11.12.2012 Views

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kendi kendime, (Allahü teâlâ sana doğru yolu ihsân etdi ve sana<br />

ne yapman îcâb etdiğini bildirdi. Sen müslimânlığı tanıdın. Allahü<br />

teâlâ seni câmi’in kapısı önüne kadar getirdi. Hemen içeri gir<br />

ve bu dîni kabûl et) dedim. İçeri girdim ve müslimân oldum.<br />

O zemâna kadar bir tek müslimân tanımamışdım. İslâmiyyeti<br />

kendi kendime buldum ve kabûl etdim. Kimse bana bu husûsda<br />

rehberlik etmedi. Benim rehberim yalnız akl-ı selîmim oldu.<br />

24<br />

ABDULLAH BATTERSBY<br />

(İngiliz)<br />

Bundan tahmînen 25 sene evvel, Burmada bulunurken, ferâhlanmak<br />

için her gün nehrde bir Çinli kayığı ile dolaşırdım. Benim<br />

kayığımın kürekçisi Doğu Pâkistânlı Şeyh Alî isminde bir müslimândı.<br />

Müslimânlığın emr etdiği bütün dînî vecîbeleri, büyük bir<br />

gayret ile yerine getirirdi. Onun, hiç bir vaktini geçirmeden büyük<br />

bir dikkat ile ibâdet etmesini hem takdîr ile karşılar ve beğenir,<br />

hem de müslimânlığın ne olduğunu merak ederdim. Böyle basît<br />

bir insanı, bu kadar büyük îmân ve itâ’at altında tutabilen müslimânlığın<br />

hakîkatini anlamağa karar verdim. Etrâfımızda bulunan<br />

insanların çoğu, Burma budistleri idi. Onlar da, dinlerine son derecede<br />

bağlıydılar. Zan ediyorum ki, Burmanın bütün insanları<br />

dünyâda en dindâr kimselerdir. Fekat budistlerin ibâdet tarzında<br />

göze çarpan birçok noksanlar vardı. Budistler, Pagoda adını alan<br />

ma’bedlerinde toplanıyor ve aşağıdaki sözleri durmadan tekrarlıyorlardı:(Buda-karana-Gaçkami-Dama-karana-Gaçkami-sanga-karana-Gaçkami)<br />

Bunun ma’nâsı, bana anlatdıklarına göre, (Buda, sen bize rehber<br />

ol! Sen bize kânûn ol! Sen bizim rûhumuzu yücelt) imiş. Bu<br />

düâ çok sâde, fekat insânı tatmîn etmeyen, onun rûhuna hiçbir<br />

te’sîr yapmayan birkaç sözden ibâret idi. Büyük bir hâlıkdan hiç<br />

bahs olunmuyordu.<br />

Hâlbuki, benim müslimân kayıkçımın ibâdeti, ne kadar güzeldi!<br />

Ben, bu sefer kayıkçım ile islâmiyyet üzerinde konuşmağa başladım.<br />

Onunla berâber bulunduğum sâatlerde, kendisine müslimânlık<br />

hakkında pek çok süâller sordum. Bu sâde adam, bana<br />

müslimânlık hakkında o kadar güzel, o kadar mantıkî cevâblar<br />

verdi ki, islâm dîni hakkında yazılmış kitâbları okumağa başladım.<br />

Bu kitâbları okuyunca, Muhammed sallallahü teâlâ aleyhi ve<br />

sellemin Arabistânda, kısa zemânda neler yapmağa muvaffak ol-<br />

– 215 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!