11.12.2012 Views

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

makla uğraşmıyor görüp, sebebini sorar. Şeytân cevâb olarak,<br />

(Zemânın din adamı geçinen, kötü âlimleri, insanları yoldan çıkarmakda,<br />

bana o kadar yardım ediyor ki, bu mühim işi yapmama<br />

lüzûm kalmıyor) demişdir. Doğrusu, zemânımızda islâmiyyetin<br />

emrlerini yapmakdaki gevşeklikler ve insanların dinden yüz çevirmesi,<br />

hep din adamı perdesi altında söylenen sözlerden, yazılardan<br />

ve bu adamların bozuk niyyetlerinden dolayıdır. [Hakîkî din<br />

adamlarında üç sıfat bulunur: Akl sâhibi, ilm sâhibi, din sâhibi. Bu<br />

üç sıfatı da birlikde taşıyan din adamına (Din âlimi) denir. Bir sıfatı<br />

noksân olursa, onun sözüne güvenilmez. İlm sâhibi olmak için,<br />

akl ve nakl ilmlerinde mütehassıs olmak lâzımdır.]<br />

Dünyâya gönül kapdırmıyan, mal, mevkı’, şöhret kazanmak,<br />

başa geçmek sevdâsında olmıyan din âlimleri, âhiret adamlarıdır.<br />

Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” vârisleri, vekîlleridir. Mahlûkların<br />

en iyisi bunlardır. Kıyâmet günü, bunların mürekkebi, Allahü<br />

teâlâ için cânını veren şehîdlerin kanı ile dartılacak ve mürekkeb,<br />

dahâ ağır gelecekdir. (Âlimlerin uykusu ibâdetdir) hadîs-i şerîfinde<br />

medh edilenler, bunlardır. Âhiretdeki sonsuz ni’metlerin<br />

güzelliğini anlıyan, dünyânın çirkinliğini ve kötülüğünü gören,<br />

âhiretin ebedî, dünyânın ise fânî, geçip tükenici olduğunu bilen<br />

onlardır. Bunun için kalıcı olmayan, çabuk değişen ve biten şeylere<br />

bakmayıp, bâkî olana, hiç bozulmıyan ve bitmiyen güzelliklere<br />

sarılmışlardır. Âhiretin büyüklüğünü anlıyabilmek, Allahü teâlânın<br />

sonsuz büyüklüğünü görebilmekle olur. Âhiretin büyüklüğünü<br />

anlıyan da, dünyâya hiç kıymet vermez. Çünki, dünyâ ile âhiret<br />

birbirinin zıddıdır. Birini sevindirirsen öteki incinir. Dünyâya<br />

kıymet veren, âhireti gücendirir. Dünyâyı beğenmiyen de, âhirete<br />

kıymet vermiş olur. Her ikisine birden kıymet vermek veyâ her<br />

ikisini aşağılamak olamaz. İki zıd şey bir araya getirilemez. [Ateş<br />

ile su bir arada bulundurulamaz.]<br />

Tesavvuf büyüklerinden ba’zısı, kendilerini ve dünyâyı temâmen<br />

unutdukdan sonra, birçok sebebler, fâideler için, dünyâ adamı<br />

şeklinde görünürler. Dünyâyı seviyor, istiyorlar sanılır. Hâlbuki,<br />

içlerinde hiç dünyâ sevgisi, arzûsu yokdur. Sûre-i Nûrun otuzyedinci<br />

âyetinde meâlen bildirdiği gibi, (Bunların ticâretleri, alışverişleri,<br />

Allahü teâlâyı hâtırlamalarına hiç mâni’ olmaz). Dünyâya<br />

bağlı görünürler. Hâlbuki, hiç bağlılıkları yokdur. Hâce Behâüddîn-i<br />

Nakşibend Buhârî “kuddise sirruh” [1] buyuruyor ki,<br />

(Mekke-i mükerremede Minâ pazarında, genç bir tâcir, aşağı yu-<br />

[1] Behâüddîn-i Buhârî, 791 [m. 1389] de vefât etdi.<br />

– 126 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!