13.07.2015 Views

Mitoloji C2 - Batı Mitolojisi - Felsefe Bölümü

Mitoloji C2 - Batı Mitolojisi - Felsefe Bölümü

Mitoloji C2 - Batı Mitolojisi - Felsefe Bölümü

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

geliĢtiği bir dünyaydı; Diocletian'ın uygulamalarıyla tarihinin sonunagelmiĢri'.< 120^Roma'nın bu duruma gelmesinde Germenler ve Doğu'nun etkisiolmuĢtu, Ģimdi üçüncü değiĢtirici bir güç olarak Hıristiyanlık geliyordu.Diocletian Hıristiyanlarla Ģiddetle mücadele etti, onları devletindüĢmanları bildi; fakat Galerius, halefi, (h. 304-311), eski pagan ilkesineuyarak hoĢgörü fermanı yayınladı. Öldürmelerin, saray entrikalarının,açık savaĢların ve kıyımların karmaĢasında, Galerius'danConstantine'in uygulamalarına kadar olan yıllar içinde (311-324), H**ristiyanlık sorunu tehlikeli bir dengede kaldı. Ve ünlü efsanenin anlattığıgibi, biyograficisi Eusebiusa göre, Constantine'in kendisi, Maxen-tius'lahazırlandığı önemli savaĢta, Hıristiyanların düĢmanı olan tacının enbüyük rakibine karĢı, halen pagan olan Constantine, gökte Hoc vincesözlerini taĢıyan parıldayan bir haç gördü. Ve bunu ordusu da gördü. Ogece gördüğü rüyada, Mesih gelip, ona sancak olarak bu iĢareti kabuletmesini emretti, o da etti SavaĢ kazanıldı, ondan sonra da Constantinehaça sadık kaldı/ 121 'Büyük Constantine'in sarayının Hıristiyanlık tarihiyle iliĢkisi,AĢoka'nm Budizmle olan iliĢkisiyle karĢılaĢtırılabilir. Ġkisi de kurtarıcıdanüç yüzyıl sonra yaĢamıĢ ve dini, siyasete çeviı iniĢlerdir.Mevcut toplumsal düzenin laik yapısına karĢın bunu uygulamıĢlardır.KarĢılaĢtırmalı tarihler Ģöyle:îsa MesihGautama BudaĠ.Ö.3-Ġ.S.30 LÖ. 563-483Büyük Constantine Büyük AĢokah.Ġ.S. 324-337 h.î.Ö. 268-232Fakat, AĢoka, dinsel hoĢgörüyü savunur ve uygularken/ 122 ' ConstantinesavaĢı kazamr kazanmaz iki sapıklığın da kökünü kazımayakoyulmuĢtur. Ġlki Kuzey Afrika'daki Dona üstlerdi. Bunlar, bir kutsallığınetkisinin, kahinin ruhsal durumuna bağlı olduğunu düĢünüyorlardı;inanca ihanet eden bir kimse, onlara göre, inançlı biri değil,suçluydu (qui fidem a perfido sumserit, non fidem percipit sedreatum). Busapıklığa Ortodoksluğun yanıtı, ayinlerin kendiliklerinden kutsalolduğu, insanların erdemi ile iliĢkileri bulunmadığıdır (sacramenta perse esse sanda, non per homines). Bu çeliĢkinin tehlikesi Ģuradaydı: eğerDonatistler haklıysa, Kilisenin bütün törensel yapısı, ruhbanın324

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!