ayrılamaz. Bütün müslimânların,<br />

bunlara inanması ve tâbi’ olması lâzımdır. Ahkâm-ı ictihâdiyyede ise,<br />

her müctehidin kendi çıkardığı hükme tâbi’ olması lâzımdır. Başka müctehidlerin<br />

ahkâmına tâbi’ olamaz. Bir müctehid, başka müctehide, ictihâdından dolayı yanıldı,<br />

doğru yoldan ayrıldı diyemez. Zîrâ, her müctehide, kendi ictihâdı hakdır ve doğrudur.<br />

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” uzak memleketlere gönderdiği<br />

Eshâb-ı kirâma, karşılaşacakları mes’elelerde, Kur’ân-ı kerîmin hükmü ile hareket<br />

etmelerini, Kur’ân-ı kerîmde bulamazlar ise, hadîs-i şerîflerde aramalarını,<br />

burada da bulamazlar ise, kendi re’y ve ictihâdları ile amel etmelerini emr buyururdu.<br />

Kendilerinden dahâ âlim, dahâ yüksek olsalar bile, başkalarının fikr ve ictihâdlarına<br />

tâbi’ olmakdan men’ ederdi. Hiçbir müctehid ve Eshâb-ı kirâmdan hiçbirisi<br />

“radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” başkalarının ictihâdlarına bozuk demedi.<br />

Kendilerine uymıyanlara, fâsık ve sapık gibi kötü şeyler söylemedi.<br />

Eshâb-ı kirâmdan “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” sonra gelen müctehidlerin<br />

en büyüğü, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfedir “radıyallahü anh”. Bu büyük imâm,<br />

her hareketinde, vera’ ve takvâ üzere idi. Her işinde Peygamberimize “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” tâm ma’nâsı ile tâbi’ idi. İctihâd ve istinbâtda, öyle yüksek bir dereceye<br />

ulaşmışdı ki, buraya kimse varamadı.<br />

[Kendisinden dahâ önceleri, dahâ âlim ve dahâ yüksek kimseler geldi ise de, onların<br />

zemânında sapıtmalar yayılmamış olduğundan, doğruyu ayıracak mi’yârlar<br />

hâzırlamamışlar, diğer dahâ kıymetli işlerle uğraşmışlardır.]<br />

İmâm-ı Şâfi’î hazretleri, İmâm-ı a’zamın ictihâdının inceliğinden, az birşey anlıyabildiği<br />

içindir ki, (Bütün müctehidler, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin çocuklarıdır)<br />

demişdir. Îsâ “aleyhisselâm”, kıyâmete yakın bir zemânda, gökden inerek,<br />

Muhammed aleyhisselâmın dînine göre hareket edecek ve Kur’ân-ı kerîmden<br />

ahkâm çıkaracakdır. İslâm büyüklerinden imâm-ı Muhammed Pârisâ hazretleri buyuruyor<br />

ki, (Îsâ “aleyhisselâm” gibi büyük bir Peygamberin, ictihâd ile çıkaracağı<br />

bütün ahkâm, Hanefî mezhebindeki ahkâma benziyecek, ya’nî, İmâm-ı a’zamın<br />

ictihâdına uygun olacakdır). Bu da, İmâm-ı a’zamın “radıyallahü anh” ictihâdının,<br />

ne kadar çok isâbetli ve doğru olduğunu bildiriyor. Evliyâ, kalb gözleriyle, Hanefî<br />

mezhebini, büyük deniz gibi, diğer mezhebleri, ufak dereler, ırmaklar gibi görmüş<br />

olduklarını söylemişlerdir. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri, ictihâdında<br />

da sünnete tâbi’ olmakda, herkesden ileri gitmiş, Mürsel hadîsleri bile, Müsned hadîsler<br />

gibi, sened olarak almışdır ve Eshâb-ı kirâmın sözlerini, kendi görüşlerinin,<br />

buluşlarının üstünde tutmuşdur. Onların, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” yanında, sohbetinde bulunmak şerefi ile kazandıkları derecelerin büyüklüğünü,<br />

herkesden dahâ iyi anlamışdır. Diğer hiç bir müctehid böyle yapamamışdır.<br />

İmâm-ı a’zam için, kendi görüşü ile ahkâm çıkarıp, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i<br />

şerîflere bağlı kalmamışdır diyenler, yeryüzünde asrlardan beri ibâdet etmekde<br />

olan milyonlarca müslimânı, yanlış ve uydurma yolda bulundurmakla ve hattâ müslimânlıkdan<br />

ayrı kalmakla lekelemiş oluyor. Bunu ise, yâ kendi cehllerini de bilmeyen<br />

kara kafalı câhiller, yâhud dîn-i islâmı yıkmak, bozguna uğratmak isteyen islâm<br />

düşmanları, zındıklar söyler. Birkaç câhil, birkaç zındık, birkaç hadîs ezberleyip, ahkâm-ı<br />

islâmiyyeyi bu kadarcık sanarak, işitmedikleri ve bilmedikleri hükmleri inkâr<br />

ediyor. Evet, bir kaya kovuğunda ilişmiş kalmış bir böcek, yerleri ve gökleri, bu delikden<br />

ibâret sanır.<br />

Ehl-i sünnetin reîsi, fıkhın kurucusu, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfedir “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyh”. Bütün dünyâda tatbîk olunan ahkâm-ı islâmiyyenin dörtde üçü,<br />

onundur. Kalan dörtde birinde de, ortakdır. İslâmiyyetde ev sâhibi, âile reîsi<br />

odur. Bütün diğer müctehidler, onun çocuklarıdır.<br />

[Bir müctehidin çıkardığı ahkâmın hepsine (Mezheb) denir. Ehl-i sünnetin<br />

– 49 – Se’âdet-i Ebediyye 1-F:4

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!