11.12.2012 Views

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yâya bir nûr kaynağı oldu. Her tarafda bağçeler yetişdirdiler.<br />

Memleket, güllük gülistanlık oldu. Vahşî Avrupalılar, bütün bunları<br />

ağzı açık, şaşkınlık ve takdîrle gördüler ve yavaş yavaş medenî<br />

olmağa başladılar.)<br />

Böyle vahşî insanları terbiyeye muvaffak olan, onlara medeniyyet<br />

rûhunu aşılayan, onları karanlıkdan, cehâletden, hurâfelerden<br />

kurtaran müslimân arablar, bu akla sığmaz mu’azzam işi ancak<br />

islâm dîni sâyesinde yapabildiler. Çünki islâm dîni, en doğru<br />

dindir. Allahü teâlâ muvaffak olmaları için, onlara yardım ediyordu.<br />

Allahü teâlânın emri ile Muhammed aleyhisselâmın teblîg ve<br />

neşr eylediği islâm dîni ve Allahü teâlânın kelâmı olan Kur’ân-ı<br />

kerîm, dünyâ târîhini değişdirmiş ve onu karanlıkdan kurtarmışdır.<br />

Eğer islâm dîni olmasaydı, insanlık bugünkü medeniyyet derecesine,<br />

ilm ve fende bugünkü seviyesine erişemezdi. Müslimânların<br />

gözünde ilmin çok yüksek bir yeri vardır. Muhammed aleyhisselâm,<br />

(İlm Çinde de olsa, onu alınız) buyurmakdadır. İşte seve seve<br />

kabûl etdiğim islâm dîni böyle bir dindir.<br />

7<br />

THOMAS MUHAMMED CLAYTON<br />

(Amerikalı)<br />

Tam öğle olmak üzereydi. Sıcakdan bunalmış, tozlu yoldan geçerken,<br />

bir aralık kulağımıza kendine mahsûs bir güzelliği olan,<br />

bir ses gelmeğe başladı. Bu ses, etrâfımızdaki bütün boşluğu sanki<br />

dolduruyordu. Bir ağaç topluluğunu geçince, önümüze insana<br />

hayret verici bir manzara çıkdı. Âdetâ gözlerimize inanamıyorduk.<br />

Tahtadan yapılmış ufak bir kule üzerine çıkmış, tertemiz<br />

cübbeli ve beyâz sarıklı yaşlı bir Arab ezân okuyordu. Ezânı<br />

okurken kendinden geçmiş, sanki dünyâdan temâmen ayrılarak,<br />

hâlıkının, sâhibinin huzûruna çıkmışdı. Bu yüce manzara karşısında,<br />

biz de sanki hipnotize olmuş gibi durakladık ve yavaş yavaş<br />

yere oturduk. Kulağımıza gelen seslerin ve sözlerin ma’nâsını anlamıyor,<br />

fekat onun te’sîri altında kalıyor ve rûhumuzda bir başkalık,<br />

bir ferâhlık his ediyorduk. Sonradan öğrendik ki, Arabın<br />

söylediği tatlı sözlerin ma’nâsı şu idi: (Allahü teâlâ en büyükdür.<br />

Allahü teâlâdan başka ilâh, ma’bûd yokdur). Birdenbire, etrâfımızda<br />

birçok insanlar belirdi. Hâlbuki, biz o zemâna kadar etrâfımızda<br />

kimseyi görmemişdik. Nereden çıkdıklarını, nereden geldiklerini<br />

bilmediğimiz bu insanların yüzünde büyük bir hürmet ve<br />

muhabbet ifâdesi vardı. İçlerinde her yaşdan, her sınıfdan insan<br />

– 178 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!