10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

leri tenzîhen mekrûh denildi. Başlık ve takkenin kırmızı ve sarı renklerde dahî mekrûh<br />

olmadığı sözbirliği ile bildirildi. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”<br />

ayakkabısının siyâh olduğu, (Şir’at-ül-islâm) şerhinde yazılıdır.<br />

(Dürr-ül-muhtâr)ın ve bunun (Tahtâvî) ve İbni Âbidîn hâşiyelerinin son cildleri<br />

sonunda diyor ki, (Tecemmül etmek, ya’nî en güzel elbise giymek müstehabdır.<br />

Halâl şeylerle zînetlenmek mubâhdır. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe dörtyüz altın<br />

kıymetinde cübbe giyerdi. Talebelerine güzel giyinmelerini emr ederdi.<br />

İmâm-ı Muhammed nefîs elbise giyerdi. İmâm-ı a’zam buyurdu ki, imâm-ı Ömerin<br />

yamalı hırka giymesi, Emîr-ül-mü’minîn olduğu içindi. Güzel giyinseydi,<br />

me’mûrları da güzel giyinirler, fakîrleri, milletden zulm ile mal alırlardı. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” bin dirhem gümüş kıymetinde cübbe giyerdi).<br />

Büyüklere harâm olan şeyleri, çocuğuna yapdıran kimse, harâm işlemiş olur. Birinci<br />

kısmda, 18. ci maddeye bakınız!<br />

(Hadîka)da, bütün bedenle yapılan günâhların onbeşincisinde diyor ki, çocuğunu<br />

ve nafaka vermek lâzım olan akrabâsını aç bırakarak ve islâm terbiyesinden<br />

mahrûm ederek zâyı’ etmek günâhdır. Analardan, baba ve dedelerden ve çocuklardan,<br />

torunlardan başka olan yakınlara, (Akrabâ) denir. Zengin kimsenin fakîr<br />

ve çalışamıyacak hâlde olan akrabâsına nafaka vermesi vâcibdir. Çalışabilen erkek<br />

büyük akrabâya, fakîr olsalar da, nafaka verilmez. Fakîr olan yetîm çocukların<br />

ve dul kadınların nafakaları, sağlam olsalar da, zengin akrabâsına vâcib olur.<br />

Küçük çocukların anneleri ve amcaları bulunsa, yâhud anneleri ve ağabeğleri olsa,<br />

zengin iseler, çocukların nafakalarını, mîrâs oranında, ortaklaşa verirler. Babanın,<br />

çocuklarına ilm, edeb ve san’at öğretmesi farzdır. Önce, Kur’ân-ı kerîm okumasını<br />

öğretmelidir. Sonra îmânın ve islâmın şartlarını öğretmelidir. [Çocuk<br />

Kur’ân-ı kerîm okumasını ve din bilgisini öğrenmeden mektebe gönderilirse, artık<br />

bunları öğrenecek vakt bulamaz. Din düşmanlarının tuzaklarına düşerek, onların<br />

yalanlarına, iftirâlarına aldanır. Dinsiz ve islâm ahlâkından mahrûm olarak<br />

yetişir. Dünyâda ve âhıretde felâketlere sürüklenir. Cem’ıyyete ve millete zararlı<br />

olur. Kendine ve başkalarına yapacağı kötülüklerin günâhları, anasına babasına<br />

da yazılır. Çocuğunu, din bilgilerini öğretmeden önce, kâfirlerin, hıristiyanların<br />

mekteblerine göndermenin büyük zararları, (İrşâd-ül-hiyâra fî-tahzîr-il-müslimîn<br />

min medârisin-Nasârâ) kitâbında uzun yazılıdır. Bu kitâb, Ahmed Zeynî Dahlânın<br />

(Hulâsa-tül-kelâm) kitâbının ikinci cüz’i ile birlikde, Hakîkat Kitâbevi tarafından<br />

basdırılmışdır.]<br />

Ananın, babanın, okutmak ve terbiye etmek için çocuklarını zorlaması lâzımdır.<br />

Kadın çocuğunun okumasına, ahlâkına ehemmiyyet vermezse, kötü yetişdirirse,<br />

erkeğin, (Ben râzı değilim. Günâhı senin olsun!) demesi, kendisini kurtarmaz.<br />

Kötülüğe mâni’ olması lâzımdır. Kadın inâd ederek, fitne çıkarsa veyâ erkekden<br />

gizli yaparsa, erkek günâhdan kurtulur. Böyle kadını boşamalı diyemeyiz.<br />

Anaya, babaya itâ’at ve ihsân etmelidir. Tâ’at olan, mubâh olan ve günâh olmıyan<br />

şeylerdeki emrlerini yapmalıdır. Zevcenin de, zevcinin günâh olan emrlerini<br />

yapmaması lâzımdır. Her me’mûr ve ast için de böyledir. Hiç kimseye, günâh işlemeği<br />

emr etdiği için, karşı gelinmez. İsyân edilmez. Mubâh olan işler için verdikleri<br />

emrleri yapmak, vâcib değil ise de, câizdir. Tâ’at olan işlerdeki emrlerini<br />

yapmak vâcibdir. Yapması câiz olmıyan emrlerine karşı ısyân etmemeli, yumuşak,<br />

tatlı dil ile özr dilemelidir. Ana, baba, [ve âmir, müdîr], en kötü günâhı, hattâ küfrü<br />

bile emr etse veyâ kendileri kâfir ise, onlara karşı gelmek, yine câiz olmaz. Ana,<br />

baba âciz ve fakîr iseler, zimmî olsalar bile, nafakaları, çocuğa vâcibdir. Dedeler,<br />

nineler de, ana, baba gibidir. Harbî olanlarına nafaka verilmez. Zimmî ile harbînin<br />

birbirlerinden mîrâs almaları da böyledir. Ana, baba, zimmî olsalar da, hizmet<br />

etmek, ihsânda bulunmak vâcibdir. Küfre teşvîk edenlerine gidilmez.<br />

– 595 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!