tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
d) ibnu'l-Arabrnin İ slâm Velilerine mal etti ği Haklar<br />
Diğer müslümanlarla birlikte İslâm ın son ilâhi din ve her müslüman ın<br />
onun şeriat ıyla bağlı olduğunu itiraf ederken, İ bnu'l- Ar abi, Peygambere<br />
vahyedilen şeriat ın bilgisinin ayn ı tarzda ve ayn ı kaynaktan baz ı sufilere<br />
de vahyedildi ğini kabul eder. Bu Siıfilere, itibari olarak, Muhammed'in halifeleri<br />
ad ı verilir: Gerçekte ise bunlar Muhammed'inkilerle ayn ı olan ve do ğrudan<br />
doğruya Allah tarafından vahyedilen kendi şeriatlar ımn takipçisidirle1 276 .<br />
İ bnu'l- Ar abi diyor ki: "Tasavvuf dilinde ona ( İslam şeriat ının bilgisiyle<br />
ilgili vahyi Peygamber'le ayn ı kaynaktan alan SCıfiye) biz Allah' ın halifesi<br />
deriz: Fakat halk dilinde Peygamberin halifesi ad ı verilir. Peygamber öldüğünde,<br />
hilâfetlerini (onun bilgisini) do ğrudan do ğruya Allah'tan alan ba şka<br />
halifelerin de bulunduğunu bildiği için, kendisinin yerini alacak birinden<br />
bahsetmemesinin nedeni budur" 277 .<br />
Bu Süfilerin ke şfi Peygamberin şeriat ı ile çatıştığı takdirde, onların<br />
hatâ yapmalar ı muhtemel oldu ğu için de ğil, ke şifleri üzerinde yapt ıklar ı yorumlar<br />
yanl ış olabilece ği için, biz ikinciyi takip etmeliyiz 2 78 Ibnu'l- Ar abi<br />
bu Safilere peygamber gözüyle bakmaktad ır. Onlar ınki en-nübüvvet el—mutlaka<br />
veya en—nübüvvet el-iimme (mutlak ya da umûmi peygamberlik)'tir, sadece<br />
peygamberlere ait olan en-rtiibüvvet<br />
(husûsi peygamberlik) de ğildir279.<br />
Bu, hiçbir yeni şeriat getirmeyen bir çe şit peygambeliktir. Sadece baz ı<br />
Sûfilerin Peygamberlere ait olan manevi mertebeye ula şmalar ı .ve İslâm şeriat<br />
ı hakk ındaki bilgilerini Muhammed'in ald ığı kaynaktan almalar ı demektir.<br />
İ bnu'l- Ar abi, bir kısmını Kur'ân' ın te şkil ettiği "Allah' ın sözleri bugün<br />
bile kullar ıııın kalpleri üzerine tilâvet edilerek o şekilde inmektedir ki, böylece<br />
Veli kendisine (bir melek ya da aldi nefsi taraf ından) tilâvet edilen (okunan)<br />
şeyi, Hz. Peygamber kendisine gelen vahiyleri nas ıl gördüyse, öylece görür"280<br />
demektedir.<br />
Bunun yan ında /bn u'l- Ar abi (yukar ıda aç ıklanan türden) veli taraftar ı<br />
bir müslümanın, değişmez ve de ğiştirilemez olduklar ı için, Peygamber'e<br />
Kur'ân'da ya da kutsi hadislerde vahyedilenler d ışında, içtihada dayanan her<br />
İslam şeriat ını neshetme ve de ğiştirme hakkı olduğunu belirtmektedir. Böyle<br />
276. Fusüs, ss. 313-314; türk. çev., 211-212.<br />
277. Fusüs, s. 314; türk. çev., s. 212.<br />
278. Futâltat, III, s. 9, 1. 4.<br />
279. İbnu'l-Arabi bu noktada, G a z â 1 i'nin en-nübüvvet el-müktesebe (kazan ılmış nebilik) dediği<br />
şeyi, kendisinin "mutlak ya da umüml nebili ği ile ayn ı sayarak, Gaz â1 ryi<br />
savunur. Futüldtt, II, ss. 3-4. İ b n M e s e r r e'nin mürldi Ismail b. Abdullah<br />
er-Ru , ayn î, ayn ı görü şü benimsemi ştir. Bak., Ilan Hazm, el-Fisa I, IV, s. 199.<br />
280. Futiihât, II, s. 666, 1. 10.<br />
94