10.12.2012 Views

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SE'ÂDET-İ EBEDİYYE - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

îmde bulunmıyan bir harfi ekliyen veyâ bir harfini değişdiren kâfir olur) buyurulmakdadır.<br />

(Hazînet-ül-esrâr)da da böyle yazılıdır.<br />

Âyet-i kerîme, düâ niyyeti ile okunurken de, değişdirilmez.<br />

Müslimânlar, bu mes’elede (Tecnîs)e, (Behcet-ül-fetâvâ)ya ve (Mecmâ’ulâdâb)<br />

kitâbına ve bunlardan alınan yazılara ve sözlere değil, hadîs-i şerîflere ve fıkh<br />

kitâblarına ve şeyh-ul-islâm Remlî hazretlerinin fetvâsına ve takvâ ehli Sôfiyye-i<br />

aliyye büyüklerinin sözlerine uymalıdır. Fıkh kitâblarını fetvâlara tercîh etmek usûldendir.<br />

(Tecnîs)e uymağı gerekdiren hiçbir şer’î lüzûm da yokdur.<br />

(Bezzâziyye)de ve (Hindiyye) beşinci cüz’de diyor ki, (Kalbim gâfil diyerek, düâyı<br />

terk etmemelidir. Kalbine geleni düâ etmek, ezberlediği düâyı okumakdan efdaldir.<br />

Yalnız, nemâzda okunacak düâları ezberlemelidir. Sünnet olan ibâdetleri<br />

yapmak, düâ etmekden efdaldir. Vâ’ız, imâm, cemâ’ate öğretmek için, mesnûn<br />

olan düâları, sesle okur. Cemâ’at de, sessiz tekrâr eder. Cemâ’at öğrenince, imâm<br />

da sessiz okumalıdır. Sesle okuması bid’at olur. Ramezânda ve başka zemânlarda<br />

cemâ’at ile hatm düâsı yapmak mekrûhdur. Fekat, böyle yapanları men’ etmemelidir.)<br />

Üçüncü kısm, 59. cu maddeye bakınız!<br />

Kâdî zâde, (Ferâid) kitâbında, (Esmâ’ül-hüsnâ)yı anlatırken diyor ki, düâ ibâdet<br />

demekdir. Bunun için nemâza düâ denilir. İslâmiyyetde düâ, Allahü teâlâya<br />

yalvararak murâdını istemekdir. Allahü teâlâ, düâ eden müslimânı çok sever.<br />

Düâ etmeyene gadab eder. Düâ mü’minin silâhıdır. Dînin temel direklerinden biridir.<br />

Yerleri, gökleri aydınlatan nûrdur. Düâ, gelmiş olan derdleri, belâları giderir.<br />

Gelmemiş olanların da gelmelerine mâni’ olur. (Bana hâlis kalb ile düâ ediniz!<br />

Böyle düâları kabûl ederim) meâlindeki âyet-i kerîmeden anlaşılıyor ki, düâ etmek,<br />

nemâz, oruc gibi ibâdetdir. (Bana ibâdet yapmak istemiyenleri, zelîl ve hakîr<br />

yapar, Cehenneme atarım) meâlindeki âyet-i kerîme meşhûrdur. Allahü teâlâ,<br />

herşeyi sebeb ile yaratmakda, ni’metlerini sebeblerin arkasından göndermekdedir.<br />

Zararları, derdleri def’ için ve fâideli şeyleri vermek için de, düâ etmeği sebeb<br />

yapmışdır. Peygamberler “aleyhimüssalevât”, hep düâ etdiler. Ümmetlerine düâ<br />

etmelerini emr etdiler. Düâ etmenin de şartları vardır. Önce, günâhlarına pişmân<br />

olup, tevbe etmeli, istigfâr okumalı, sadaka vermeli, îmânını Ehl-i sünnet âlimlerinin<br />

bildirdiklerine uygun olarak düzeltmeli, düânın kabûl olacağına inanmalı, güvenmeli,<br />

iki dizi üzerine kıbleye karşı oturup, önce hamd ve salevât okumalı.<br />

Düâyı üçden fazla söylemeli. Harâm şeyleri ve hâsıl olmuş şeyleri istememeli. Kabûl<br />

olmadı diyerek, ümmîdi kesmemeli, kabûl oluncaya kadar, uzun zemân tekrâr<br />

etmelidir. Harâm yimemeli, harâm içmemeli, harâm şeyleri söylememelidir. (Makâmât-ı<br />

mazheriyye)de, 98. ci sahîfede diyor ki, (Düânın kabûl olması için, ekl-i halâl<br />

ve sıdk-ı makâl ve ihlâs ile yapmak şartdır). (Tezkiret-ül-Evliyâ)da diyor ki, (Talebesinden<br />

bir kısmı sefere çıkarken, Ebül Hasen-i Harkânîye “rahmetullahi<br />

aleyh” gelip, yol uzundur ve çok korkuludur. Bize bir düâ öğret! Önümüze haydutlar<br />

çıkarsa onu okuyup kurtulalım dediler. Önünüze bir belâ çıkarsa, yâ Ebel-<br />

Hasen deyiniz buyurdu. Hocalarının bu cevâbı, çoğunun hoşuna gitmedi. Yolda,<br />

karşılarına eşkıyâ çıkdı. İçlerinden biri, yâ Ebel-Hasen dedi. O ve eşyâsı ve hayvanı<br />

görünmez oldu. Diğerlerinin mallarını haydutlar götürdüler. Eşkıyâ gidince,<br />

ona, sen nasıl kurtuldun dediler. Yâ Ebel-Hasen dedim. Yanıma gelmediler dedi.<br />

Geri döndüler. Biz yâ Allah dedik. Rabbimize yalvardık, soyulduk. Bu, yâ Ebel-<br />

Hasen dedi kurtuldu. Bunun sebebini bildirmesi için, hocalarına yalvardılar. Siz<br />

Allahü teâlâyı, harâm giren, harâm çıkan bir ağızla, çağırdınız. Bu ise, Ebül-Hasen<br />

ile tevessül eyledi. Allahü teâlâ, bunun sesini Ebül-Hasene duyurdu. Ebül-Hasen<br />

de, bunun halâs olması için düâ etdi. Düâsı kabûl oldu buyurdu). [Mâide sûresinin<br />

yirmiyedinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, ancak takvâ sâhiblerinin<br />

[ibâdetlerini, düâlarını] kabûl eder) buyuruldu. Hadîs-i kudsîde de, (Bir kulum bana<br />

yaklaşırsa, ona sesleri duyurur ve saklı şeyleri gösteririm) buyuruldu. Birinci<br />

– 395 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!