11.12.2012 Views

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

u bahsi açdı mı, herkesin suratı asılır ve herkes susar. Bu aralarda,<br />

beni bir vazîfe ile Avustralyaya göndermişlerdi. Bana verilen,<br />

(müslimânlıkdan nefret) terbiyesine rağmen, birgün, nasılsa merak<br />

ederek, bir Kur’ân tercemesini elime aldım. Fekat, dahâ kitâbı<br />

terceme edenin önsözünü okuyunca, kitâbı hemen kapatdım.<br />

Çünki, kitâbı terceme eden, dahâ önsözde Kur’ân-ı kerîm aleyhinde<br />

o kadar ağır laflar söylüyor, Kur’ân-ı kerîmi o kadar tahkîr ediyordu<br />

ki, böyle bir kitâbı okumak ma’nâsız olurdu. Sonra düşündüm.<br />

Mâdemki, hıristiyanlar müslimânlardan nefret ediyorlardı.<br />

O hâlde, tercemeyi yapan hıristiyanın, bu te’sîr altında kalarak,<br />

bozuk bir terceme yapması, ba’zı yerleri yanlış anlaması imkânı<br />

vardı. Bir kerre meraklanmışdım. Artık işi ciddiyyet ile ele aldım<br />

ve birkaç hafta sonra, Avustralyanın garb tarafında Perth şehrine<br />

gitdiğim zemân, bu şehrin büyük kütübhânesine uğrayarak müslimânlar<br />

tarafından tefsîr edilmiş bir Kur’ân-ı kerîm bulunup bulunmadığını<br />

araşdırdım. Bana böyle bir terceme bulup verdiler. Bunu<br />

açıp, içindeki ilk sûreyi, (Fâtiha-i şerîfe)yi okuyunca, ne kadar mütehassis<br />

olduğumu size anlatamam. Fâtiha, (Âlemlerin rabbine<br />

hamd) ile başlıyordu. (Bize doğru yolu göster) diye yalvarıyordu.<br />

Ne güzeldi! Fâtiha-i şerîfi birçok def’alar okudum. Burada zikr<br />

edilen büyük hâlık, (Rahmân ve Rahîm) ya’nî çok merhametli idi.<br />

Hıristiyanların dediği gibi, insanları günâhkâr olarak yaratmamışdı.<br />

Kur’ân-ı kerîmi okumağa başladım ve okudukça kendimden<br />

geçdim. Bütün arzûlarımın, tesavvurlarımın aynını bu kudsî kitâbda<br />

buluyordum. Sâatler geçmiş ve ben nerede olduğumu, zemânı,<br />

her şeyi unutmuşdum. Bana Kur’ân-ı kerîmle berâber, Muhammed<br />

sallallahü teâlâ aleyhi ve sellemin hayâtına dâir ba’zı kitâblar<br />

da bulup getirmişlerdi. Kendimden geçerek bunları okuyordum.<br />

Nihâyet kütübhâne me’mûru yanıma gelerek, (Vakt geldi, artık<br />

kütübhâneyi kapatıyoruz) deyince kendime geldim. Kütübhâneden<br />

evime dönerken, (İşte şimdi maksadıma kavuşdum. Ben artık<br />

müslimân oldum) diye tekrâr edip duruyordum. Artık, Allahü teâlânın<br />

inâyeti ile, hidâyete kavuşdum.<br />

Eve dönerken sıcak bir kahve içmek için münâsib bir yer aradım.<br />

Caddeden aşağı doğru inerken aklımda yalnız Kur’ân-ı kerîm,<br />

müslimânlık ve Allahü teâlâ vardı. Nereye gitdiğimin farkında<br />

değildim. Birdenbire ayaklarım kendiliğinden durdu. Başımı<br />

kaldırınca, kırmızı tuğladan yapılmış bir binânın önünde olduğumu<br />

gördüm. Bacaklarım kendiliğinden beni buraya kadar getirmişdi.<br />

Binânın üzerindeki levhaya bakdım. Burası Avustralyadaki<br />

bir câmi’ idi.<br />

– 214 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!