tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
E şcariler derler ki: eklemin varl ığı, Allah ezelden beri onun bilgisine, var olduğu<br />
şekliyle; vak ıf olduğu için zorunludur. Allah' ın bilgisinde hata olamıyacağı<br />
için âlemin, Allah' ın onu bildiği şekliyle, var olmas ı gerekir, aksi takdirde<br />
Allah'ın bilgisi yanlış olurdu ki bu, imkans ızd ır. Öte yandan filozoflar<br />
'derler ki: Kendisini d ışarıya aksAtirmek Zat' ın kendi tabiat ında vard ır ve<br />
bu, tek ba şına, âlemin varl ığını zorunlu kılar. İ bnu'l- Ar abi her iki görü şe<br />
de katılarak şöyle diyor: "E şcarileri izleyerek, Allah' ın ya da Zat' ın ilâhî<br />
bilgisi, filozoflara göre, âlemin sebebidir; yeter ki bu, Allah' ın âleme her<br />
hangi bir önceliğine işaret etmesin, diyebiliriz" 82. Ibnu'l- Arabi devam ederek,<br />
"sadece Bir'in iki yönü say ıldıklar ı takdirde, Çok, Allah ile âlem, veya<br />
Zorunlu ile mümkün aras ındaki zaman arah ğı ya da aç ıklıktan bahsetmek<br />
anlamsız olurdu" diyor". Bununla Ibnu'l-Ar abi şunu demek istemektedir:<br />
E ğer herhangi bir şekilde Mem sebeplidir, ya da yarat ılmışt ır dememiz<br />
gerekirse, bu, âlemin bir as ıldan geldiği veya zamanda yahut yoktan yaratıldığı<br />
anlamına almmanıalıdm Çünkü İbnu'l- Ar abi yoktan. yarat ılışı<br />
(ex nihilo) kabul etmemektedir 84.<br />
Her ne kadar ibnu'l- Ar abi filozoflardan, âlemin ezdi oldu ğunu aç ıklama<br />
tarz ında, ayr ıhrsa da, bu noktada onlara çok şey borçludur ve muhakkak<br />
ki onlarla ayn ı fikirdedir85. Onca alem hiç bir zaman önce yok olup da sonradan<br />
var olmuş bir şey de ğildir. Tersine Mem ezeli, sonsuz ve ebedidir; çünkü<br />
o, ezdi, sonsuz ve ebedi olan Bir'in d ış ifadesidir. ibnu'l- Arabrnin öteki<br />
dünya (el-âhiret) tabiri, daimi te şekkül halinde olan demektir. Ib nu'l- Ar abi.<br />
diyor ki: "Alemin sonunun idraki imkans ızd ır; ne de âlemin bir gayesi vard ır.<br />
Sözü edilen Öteki Dünya devaml ı te şekkül halinde bir şeydir" 86. Halkın bu<br />
ve öteki dünya dedikleri, Ibnu'l- Ar abrnin sürekli yok olma ve yeniden<br />
82 Bununla birlikte ilı nu'l-Ar abi böyle bir önceliği telkin eden dili kendisi kullanmaktad ır.<br />
Bak., meselâ, Futkhât, I, s. 343.<br />
83. Bak., Futillıdt, I, s. 341.<br />
84. Ibnu'l-Arab de Ihvân es—Safâ gibi, yarat ıhş (halk)'la ihdâs'ı (sonradan olmayı)<br />
değil, takdir'i kastediyor. Bak., Resâ'il Ihvân es—Safâ, III, Bombay 1305, s. 109 ve IV, s.<br />
51. Kar., Futilhat, I, s. 316. Kar., Gazâli, el—IVIeznân es—Sagir, Kahire 1309. Gaz MI, Hz.<br />
Muhammed'in ezeliliği meselesini ele alarak takdir anlam ında halk kelimesini kullan ıyor<br />
85. Evrenin varlığının zorunluluğu hakkındaki E ş'ariyenin ö ğretisi belirli bir tarzda anla şıhrsa,<br />
filozoflarm âlemin kıdemi (öncesizliği) hakkındaki aynı sonucu verir. E şcariler, Allah' ın<br />
ilâhl bilgisi, bilinen bir şeyin varh ğım zorunlu olarak gerektirir diyorlar ki, bu, Allah' ın<br />
bilgisinin bir konusu olarak Mem, Allah' ın Kendisi kadar ezelidir şeklinde bir anlam ı da<br />
içeriyor. İşte bu, I bnu'l-Ar abrnin zaman zaman âlemin ezelili ği hakkında kabul<br />
ettiği görüştür. Fakat onun filozoflara atfetti ği Zât'm ezeliliği hakkındaki görüşü çok daha<br />
tam ve ayrıntılıdır.<br />
86. Futilhât, I, s. 338, 1. 15-16.<br />
42