tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
halindeki "ilişki"nin kendisi bile, bu kavramlardan biridir. ibrı u'l- Ar abi<br />
bütün kavramsal bilgileri —d ış âlemin bütün bilgilerini— bir yandan zaten var<br />
olan nefs (ya da kavramlar ı) ile d ış âlemdeki nesneler aras ındaki basit bir<br />
münasebete, öte yandan bu kavramlar ı münasebete yerle ştirme sürecine<br />
indirir. Mesela, "bir cisim duruyor" önermesini te şkil etmek "cisim" kavramını<br />
zihinde "durma" kavramı ile münasebete koymaktır ki, her iki kavram da<br />
de ğişmez fikirlerdir. Bunlar aras ındaki münasebet de, küllililderi içinde al ındıklar<br />
ı takdirde, de ği şmez bir kavramd ır. Şahsi nispet (en-nispet es-sahsiyye),<br />
yani bu cismin şu anda durmas ı bile değişmez bir nispettir; şu anlamda ki,<br />
ait olmad ığı başka bir cisim hakkında söylenemez3 5 6 . E ğer şahsi münasebetin,<br />
duran cisim bir sonraki ânda hareket edebilece ği için, değişece ğini söylersek,<br />
ibnu'l- Ar abi, cismin tamamıyla ba şka bir münasebete girdi ği ve önceki<br />
münasebetin de ği şmedi ği şeklinde cevap verecektir. Bu nedenle her kavramsal<br />
düşüncede 4 unsur bulunur:<br />
I . Mutlak Münasebet (nisbe mutlaka)<br />
II . Kendisine bir nispet yap ılan şey (el-rnensilb ileyhi)<br />
III . Nispet edilen s ıfat (en-nisbe)<br />
IV . Şahsi münasebet (en-nisbe e ş- şahsiyye)<br />
Ibrıu'l-Arabi diyor ki: Aç ık kavramsal düşünce için en büyük engel<br />
müfekkire'dir; çünkü o, biraz önce izah etti ğimiz külli kavrandarm külliliğini<br />
s ınırlamaya yönelen hayallerle daima beraberdir 3".<br />
c) Şehvet ve irade'den Ibnu'l-Arabi'nin Anlad ıklar ı<br />
ibnu'l- Ar abi şehveti sadece şu veya bu tabii arzunun yüceltilmesi<br />
yolunda çaba sarfetme şeklinde tanımlamak suretiyle " şehvet" ile "irade"<br />
aras ında bir ay ırım yapar. Bu çaba ekseriyetle yöneldi ği şeyin tabiat ıyla belirlenir.<br />
Öte yandan irade, ona göre, konusu asla var olan bir şey (yani d ış âlemdeki<br />
somut bir şey) olmayan ilahi ve ruhi bir güç demektir. Yiyecek arzusuna<br />
da Ibnu'l-Arabi şehvet ad ını verecektir, fakat nefsin kemali, güzelli ği veya<br />
ahengi anlama arzusu, ya da Allah' ı görme arzusu v.b. iradenin bir fiilidir.<br />
Ibnu'l- Ar abi "irade" yi o derece zihnile ştirir ki, buna göre, gerçekten<br />
iradi bir durumun bütün zevk verici ve rahats ız edici duygu ya da fikirlerden<br />
tamam ıyla hür olmas ı gerekir. Güzelli ği ya da yetkinli ği temasa etmek için bir<br />
eğilim duymak, ya da Allah' ı görmeyi arzu etmek, ayn ı zamanda böyle bir temasa<br />
ya da ru'yeti izlemesi muhtemel olan mümkün bir saadet hakk ında zevk<br />
verici bir fikir ya da duygu ile harekete getirilmi ş olduğu için, irade de ğil, bir<br />
356. Bak., Futâhât, I, s. 53.<br />
357. Bak., Futâhât, II, s. 39, 1. 18.<br />
117