11.12.2012 Views

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

lamadan görülecekdir. Ebül Hasen-i Eş’arî ve imâm-ı Süyûtî ve<br />

imâm-ı Beyhekî gibi büyük âlimler, meleklerin de Cennetde Allahü<br />

teâlâyı göreceklerini bildirmişlerdir. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe<br />

ve başka âlimler, cinnin sevâb kazanmıyacaklarını ve Cennete girmiyeceklerini,<br />

ancak mü’min olanlarının Cehennemden kurtulacaklarını<br />

bildirdiler. Kadınlar, dünyâdaki bayram günleri gibi senede<br />

birkaç kerre göreceklerdir. Mü’minlerin kâmil olanları, her<br />

sabâh ve akşam, diğerleri ise Cum’a günleri göreceklerdir. Bu fakîre<br />

göre, mü’min kadınlar ve melekler ve cin de bu müjdeye dâhildirler.<br />

Fâtımat-üz-zehrâ ve Hadîcet-ül-kübrâ ve Âişe-i sıddîka<br />

ve diğer ezvâc-i tâhirât ve Meryem ve Âsiye “radıyallahü teâlâ anhünne<br />

ecma’în” gibi kâmil ve ârif hâtûnların diğer kadınlardan<br />

müstesnâ tutulmaları uygun olur. İmâm-ı Süyûtî de buna işâret etmekdedir.]<br />

Allahü teâlânın görüleceğine inanmalı, nasıl görüleceği düşünülmemelidir.<br />

Çünki, Allahü teâlânın işleri akl ile anlaşılmaz.<br />

Dünyâ işlerine benzemez. [Fizik ve kimyâ bilgileri ile ölçülemez.]<br />

Allahü teâlânın ciheti, karşıda bulunması yokdur. Allahü teâlâ,<br />

madde değildir. Cism değildir. [Element değildir. Karışım, bileşik<br />

değildir.] Sayılı değildir. Ölçülmez. Hesâb edilmez. Onda değişiklik<br />

olmaz. Mekânlı değildir. Bir yerde değildir. Zemânlı değildir.<br />

Öncesi, sonrası, önü arkası, altı üstü, sağı solu yokdur. Bunun için,<br />

insan düşüncesi, insan bilgisi, insan aklı, Onun hiçbir şeyini anlıyamaz.<br />

Onun nasıl görüleceğini de kavrıyamaz. El, ayak, cihet, yer ve<br />

bunlar gibi, Allahü teâlâ için câiz olmıyan kelimelerin, âyet-i kerîmelerde<br />

ve hadîs-i şerîflerde bulunması, bizim anladığımız ve bildiğimiz,<br />

bugün kullanılan ma’nâlarda değildir. Böyle âyet-i kerîmelere<br />

ve hadîs-i şerîflere (Müteşâbihât) denir. Bunlara inanmalı,<br />

ne ve nasıl olduklarını anlamağa kalkışmamalıdır. Yâhud, bunlar,<br />

kısaca veyâ uzun olarak, (Te’vîl) olunur. Ya’nî, Allahü teâlâya yakışacak<br />

başka ma’nâ verilir. Meselâ, el kelimesi, kudret, enerji demek<br />

olur.<br />

Muhammed aleyhisselâm, Allahü teâlâyı, mi’râcda gördü. Bu<br />

görmesi, dünyâdaki baş gözü ile görmek gibi değildi. Bir kimse,<br />

Allahü teâlâyı dünyâda gördüm dese, o zındıkdır. Evliyânın “kaddesallahü<br />

teâlâ esrârehüm ecma’în” görmesi, dünyâ ve âhiret görmeleri<br />

gibi değildir. Ya’nî (Rü’yet) değildir. Onlara (Şühûd) hâsıl<br />

olmakdadır. [Ya’nî kalb gözü ile, misâlini görürler.] Evliyâ-i kirâmdan,<br />

gördüm diyenler oldu ise de, sekr hâlinde iken, ya’nî aklları<br />

başlarında değil iken, şühûdü, rü’yet sanmışlardır. Yâhud,<br />

te’vîl ederek anlaşılabilecek sözlerden biridir.<br />

Süâl: Allahü teâlânın dünyâda baş gözü ile görülmesinin câiz<br />

– 22 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!