) Stıfinin Kalbinin De ğ i ş kenli ğ i Bununla ibn.u'l- Ar abi, daima sonsuz sûretlerde ve bütün varl ık "düzeylerinde tezâhür eden Hakikat ın, sanki bir aynada, her yerde Hakikati takip eden ve onu her şeyde tan ıyan gerçek Arifin kalbinde yans ımas ını kastetmektedir. Bir ezdi cevherdeki her "hal" veya de ğişiklik Arifin kalbindeki bir "hal" e yahut da bir de ğişmeye tekâbül eder. İşte ibrı u'l- Ar abrnin Allah' ın Arifin kalbinde "ihata" edildi ğini söylemekle kastetti ği budur.Arifin kalbi Allah' ı iki şekilde ihata eder: I. Ayrı ayr ı Büyük Alemde, mü şterek olarak da Küçük Alemde (Insanda) tezâhür eden bütün ilahi yetkinlikleri (kemâlleri) yans ıt ır. II. İnsana Allah denebilecek tek cihet olan İnsan ın ilahi (zati veya rahani) manzaras ını ihata etti ği şekilde Allah' ı ihata eder. Fakat ibnu'l- Ar abi, "kendini bilen Rabbini de bilir' 336 şeklindeki hadisin gerçek anlam ının bu olduğunu söyliyerek, bu iki"' anlamda ıı birincisi üzerine daha fazla ağırlık vermektedir. c) İ bnu'l-Arabi'nin Nefsin Mahiyeti Nazariyesi İ brı u'l-Arabi hiçbir zaman bize insan nefsi hakk ında bir görü ş sunan ilk S İVİ değildir. Hallâc, daha önce de Lethât ve Neisilt 338 konusu ile ilgili olarak gördüğümüz gibi, nefsi, İnsan ın ikili mahiyetinin tamamlay ı cı bir parças ı sayan ilk Siıfidir. Massignon'un i şaret etti ği üzere, çok daha sonrad ır ki, Hallâc'a ait olan nefs, müslüman dü şünürler, Yeni-Eflatunculuk ve diğer Yunan sistemlerini kendi felsefelerine yerle ştirdikten sonra, filozoflar ın "akli nefsi" ile ayn ı sayılmış ve nihayet ibnu'l-Ar abi ve Gazali gibi dü şünürlerin eserlerinde klasik bir şekilde belirmi ştir 339 . Me şş a'i (Aristocu) felsefeyi ana hatlar ıyla izleyen İ b nu'l- Ar abi, insanda beden, nefs ve ruh dedi ği üç ayr ı unsur tammaktad ır340. Arist o gibi o da üç nefsten, daha do ğrusu bir nefsin üç manzaras ından söz eder: a) Bitkisel («bari), b) hayvani, ve c) akli nefsler. Fakat Aristo'dan, akli nefsi akılla (mant ık! aklın organ ı) ayn ı saymamakla ayr ılır. Cismi, mekanda uzam ı, zamanda süresi olan, bozulan ve de ğişken olan maddi bir sûret şeklinde tanım- 336. Kar., Fusiis, s. 220; türk. çev., s. 138. 337. Bak., Futtilult, I, s. 281. I bnu'l-Arabi şu hadisleri nakleder: "Ne yer ne gök, ancak mü' min kııllarımın kalbi Beni ihâta eder". 338. Bak., Teviidn, ss. 136-137. Burada H all â c, iki "ruh" tan bahseder, 339. Bak., Gazâli, el—Mezni ın es —Sagir, Kahire 1309, ss. 5-8. Gaz MI, ibnu'l-Ara bi gibi, nefsin kıdemine inanmaz. 340. Bak., Fusüs, s. 322; türk. çev., s. 220. Kar., FıttiV ıiit, III, ss. 313-314. 111
lar. Cisim,"Evrensel Cismin" (el-cism el-külli )özel bir "hali" veya Spinoza'n ın deyişiyle Uzam S ıfat ın ın özel bir "hali" dir. Öte yandan ibnu'l- Ar abi nefsi, hayati ilke -insan uzviyetindeki hayvâni hayat- şeklinde tan ımlamaktad ır. Nefs, Evrensel Nefsin (en-nefs el-külliyye) özel bir "hali" dir. Ve nihayet "ruh"u, tek hedefi gerçek bilgiyi aramak olan akli ilke olarak tan ımlar. evrensel Akl ın (el-akl el-külli) bir "hali", veya Spinoza'n ın deyişiyle Dü şünce Sıfat ının özel bir "hali"dir. ibnu'l- Ar abi "nefs" kelimesini nitelendirmeden kulland ığı zaman, ekseriyetle akli nefsi kasteder; aksi takdirde "bitkisel" (nebâti) "hayvani" ya da "akli" s ıfatlar ını yerle ştirir. Ona göre, bitkisel nefsin ba ş görevi, yiyecek aramak ve onu uzviyete dönü ştürmektir. Bu nefsin 4 gücü (yetiyi) vard ır: a) cezb, b) mesk (tutma), c) hazm (özümseme), ve d) def
- Page 1 and 2:
ANKARA ÜNIVERSITESI ILÂHIYAT FAK
- Page 3 and 4:
IÇINDEKILER Çevirenin Önsözü 7
- Page 5 and 6:
c) İyilik ve Kötülüğün İzâf
- Page 7 and 8:
Spino z a'mn Ortaça ğ Yahudi fels
- Page 9 and 10:
ÖNSÖZ Aşa ğıdaki sayfalarda Ş
- Page 11 and 12:
2. Prof. R. A. Nicholson'un Studies
- Page 13 and 14:
GIRIŞ Genellikle ibnu'l-Arabi (vey
- Page 15 and 16:
289 eserinden bahsetmi ş olduğu k
- Page 17 and 18:
2. Sünni islamın naslar ım daima
- Page 19 and 20:
"Mutlak" kelimesini de ayn ı derec
- Page 21 and 22:
eder. O, "Mutlak Varhk" (vudid mutl
- Page 23 and 24:
amı, masa kelimesi ve masa harfler
- Page 25 and 26:
Ar abi'nin. kendi ifadesi, esasta,
- Page 27 and 28:
ir durumday ız. Onun Hakikat ın i
- Page 29 and 30:
sinde, H all â e' ın Ene'l-Hakk
- Page 31 and 32:
nu'l-Ar abi, felsefesinin hayati no
- Page 33 and 34:
u renkte, büyüklükte, veya şeki
- Page 35 and 36:
u şekli, bizim genellikle içkinli
- Page 37 and 38:
görülen e şya birbirlerine kar
- Page 39 and 40:
E şcariler derler ki: eklemin varl
- Page 41 and 42:
anlad ığımız manay ı kastediyo
- Page 43 and 44:
u yön ya da "hakikata" nispetle bi
- Page 45 and 46:
a şka tür bir münasebet olsun, h
- Page 47 and 48:
i'i-kuvve)12 5. Bu durumuyla o, bir
- Page 49 and 50:
lerden) sadece baz ılar ını say
- Page 51 and 52:
çokluğu kabul eder. Daha sonra g
- Page 53 and 54:
ya da etkinlikten-bahsedilemez. Bun
- Page 55 and 56:
fikirler olarak bunlar, muhakkak ki
- Page 57 and 58: çeli şkiye dü şmek demektir. Fe
- Page 59 and 60: ve kula ğını O'nun sözünden ba
- Page 61 and 62: c) İ bn ııi-Arabi'nin Ö ğretis
- Page 63 and 64: ka bir şeyi bağıms ız bir varl
- Page 65 and 66: deriz ki: Allah Birlik halinde (eha
- Page 67 and 68: BÖLÜM II Ihnul-Arabrnin Kelam (Ke
- Page 69 and 70: olanlar ın aslı olan Mutlak Varl
- Page 71 and 72: Ilahi Zât Şekil. I- Ilahi Zat'la
- Page 73 and 74: Peygamberler, için, özellikle Kur
- Page 75 and 76: 2. Bir kozmolojik İlke olarak ona
- Page 77 and 78: s ında bir ayırım yapar ki, bunl
- Page 79 and 80: l ıdır2". Yetkin İnsanın kalbi
- Page 81 and 82: nedeni ad ını verir, çünkü yar
- Page 83 and 84: ve sistemli bir nazariye, ya da dah
- Page 85 and 86: a, ibnu'l-Arabrnin Vandet-i vuctıd
- Page 87 and 88: İnsan öğretisinin temeli olan La
- Page 89 and 90: "gayb" in derinliklerine sal ıveri
- Page 91 and 92: d) ibnu'l-Arabrnin İ slâm Veliler
- Page 93 and 94: Muhammed'in do ğrudan do ğruya v
- Page 95 and 96: BÖLÜM III İbnu'l-Arabi'nin Bilgi
- Page 97 and 98: Bir kimsenin penbe bir fare gördü
- Page 99 and 100: 4. Batpli bilgi sadece baz ı kimse
- Page 101 and 102: mü'minin rülıi yüceli şi (mira
- Page 103 and 104: ait olmaktan uzakt ır. Her türlü
- Page 105 and 106: II Psikololi A. Tasavvufi ve Metafi
- Page 107: veya iletilmesi gibi bütün bu ter
- Page 111 and 112: hayvanl ık ve ak ıll ılık ya da
- Page 113 and 114: İ bnu'l-Arabî İnsandaki akli ilk
- Page 115 and 116: şeyin arzusudur. İrâdenin somut
- Page 117 and 118: t ıklarm ı söyledi ğimiz vahiyl
- Page 119 and 120: (hazret el-misal) bir yans ıma8,1
- Page 121 and 122: III Sufilik ve Safi Tecrübenin Son
- Page 123 and 124: ya da Allah'la bir olmak de ğildir
- Page 125 and 126: 2. Hadsi bilgi halinde nefsin yok o
- Page 127 and 128: 6. "Allah'tan ba şka" her şeyin,
- Page 129 and 130: BÖLÜM IV İBNU'L-ARAB İ'N İN DI
- Page 131 and 132: iliriz. Allah' ın bir sarete münh
- Page 133 and 134: ve Benim Zat ım, içinde bulunduğ
- Page 135 and 136: ütün filler, bu görü şe, göre
- Page 137 and 138: acı, bozulan sa ğl ık, yoksulluk
- Page 139 and 140: mak istemektedir. Kelâm dilinde bu
- Page 141 and 142: kald ırmas ı için Allah'a dua et
- Page 143 and 144: Buradaki şefaat kelimesi sadece ik
- Page 145 and 146: diyor I b nu'l- Ar abi, "sefalet ve
- Page 147 and 148: Bir Hakikat ın bütün bu tezâhü
- Page 149 and 150: yarat ıklarım sever, çünkü bu,
- Page 151 and 152: Palacios'un nazariyesini ele almada
- Page 153 and 154: maktad ır. Son üç nüshay ı eld
- Page 155 and 156: 3. 'bn Meserre'nin tasavvufta şöh
- Page 157 and 158: "Ate şten ziyade ışığın basit
- Page 159 and 160:
d) Palacios'un el Meria Safi Mekteb
- Page 161 and 162:
leyen sâik, Ihv an e s - S af a'n
- Page 163 and 164:
2. Nefs "Ben" veya "Sen" le anlat
- Page 165 and 166:
6. İlahi Aşk nazariyesi (bak. Gü
- Page 167 and 168:
üzerinde çal ışanlar ın pek iy
- Page 169 and 170:
a şvurmas ının izahı güç de
- Page 171 and 172:
Tasavvuf ve Felsefe ile ilgili Eser
- Page 173 and 174:
Nicholson, R. A., Origin and Develo
- Page 175 and 176:
ünflik 50 berzah 70, 83, 90, 118,
- Page 177 and 178:
el-felek el-atlas 145 felek el-haya
- Page 179 and 180:
ilahi ilim 98 ince cevher 53 ilahi
- Page 181 and 182:
el-mah şer 145 monist 32, 33, 80,
- Page 183 and 184:
uh 59, 70, 71, 72, 75, 76, 78, 88,
- Page 185 and 186:
vâhib 130 el-vudid el-Külli 21 el