11.12.2012 Views

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Halâl buyurduklarından ba’zılarına harâm dediler. Bundan dolayı,<br />

bunlara günâh işledi, kötü oldular denilemez. Böyle söyliyen<br />

hiç yokdur. Çünki, bunlar da, hocaları gibi müctehiddirler.<br />

Evet, Alî “radıyallahü anh” efendimiz, Mu’âviyeden ve Amr<br />

ibni Âsdan “radıyallahü anhümâ” dahâ yüksek, dahâ âlim idi.<br />

Kendini onlardan ayıracak, pekçok üstünlükleri vardır. İctihâdı<br />

da, o ikisinin ictihâdlarından dahâ çok kuvvetli ve isâbetli idi. Fekat,<br />

Eshâb-ı kirâmın hepsi müctehid oldukları için, ikisinin de; bu<br />

büyük imâmın ictihâdına uymaları câiz değil idi. Kendi ictihâdlarına<br />

göre hareket etmeleri lâzım idi.<br />

Süâl: Cemel ve Sıffîn muhârebelerinde, Muhâcirlerden ve Ensârdan<br />

pekçok Sahâbî, imâm-ı Alî ile birlikde idi. Ona itâ’at etdiler.<br />

Ona uydular. Bunların hepsi müctehid iken, imâm-ı Alîye uymağı<br />

vâcib bildiler. Bundan anlaşılıyor ki, imâm-ı Alîye uymak,<br />

müctehid olanlara da vâcib imiş. İctihâdları uymasa da, onunla birleşmeleri<br />

lâzım imiş denirse:<br />

Cevâb: Alîye “radıyallahü teâlâ anh” uyanlar, onunla birlikde<br />

harb edenler, onun ictihâdına uydukları için birleşmedi. Kendi ictihâdları<br />

da, İmâmın ictihâdına uygun olduğu için, onların ictihâdı,<br />

imâm-ı Alîye uymağı vâcib göstermişdi. Bunun gibi, Eshâb-ı kirâmın<br />

büyüklerinden çoğunun ictihâdları, imâm-ı Alînin ictihâdına<br />

uymadı. O büyük imâm ile harb etmeleri vâcib oldu. O zemân Eshâb-ı<br />

kirâmın ictihâdları üç dürlü olmuşdu. Bir kısmı, imâm-ı Alînin<br />

haklı olduğunu anladı. Bunların, imâm-ı Alîye uymaları vâcib<br />

oldu. Bir kısmı ise, onunla harb edenlerin ictihâdını haklı gördü.<br />

Bunların da, Alî “radıyallahü anh” ile harb edenlere uymaları,<br />

onunla harb etmeleri vâcib oldu. Üçüncü kısm, her iki tarafa da uymamak,<br />

döğüşmemek lâzımdır dedi. Bunların ictihâdı, muhârebelere<br />

karışmamağı îcâb etdirdi. Her üç kısm da, elbette haklı idi ve<br />

sevâb kazandılar.<br />

Süâl: Yukarıdaki yazı, imâm-ı Alî “radıyallahü teâlâ anh” ile<br />

muhârebe edenlerin de haklı olduğunu gösteriyor. Hâlbuki, Ehl-i<br />

sünnet âlimleri, imâm-ı Alînin haklı olduğunu, karşısındakilerin<br />

yanıldıklarını, özrleri olduğu için, afv olunduklarını veyâ sevâb da<br />

aldıklarını bildirmekdedir. Buna ne denilir?<br />

Cevâb: İmâm-ı Şâfi’î ve Ömer bin Abdül’azîz gibi din büyükleri,<br />

Eshâb-ı kirâmdan hiçbiri için yanıldı demek câiz olmaz buyurdu.<br />

Bunun için, (Büyüklere yanıldı demek yanlışdır) buyurmuşlardır.<br />

Küçüklerin, büyükler için, (doğru yapdı, yanlış yapdı, beğendik,<br />

beğenmedik) gibi şeyleri söylemeleri câiz değildir. Allahü teâlâ,<br />

ellerimizi o büyüklerin kanlarına bulaşdırmadığı gibi, biz de,<br />

– 40 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!