10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kalbi temizlemek için islâmiyyete uymak lâzım olduğu anlaşıldı. İslâmiyyete uymak<br />

da, emrleri yapmakla ve yasaklardan ve bid’atlerden sakınmakla olur.<br />

Bid’at, dinde sonradan yapılan şey demekdir. Peygamberimizin “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” ve dört halîfesinin “radıyallahü anhüm” zemânlarında bulunmayıp<br />

da, onlardan sonra, dinde meydâna çıkarılan, ibâdet olarak yapılmağa başlanan<br />

şeylerdir. Meselâ, nemâzlardan sonra hemen (Âyet-el-kürsî) okumak lâzım<br />

iken, önce (Salâten tüncînâ)yı ve başka düâları okumak bid’atdir. Bunları, (Âyetel-kürsî)den<br />

ve tesbîhlerden sonra okumalıdır. Nemâzdan, düâdan sonra secde edip<br />

de kalkmak bid’atdir. Ezânı ho-parlörle okumak bid’atdir. Ho-parlör, ses çıkaran<br />

bir âletdir. Lugat kitâblarında, meselâ (Müncid)de diyor ki, (Ses çıkaran âletlere<br />

(Mizmâr) denir). Ho-parlör, mizmârın bir nev’idir. (Hâd-id-dâllîn)de diyor ki, (Ebû<br />

Nu’aym İsfehânînin (Hilyetül-Evliyâ)sında yazılı hadîs-i şerîfde, şeytâna (Senin<br />

müezzinin mizmârdır) buyuruldu). Ho-parlör ile okunan ezânın, şeytân ezânı olduğu,<br />

bu hadîs-i şerîfden anlaşılmakdadır. Dinde yapılan her değişiklik ve reform<br />

bid’atdir. Yoksa, çatal, kaşık, boyun bağı kullanmak, kahve, çay, tütün içmek<br />

bid’at değildir. Çünki, bunlar ibâdet değil, âdetdir ve mubâhdırlar. Harâm değildirler.<br />

Bunları yapmak, dînin emr etdiği şeyi terk etmeğe veyâ nehy [yasak] etdiği<br />

şeyi yapmağa sebeb olmazlar. (Hadîka-tün-nediyye)de diyor ki, (Bid’at, dinden<br />

olmıyan, ibâdet olmıyan, âdet olan birşey ise, dînimiz bunu red etmez. Yimekde,<br />

içmekde, elbisede, seyrü sefer vâsıtalarında ve binâ, mesken, ev işlerinde, ibâdet<br />

yapmak, ya’nî Allahü teâlâya tekarrüb niyyet etmeyip, yalnız dünyâ işi düşünülürse,<br />

bunlar bir ibâdeti yapmağa mâni’ olmadıkça veyâ bir harâmı işlemeğe sebeb olmadıkça,<br />

bid’at olmazlar. Dînimiz bunları men’ etmez). Bid’at üç dürlüdür:<br />

1 — İslâmiyyetin küfr alâmeti dediği şeyleri zarûret olmadan kullanmak, en kötü<br />

bid’atdir. Dâr-ül-harbde kâfirlere hud’a olarak kullanmak câiz olur denildiği (Berîka)da,<br />

467. ci sahîfede ve (Mecmâ’ul-enhür)ün 696. cı sahîfesinde yazılıdır.<br />

2 — Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” bildirdiklerine<br />

uymıyan inanışlar da kötü bid’atdir.<br />

3 — İbâdet olarak yapılan yenilikler, reformlar, amelde bid’at olup büyük günâhdır.<br />

Âlimler, ameldeki, ibâdetdeki bid’atleri ikiye ayırmışlar, hasene ve seyyie<br />

demişlerdir. İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh” âlimlerin hasene dedikleri<br />

bid’atlere bid’at dememiş, sünnet-i hasene demişdir. Bid’at-i seyyie dediklerine<br />

bid’at demiş, bunları çok kötülemişdir. Vehhâbîler ise, hasene denilen, beğenilen<br />

bid’atlere de, seyyie demiş, bunları yapanlara kâfir, müşrik demişlerdir. Üçüncü<br />

kısmda birinci maddeye bakınız!]<br />

35 — ÜÇÜNCÜ CİLD, 22. ci MEKTÛB<br />

Bu mektûb, molla Maksûd Alî Tebrîzîye yazılmış olup, müşriklerin pis olması,<br />

rûhlarının, i’tikâdlarının pis olmasıdır. Bedenlerinin, a’zâlarının pis olmayabileceğini<br />

bildirmekdedir:<br />

Her hamd, Allahü teâlânın hakkıdır. Onun seçdiği temiz insanlara selâm ederim.<br />

Şefkatli efendim! Hüseyn Vâ’ızî tefsîrini niçin gönderdiğinizi anlıyamadık. Bu<br />

tefsîrde, Tevbe sûresi, yirmidokuzuncu âyetini tefsîr ederken (Müşriklerin içleri,<br />

inanışları pis olduğu için, onlar elbette pisdir) buyurmakdadır. Hanefî mezhebi âlimleri<br />

de, böyle tefsîr etmişdir. Ya’nî, Allahü teâlânın (Müşrikler pisdir) buyurması,<br />

kalblerinin, i’tikâdlarının pis olduğu içindir demişlerdir. (Hüseyn tefsîri)nde de<br />

yazılı olduğu gibi, ba’zı âlimler, (Müşrikler, necâsetden sakınmadıkları için pisdir)<br />

demiş ise de, böyle tefsîr etmek uygun değildir. Çünki, bugün müslimânların çoğu<br />

da necâsetden sakınmıyor. Müslimânların câhilleri de, kâfirler gibi temizliğe<br />

ehemmiyyet vermiyor. Necâsetden sakınmamak, insanın pis olmasına sebeb olsaydı,<br />

müslimânların işi güç olurdu. Hâlbuki, (Müslimânlıkda güçlük yokdur) buyu-<br />

– 70 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!