24.12.2014 Views

tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

verilmi şti. Bunun tamam ıyla mantıki olan manzaras ı üzerinde ise, ilk bölümde<br />

durulmu ştu. Şimdi konunun meafizik cihetinin daha ayr ınt ıl ı bir izalunı<br />

vermek bu bölümün hedefidir. I nu'l- Ar abrnin Hakikat nazariyesi<br />

vandet-i vucâdcu bir nazariyedir. Bu nazariye bir kaç kelimelik kendi sözleriyle<br />

şu şekilde özetlenmi ştir: Yücelik Kendisi onlar ın zatlar ını (dytinuhe ş )<br />

te şkil etti ği halde, şeyleri yaratan Allah'a aittir" 167. Fakat bu, ne türlü bir<br />

vandet-i vudidculuktur <br />

Burada Allah' ın mutlak, sonsuz ve ezeli bir varl ık, bütün varolan, var<br />

olmu ş ve var olacaklar ın kayna ğı oldu ğu faraziyesinden yola ç ıkarak tedricen<br />

bir akosmism şeklini al ır. Buna göre, Görülen Alem, Halikat ın ötesinde uzanan<br />

sadece geçici bir gölgedir. Sonlu ve zamanda olan her şey, hayal mahsulü ve<br />

gerçek-d ışıd ır. Vandet-i vuefidculu ğun bu şekline iki yoldan biriyle ula şılabilir:<br />

I. O, ya Allah' ı her şeyi ku şatan ezeli bir Hakikat sayan dini bir Allah<br />

anlayışının sonucudur ve bu anlay ışın kökü genellikle Sâfi tecrübelerde bulunur;<br />

II.<br />

Ya da Hegel'in deyi şiyle, var olan her şeyin te şkil ettiği Hak veya<br />

Mutlak' ın asl ında bir, ezeli ve sonsuz, bilinemez ve bütün tecrübelerin üstünde<br />

olduğu faraziyesinin sonucudur. Bu, tak ınılan daha felsefi bir tav ırd ır.<br />

Buna göre, Hakk'a Allah demek, ya da üçüncü tekil ş ahıs zamiri ile O'ndan<br />

bahsetmek gerekmez, hatta ço ğunlukla öyle denmez ve o şekilde bahsedilmez.<br />

Birincisinin, ib nu'l- Ar abi ve ekolü dahil, Islam vandet-i vudıdeularm ın<br />

kendi öğretilerine ula şt ıklar ı bir yol olduğu anla şılıyor. Onlar bu yolda ister<br />

istemez kendilerini, ö ğretilerine mant ıki bir şekil vermek için, şu ya da bu<br />

felsefi diyalektik şekline ba şvurmak zorunda bulmu şlard ır. Ibnu'l-Arabi'nin<br />

durumunda ise, bu diyalektik, Allah' ın varlığını kanıtlamaya giri şmez; çünkü<br />

O, bütün kamtlamalarm ötesindedir. O, tek ba şına mümkün varl ıkları acyan'<br />

anda tezâhür eden Kendi varl ığının kanıt ıd ır „168. O'nun her yerde ve her<br />

zaman var olan varl ığını kanıtlamak nas ıl mümkün olabilir "Allah'dan<br />

ba şka hiç şey yoktur; yoktur varl ıkta O'ndan ba şkas ı. Bir yer bile yoktur ki,<br />

orada bütün şeylerin Zat' ı bir olsu ıı l®. "Kimden kaç ıyorsun; varl ıkta sade<br />

o vard ır"'" "Gözüm O'nun yüzünden (Zat' ından) ba şka şey görmez 171<br />

167. Fudthât, II, s. 604.<br />

168. Ayn ı eser, I, ss. 554, 593, 1. 17; 600, 1. 18.<br />

169. Ayn ı eser, I, s. 884. Kar., Ayn ı eser, II, s. 531, 1. 1.7.<br />

170. Ayn ı eser, II, s. 206.<br />

171. Yüz=Zat. Ibnu'l-Arabi, Kur'ân'dan s ık sık şu âyeti nakleder: "O'nun yüzünden ba şka<br />

her şey yok olur” Kur., XXVIII, 88.<br />

61

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!