10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Evliyâlıkda cezbe ve sülûkdan ve âfâk ve enfüsden dışarı çıkılamaz dedik. Çünki,<br />

vilâyetin bu dört temelinin üstünde, (Kemâlât-i nübüvvet) başlar. Evliyâlık,<br />

buraya ulaşamaz. Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” Eshâbının çoğu<br />

ve Eshâb olmıyanlardan pek az bahtiyârlar, Peygamberlere “aleyhimüssalevâtü<br />

vettehıyyât” tam uydukları için, bu devlete kavuşmuşdur. Cezbe ve sülûkü içinde<br />

bulunduran bu yoldan seyr ederek ilerlemişler, sülûk ve cezbenin dışına çıkmışlardır.<br />

Zıllerden, hayâllerden kurtulmuşlar, enfüsü de, âfâk gibi, geride bırakmışlardır.<br />

Burada, başkalarına şimşek gibi çakıp biten (Tecellî-yi Zâtî)ler, devâmlı olmuşdur.<br />

Hattâ bunların işi, ister şimşek gibi olsun, ister devâmlı olsun, bütün tecellîlerin<br />

üstündedir. Çünki, bütün tecellîlerde [görünüşlerde] az da olsa, zıl, aks bulunur.<br />

Hâlbuki, bu büyüklere, nokta kadar zıl, büyük dağ gibi gelir. Bu büyüklerin<br />

kazanclarının başlangıcı, Zât-ı ilâhînin çekmesi ve sevgisidir. Cenâb-ı Hakkın lutfü<br />

ile, bu sevgi her ân artarak, başka şeylerin sevgisi yavaş yavaş azalır. Başka şeylere<br />

bağlılık, yavaş yavaş yok olur. Bir se’âdetli kimseyi, Allah sevgisi kaplıyarak,<br />

başka herşeyin sevgisi kalmayınca ve Allah sevgisi, bütün bu sevgilerin yerine yerleşince,<br />

onun aşağı sıfatları ve bütün kötü huyları yok olur. Seyr-i âfâkîde ele geçen<br />

şeylere, uzun bir sülûke ve sıkı riyâzetlere ve çetin mücâhedelere lüzûm kalmadan<br />

kavuşur. Çünki, sevmek, sevgiliye, itâ’at etmeği ister. Sevgi son haddini bulunca,<br />

itâ’at da temâm olur. Sevgiliye, insan gücünün yetişebildiği kadar, tam bir itâ’at hâsıl<br />

olunca (Makâmât-i aşere) ele geçer. [Makâmât-i aşere: Tevbe, zühd, vera’, sabr,<br />

fakr, şükr, havf, recâ, tevekkül ve rıdâ olduğu (Neşrül-mehâsin)de yazılıdır.] Bu<br />

(Seyr-i mahbûbî) ile, seyr-i âfâkî gibi, seyr-i enfüsî de temâmlanmış olur. Çünki, hep<br />

doğru söyleyici “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” (İnsan, sevdiği ile berâberdir)<br />

buyurdu. Sevgili, âfâk ve enfüsün dışında olduğundan seven de Onunla berâber olacağından<br />

âfâk ve enfüsün dışına çıkar. Böylece, seyr-i enfüsîyi de, geride bırakmış<br />

olur. Berâberlik devletine kavuşur. İşte, bu büyükler, muhabbet devleti sâyesinde,<br />

âfâk ve enfüs ile uğraşmazlar. Âfâk ve enfüs, onlara tâbi’ olur. Sülûk ile cezbe, bunların<br />

işlerine bağlı bulunur. Bu büyüklerin sermâyesi, muhabbetdir. Muhabbet,<br />

sevgiliye itâ’at etmeği ister. Sevgiliye itâ’at ise, ahkâm-ı islâmiyyeye uymakla olur.<br />

Çünki, sevgilinin beğendiği şey, yol, ahkâm-ı islâmiyyedir. O hâlde, muhabbetin çok<br />

olmasına alâmet, ahkâm-ı islâmiyyeye çok uymakdır. (Ahkâm-ı islâmiyye)ye uymak,<br />

farzları yapmak ve harâmlardan sakınmak demekdir. Ahkâm-ı islâmiyyeye tam uyabilmek<br />

ise, ilm, amel ve ihlâs ile olur. Her sözde, her işde, her hareketde, her duruşda,<br />

kendiliğinden hâsıl olan ihlâs, muhlas olan kimseye nasîb olur. Muhlisler, bu<br />

mu’ammâyı anlıyamaz. (Muhlisler, büyük tehlükededir) buyuruldu.<br />

Yine sözümüze dönelim! Seyr ve sülûkden maksad ve cezbe ve tasfiyeden<br />

beklenilen şey, nefsi kötü huylardan ve çirkin sıfatlardan temizlemekdir. Bu çirkin<br />

sıfatların başı, nefse düşkün olmak ve onun arzûlarına, isteklerine tutulmakdır.<br />

O hâlde, Seyr-i enfüsî lâzımdır. Kötü sıfatlardan güzel sıfatlara dönmek lâzımdır.<br />

Seyr-i âfâkî lüzûmlu değildir. Maksad, gâye bu seyre bağlı değildir. Çünki, âfâka<br />

düşkünlük, nefse düşkün olmakdan ileri gelir. İnsan, herşeyi, kendini sevdiği<br />

için sever. Çocuğunu, malını sevmek, onlardan istifâde edeceği içindir. Seyr-i<br />

enfüsîde, insanı, Allahü teâlânın sevgisi kaplıyarak, insan, kendini sevmekden kurtulduğu<br />

için evlâd ve mal sevgisi de, bununla berâber yok olur. O hâlde, seyr-i enfüsî<br />

muhakkak lâzımdır. Seyr-i âfâkî, buna bağlı olarak, bununla berâber müyesser<br />

olur. Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” seyrleri, yalnız seyr-i enfüsî<br />

idi. Seyr-i âfâkî, bununla berâber yapılıyordu. Evet, seyr-i âfâkî de, ara yerde,<br />

hiç durmadan, devâmlı yapılır. Sonuna varılırsa, bu da iyidir. Fekat, arada takılıp<br />

kalınırsa ve sonuna varılmazsa, hemen hemen fâidesiz olur. İstenilen gâyeye<br />

mâni’ olan şeylerden biri sayılır.<br />

Seyr-i enfüsî ne kadar ilerlerse, o kadar kârlı olur. Bu seyri temâmlıyarak enfüsden<br />

dışarıya çıkmak, çok büyük ni’metdir. Enfüsdeki değişiklikleri âfâk ayna-<br />

– 938 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!