24.12.2014 Views

tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ondan farkl ıdır. İkisi aras ındaki ilişki külli bir kavramla onun cüz'ileri, veya<br />

bir sürekli kılıc ı ile onun sürekli k ıldıklar ı (birinciden çok ikincisi) aras ındaki<br />

ilişkiyle aynıdır. Ibn '1- Ar abi, Plotinus'un delilini tekrar etmeksizin,<br />

dördüncü Ennead' ının ana tezi, yani cüz'i nefslerin, bir bütünün "parça"lar ı<br />

olmalar ı anlamında olmamak üzere, Küllün (Bütünün) Nefsi veya KWH' Akl ın<br />

halleri olması görü şüyle aynı fikirdedir. Plotinus'un bizzat i şaret etti ği<br />

üzere, bir nefsin parçalar ından söz etmek saçmad ır, çünkü parçalar ın ancak<br />

büyüklüklere nispetle anlam ı vard ır, ve nefslerin ise büyüklü ğü yoktur. Bir<br />

nefsi çoğaltan, Bir Zat' ı çoğaltanla ayn ıdır, yani subjective nispetlerdir;<br />

yoksa nefsler bölünmezler 329. Zihni haller zihnin "parçalar ı" olmadığı gibi,<br />

cüz'i nefsler de Evrensel Nefsin "parçalar ı" de ğildir. Ibnu'l- Ar abi cüz'i<br />

akıllara "Evrensel (Külli) Nefsin güçleri" derken benzeri bir k ıyas ı (benzetmeyi)<br />

kullamr. 33°<br />

Evrensel (Kii/ri) Nefs kendisini daima bir bütün olarak bilir. Bu<br />

demektir ki, aslında kendi "parçalar ı"m (daha iyi bir terim bulamad ığım<br />

için kullanıyorum) da bilir, fakat "parçalar", parça olarak hiçbir şekilde<br />

bütünün bilincinde de ğildir. Onlar kendilerinin münferiden bilincindedir.<br />

Böylece biz, belki de ibnu'l- Ar abi'nin Allah ile <strong>tasavvuf</strong>i birlenmeden,<br />

Allah'a do ğru <strong>tasavvuf</strong>i yolculuktan ve nihayet "perdelerin kalkmas ı"v.b.,v.b.<br />

den ne kastetti ğini anlamak durumunday ız. Önce, "ittihad" (birlenme),<br />

Ibnu'l- Ar abrnin görü şüne göre, daima ınecazi anlama al ınmalıdır. Bütün<br />

cüz'i nefslerinin, onca, Allah' ın kendisi olan Evrensel (Kii//i) Nefsle zaten bir<br />

olduklar ı halde, bir safi tecrübede gerçek birlenme nas ıl olabilir (Allah.<br />

Kosmos'un Akli ilkesi). Görülüyor ki, bu "birlenme" cüz'i nefs için sadece<br />

bir uyanıklık hali ve iki ayr ı nefsin bir ala şımmdan ziyade kendisi ile Bütünün<br />

Nefsi (nefs-i Kül) aras ında zaten var olan birli ğin gerçekle şmesidir. Ibnu'l-<br />

Ar abi'ye göre, safinin son ba şarısı ve çabalar ının son hedefi Allah ile bir<br />

olmak de ğil, çünkü o zaten Allah'Ia birdir, fakat bu birli ğin anlamını kavramaktır.<br />

Bu nazariyeden en az ından iki sonuç ç ıkar:<br />

I. Gerçek olu ş yoktur: ne insan Allah ne de Allah insan olabilir. %nal-<br />

Arabrnin görü şüne göre, H all â c'm Ene'l-Hakk' ı kelime anlam ıyla do ğrudur.<br />

II. Safilerin bât ıni bilgisi doğrudan doğruya ferdi nefsten do ğar. Herhangi<br />

bir gerçek anlamda ke şf veya ilham edilmi ş bir bilgi de ğildir. Bilginin nakli<br />

329. Fuuti1hat, II, s. 88, 1. 9.<br />

330. ilınu'l-Arabi, Risale fi mana en—nesf ve'r—r ılh, ne şr.: Palacio, Acts of the 14th Oriental<br />

Congress, III, (Cezayir 1905), s. 154.<br />

109

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!