tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Herkes Allah hakk ında çeşitli inançlara bağlandı .<br />
Bense onların inancliklartnın hepsini görüyorum'''.<br />
Ib n.u'l- Ar abi, evrensel dini ile ilgili olarak, ayn ı neticeye ba şka bir yoldan<br />
varmaktad ır. Onca, "a şk", bütün ibâdet şekillerinin temelidir. Ibadet etmek<br />
ibadet edilen şeyi sevmektir. Fakat "a şk", Ib nu'l- Ar abi devam ediyor,<br />
bütün varl ıklara nüfaz eden ve onlar ı birbirine ba ğlayan bir ilkedir. Şekil<br />
bakımından pek çok ise de, bir evrensel cins te şkil etmektedir. O, asil birliktir;<br />
ilahi Hüviyetin kendisidir. Bundan dolay ı ibadetin en yüksek ve en hakiki<br />
konusu, Allah' ın ibadet edildiği en yüksek tezâhür (meclisi), aşktır.<br />
Aşka yemin ederim ki, A şk bütün a şkların sebebidir; kalpte yer alan<br />
Aşk olmasayd ı, Aşk'a (Allah'cı)ibadet edilmezdj421,<br />
b) İ nançlar ı n Takdiri<br />
ibnu'l- Ar abi'ye göre, önceden tespit ve takdir edilmi ş inançlarla<br />
bu dünyaya geldik. Bu inançlar, Ibn.u'l-Arabi'nin evreninde her şey<br />
kendi zorunlu ve de ğişmez kanunlar ına uyarlar. Inançlar, bu alemde fiil<br />
haline gelen ezeli kuvvelerdir. Bunlar, kendisi de tespit edilmi ş ve belirlenmi ş<br />
olan fertlerin istidad ı422 ile birlenmi ş olup, bu istidada göre de ğişirler. Tektanr<br />
ıc ı ile vandet-i vucadcu, arifle agnostik, theistle atheist, müminle hiirdiişünür<br />
ezelden beri böyledir ve onlar ın inançlar ı, kendi istidadlanyla belirlenmiştir.<br />
Cüneyd'in, diyor ibnu'l- Ar abi, "suyun rengi, onu ihtiva eden kab ın<br />
rengidir"423 derken kastetti ği budur. Bu meselede Allah, ezelden beri her bir<br />
inanc ın ne olaca ğını bilen, her şeyden haberdar bir Varl ık rolü oynar. Ancak,<br />
O'nun bilgisi bile, inan.çlar ın ve bu inançlara mensup kimselerin istidaddlyla<br />
belirlenmi ştir. " Şüphesiz Allah kullar ına zulmetmez''424 şeklindeki Kur'an<br />
ayetini şerhederken, Ibnu'l- Ar abi diyor ki: "Ben (yani Allah) onlar ı sefâlete<br />
düçar eden ve sonra da onlardan güçlerinin yetmeyece ği şeyi isteyen çoktanrıcılığı<br />
takdir etmedim. Evet, Ben onlara, kendilerini bildi ğime göre, muamele<br />
ettim, ve onlar ın sadece bana kendilerinden verdikleri şeye bakarak gerçekte<br />
ne olduklar ını biliyordum. Bundan dolay ı, e ğer bir günah varsa, onlar günahkarlard<br />
ır. Onlara Kendi Zat ı mın gerektirdi ğinden ba şka hiçbir şey söylemedim,<br />
420. Futilhât, III, s. 175.<br />
421. Furfis, ss. 387, 390; türk. çev., ss. 274, 275. I bnu'l-Arabi şu Kur'an âyetine i şaret ediyor:<br />
"Kem) i hevas ın ı ilahi yerine koyan kimseyi gördün mü" Kur., XXV, 45. ilmul-Arabi<br />
hevadan "a şkı" anlamaktad ır ki bu, heva kelimesinin anlamlar ından birini te şkil eder.<br />
422. Fusıls, e. 216; türk. çev., s. 134.<br />
423. Fusüs, s. 456; türk. çev., s. 330.<br />
424. Kur7ın, III, 178.<br />
135