tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
tasavvuf feısefesi - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
üzerinde çal ışanlar ın pek iyi bildikleri bir tarzda, ondan kendi görü şünü<br />
ç ıkar ır'"4. Ayn ı şeyi hadislere de uygular. Fakat ibnu'l- Ar abi'nin, sistemiyle<br />
ilişki kurduğu hadislerden bir ço ğu oldukça zay ıf ve şüpheli olduklar ı<br />
için, biz burada Kur'ân'a ve onu kendi için nas ıl ele aldığına i şaret etmekle<br />
yetinece ğiz. Nakletti ği Kur'ân âyetleri iki ana guruba ayr ılabilir: a) Vandet-i<br />
vudıdeu bir tevile elveri şli olanlar, ve b) böyle bir tevile elveri şli olmayanlar.<br />
Nazariyede ibnu'l- Ar abi tevili kötülemekte ise de, asl ında Kur'ân' ı<br />
tevilden çok daha kötü bir anlama metodunda karar k ılmaktad ır. Dilini<br />
ve gramerini bozma pahas ına da olsa, Kur'ân' ı kendi vandet-i vudıd görü şüne<br />
uyacak şekilde yorumlamaktad ır. Bazan Kur'ân Yeni-Eflatuncu bir sistem<br />
haline girer, bazan da bir ba şka felsefe türüne bürünür. Dolay ısıyla genellikle<br />
anladığımız şekliyle Kur'ân' ı bulmamız güçle şir.<br />
Ibnu'l-Ar abi, Kur'an'da istedi ği her şeyi bulur. Ayn ı tevil metodunu<br />
benimsediği takdirde, ba şka herhangi bir metinden de ayn ı sonuçlar ı çıkarabilirdi.<br />
Aç ıkça görülmektedir ki, bir çok yerde Kur'ân' ın müphemli ği ve her<br />
türlü fikrin bir kar ışımından ibaret olu şu, ib nu'l- Ar abi'nin onu bu tarzda<br />
kullanmas ını kolayla şt ırır. Söz anlam ının vandet-i vuci'ıdeuluğu ile uygun<br />
düştüğü yerlerde baz ı âyetleri söz anlamlanyla kabul etmektedir. Kur'ân' ın<br />
bu türde âyetlerle dolu oldu ğunda şüphe yoktur 541 . Kur'ân' ın Allah' ı bir<br />
taraftan tamam ıyla münezzeh ve e şsiz bir uhihiyet olarak tasvir edilirken,<br />
öte yandan da i şiten, gören, elleri, ayaklar ı ve yüzü olan biri olarak tasvir<br />
edilmektedir. Allah yerle göklerin nurudur. Her yeri o derece doldurur ki,<br />
"kuyudan a şa ğı bir ip salarsan, O'nun üzerine dü şer" (Hadisler). Biz nerede<br />
isek, O da bizimle beraberdir; O, bize şandamar ımızdan daha yak ınd ır. Tabii<br />
ve ahlaki sahalarda, bütün fiillerin yap ıcısı, tek fail sebep v.b. olarak tasvir<br />
edilir. Kur'ân'daki bu ve di ğer bir çok Allah tasvirlerinden ibnu'l- Ar abi<br />
zevk al ır, çünkü onlar ı dış görünü şlerine bakarak kabul etti ğinde, tabir câizse,<br />
iyice i şleyip sistemine dokudu ğu vandet-i vuctidcu fikirlerle yüklü bulmas ı<br />
muhakkakt ır. Öte yandan söz analam ının ona hiçbir faydas ı olmuyorsa, metni<br />
dâhiyâne bir filolojik cihaz yard ımıyla, izah ını arzu etti ği her görü şü elde<br />
edecek tarzda tevil yoluna giderek, bize, tamam ıyla yeni bir Kur'ân verir.<br />
Bir disiplin olarak Tasavvufun Kur'ân tarafından me şdı sayılmas ına gelince,<br />
Ibnu'l-Ar abi bu konuda en küçük bir i şaret bulduğu anda Kur'ân' ın<br />
otoritesine ba şvurmakta güçlük çekmez. Kur'ân' ın fazla kanaat eden saz<br />
540. Nicholson, Studies in Islamic Mysticism, s. 149.<br />
541. Meselâ, Kur., VIII, 7; XLVIII, 10; LXXXV, 20; II, 110; LVIII, 8; XV, 29, v.b.,<br />
Vandet-i vuciıd görü şünü desteklemek için Ibnu'l-Arabrnin s ık s ık zikretti ği hadisler<br />
şunlardır: "Ben gizli bir hazine idim", "Nefsini bilen Rabbini de bilir", v.b..<br />
170