11.12.2012 Views

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sıl olduk. Biraz sonra, ezân sesi duyulmağa başladı. Câmi’in içinde<br />

bulunan yaklaşık 4000 kişinin, sanki bir ordu gibi sür’at ile bir<br />

hizâya geldiğini gördüm. Nemâz başlamışdı. Ben de onlarla berâber<br />

nemâza durdum. Bu benim için unutulmaz bir ân idi. Nemâz<br />

bitip hutbe de okundukdan sonra, Abdülhay beni elimden tutarak<br />

minbere götürdü. Minbere giderken, yere bağdaş kurmuş<br />

olanlara çarpmamak için, son derece dikkat ediyordum. Nihâyet<br />

minberin yakınına vâsıl oldum ve merdivenlerini çıkmağa başladım.<br />

Dahâ ilk adımlarımı atdığım zemân, beyâz sarıklar altında<br />

bulunan birçok yüzlerin, tarla içindeki papatyalar gibi, bana çevrildiğini<br />

görüyordum. Minber etrâfında toplanmış olan ulemâ bana<br />

teşvîk edici nazarlarla bakıyorlardı. Onların bu bakışı, lâzım<br />

olan kuvveti bana veriyordu. Minbere çıkdım. Etrâfıma bakdım.<br />

Önümde mu’azzam bir insan denizi vardı. Herkes başını kaldırmış,<br />

dikkat ile beni dinliyordu. Ağır ağır ve arabî olarak söze başladım.<br />

(Ey burada hâzır bulunan çok muhterem insanlar! Ben buraya<br />

uzak bir memleketden, orada öğrenemiyeceğim şeyleri öğrenmek<br />

için geldim. Burada maksadıma kavuşdum ve rûhum huzûr<br />

ile doldu.) Sonra, onlara, târîhde islâmiyyetin aldığı mevki’,<br />

Allahü teâlânın, büyük Peygamberi Muhammed aleyhisselâmın<br />

elinde muhtelif mu’cizeler yaratdığını, bugün islâm devletleri, eski<br />

kudretlerini gayb etmişlerse, bunun sebebinin, müslimânların,<br />

dinlerine, îcâb eden ri’âyeti göstermemeleri olduğunu anlatdım.<br />

Ba’zı müslimânların, çok kerre insanın kendi başına birşey yapamıyacağını,<br />

bunun için, çalışmağa lüzûm olmadığını, çünki her şeyin<br />

Allahü teâlâdan geldiğini, insanın bunu değişdiremiyeceğini<br />

söylediklerini, hâlbuki, Kur’ân-ı kerîmde, Allahü teâlânın (İnsanlar<br />

kendilerini düzeltmedikce, hiçbir şeyin düzelmiyeceğini ve<br />

kendileri gayret etmezlerse, hiçbir şeyi başaramıyacaklarını),<br />

(Çalışanlara yardım edeceğini) beyân buyurduğunu ilâve etdim.<br />

Kur’ân-ı kerîmde, insanların dâimâ çalışması, âciz kalmaması<br />

hakkında yazılı olan âyet-i kerîmeleri ele alarak, bunları birer birer<br />

îzâh etdim. Nihâyet, muhtasar bir düâ yaparak minberden indim.<br />

Minberi terk ederken, gök gürültüsü gibi, bir “ALLAHÜ EK-<br />

BER!”! sesi câmi’i çınlatdı. Büyük bir heyecân içindeydim. Etrâfımı<br />

göremiyordum. Refîkım Aslanın beni kolumdan tutarak<br />

sür’at ile câmi’den çıkardığının farkına vardım. (Neden böyle acele<br />

ediyoruz?) diye sordum. (Arkana bak!) dedi. Başımı arkaya çevirdim.<br />

Aman Allahım, bütün cemâ’at arkamdan koşarak bana<br />

yetişmeğe çalışıyordu. Yanıma geldiler. Bir kısmı boynuma sarıla-<br />

– 245 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!