tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
4. Batpli bilgi sadece baz ı kimselerde somutla şır (maddile şir). Velilik<br />
kazan ılanıadığı gibi, o da kazamlamaz. İ bn u'l- Ar abi'ye göre, o, her şeyden<br />
önce takdir edilmi ştir. Veli veli olarak do ğmuştur. Hiç kimse veli olamaz veya<br />
bât ıni bilgiyi elde edemez. Bütün bunlar Allah' ın takdirine kalm ışt ır"s:<br />
"Her birimizin bilinen bir makamı vard ır"309. Böylece ke şf derken İbnu'l-<br />
Ar abrnin bütün kastettti ği, sadece kuvve ha]indeki bilginin aç ılması ve<br />
insanın kalbinde uyumakta olan ilahi bilincin uyanmas ıdır. Perdeler kald<br />
ırdınca, "kalp gözü" ezdi ve zamanl ı, fiil ve kuvve halinde her şeyi subût<br />
hallerinde gerçekte nas ıllarsa öylece görürn°.<br />
5. Verse yerse ihtimaliyet ürünü veren nazara bilginin tersine, sezgi<br />
kesin bilgi verir311. Birinci ııin hedefi Hakk,'In gölgesi -Görülen _Mem- ikincisininki<br />
ise, Hakikata). kendisidir. Bu bilgiyi elde etmenin tek yolu hakikat<br />
lar ın " şuhûd"312 (vasttastz mü şahade) vas ıtas ı ile bilinmesidir. Allah' ın bilgisi<br />
şuhûd olduğu gibi, inâyet etti ği kimselerin bilgisi de şuhad'tur.<br />
6. Bât ıni bilgi asl ında Allah' ın bilgisi ile aymd ır313. Çe şitli türleri varm ış<br />
gibi görünürse de, asl ında birdir. Aslında Allah' ın bilgisinin ayn ı oluşu şu şekilde<br />
kamtlamr• hiç kimse bât ıni bilgiyi ke şfedip, Allahla asil birliğini, yani<br />
Allah' ın (herhangi bir ön kesinti olmaks ız ın) sûfinin "i şitme", "görme" ve<br />
bütün diğer melekeleri haline gelerek fena halini idrak etti ği sûfi "Makam" a<br />
daha önce ula şmadıkça, bu bilgiyi elde edemez3 14. Bu, Allah'ta ve Allah'Ia<br />
elde edilen Allah' ın bilgisidir. O, ayn ı zamanda, bizim O'nunla elde etti ğimiz<br />
O'nun hakkındaki bilgimizdir (marrifetuke bihi bihi) 315 . Bu husus üzerinde daha<br />
tam bir şekilde ibnu'l-Arabrnin fenâ nazariyesini i şlerken duraca ğız. Onun<br />
aslında ayn ı türden olduğuna gelince, ibnu'l- Ar abi, farkl ı kanallardan<br />
geliyor gibi görünüyorsa da, onun ortak bir kaynaktan ç ıktığını kabul eder.<br />
308. "Subât halinde ne isen, varl ık halinde de osun", Fustis, ss. 122-123; türk. çev., s. 66.<br />
309. KurYın, XXXVII, 164; kar., Fusıls, s. 122; türk. çev., s. 66.<br />
310. Fusûs, ss. 245-246; türk. çev., ss. 157-158.<br />
311. Fustis, ss. 336-337; türk. çev., s. 231.<br />
312. Şuhıld (vasıtasız görme) deyimi Plotinus'un fürz'sm ın karşıhğıdır.<br />
313. Tek fark şudur: Allah' ın bilgisi mutlak; sufininki ise, smul ıdır. Fusfıs, s. 378; türk. çev., s.<br />
263. Bu farkın bir başka ifâde şekli de ilahi Bilincin kuvve halinde oldu ğunu söylemektir:<br />
bu, I b nu '1- Arab rnin Yetkin İnsan' ında fiili hale gelir. I nu '1- Ar abi bunun "bilinceye<br />
kadar" (Kur.; XLVII, 33) sözünden anla şılan mana olduğunu söylüyor.<br />
314. Fusils, s. 378; türk, çev., 263.<br />
315. Futidult, II, s. 393,1.23. Kar., Fusüs, s. 198; türk. çev., s. 121. Buna ayn ı zamanda "Kaderin<br />
sırrı"ıun bilgisi de denir. Ib ılu'l-Arabi diyor ki: "Kaderin s ırrını (Sur el—Kader)<br />
teferruath olarak (tafsflen ) bilen kimseler vard ır. Bunlar ya Allah' ın kendi bilgisini onlara<br />
tanıtması ya da kendi acyâmn ı onlara açıklamas ı suretiyle Allah' ın bilgisinin muhtevas ını<br />
bilirler. Onlar ın kendileri hakk ındaki bilgileri, Allah' ın onlar hakk ındaki bilgisine e şittir,<br />
çünkü her iki bilgi de ayn ı kaynaktan elde edilir." Fustis, s. 47; türk, çev., s. 24.<br />
102