11.12.2012 Views

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

Herkese Lâzım Olan Îmân - Hakikat Kitabevi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

îfler [Peygamberimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” sözleri]<br />

de, muhkem ve müteşâbih olmak üzere iki kısmdır. Bunları tefsîr<br />

etmek mecbûriyyeti, islâm dîninde (İctihâd) müessesesinin kurulmasına<br />

sebeb olmuşdur. Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve<br />

sellem” de, bizzat ictihâd yapmışdır. Onun ve Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü<br />

teâlâ anhüm ecma’în” yapdıkları ictihâdlar, İslâm bilgilerinin<br />

temelidir. İslâm dînini yeni kabûl eden kavmlerin, kendi dinlerine<br />

göre mukaddes saydıkları şeylerin islâm dînindeki hükmünün<br />

ne olduğunu, islâm dîninin bunlar hakkında nasıl hükm etdiğini sordukları<br />

zemân, islâm âlimleri bunlara cevâblar vermişlerdir. Bunlardan<br />

i’tikâd, îmân ile ilgili mes’elelerin hâl edilmesi, cevâb verilmesinden<br />

(Kelâm) ilmi meydâna gelmişdir. Kelâm âlimlerinin islâmı<br />

yeni kabûl edenlere, eski dinlerinin niçin yanlış olduğunu mantıkî<br />

bir tarzda isbât etmeleri îcâb ediyordu. Kelâm âlimleri “rahime-hümullahü<br />

teâlâ” bu mes’eleleri çözmek için çok uğraşdılar. Birçok<br />

hakîkatler ve çok kıymetli mantık ilmi ortaya çıkdı. Bir yandan da,<br />

yeni müslimân olanlara Allahü teâlânın var ve bir olduğunu, ebedî<br />

olduğunu, doğmamış ve doğurmamış olduğunu, onların anlıyacağı<br />

tarzda anlatmak ve şübhelerini ortadan kaldırmak îcâb ediyordu.<br />

Kelâm âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ” bu işde çok muvaffak oldular.<br />

Bu mukaddes vazîfeyi yapmakda, müslimân fen adamları da,<br />

kelâm âlimlerine yardımcı oldular. Meselâ, yıldızlara kudsiyyet veren<br />

Sâbiî ve Veseniye ismindeki putperestleri, bu yanlış i’tikâddan<br />

uzaklaşdırmak için, mantık ve hey’et [astronomi] âlimi Ya’kûb bin<br />

İshak El-Kindî senelerce uğraşdı ve sonunda onlara, düşüncelerinin<br />

yanlış olduğunu vesîkalarla isbât etdi. Ne yazık ki, kendisi, eski Yunan<br />

felesoflarının sapık fikrlerinin te’sîrleri altında kalarak Mu’tezilî<br />

oldu. 260 [m. 873] de, Bağdâdda vefât etdi.<br />

Beşinci Abbâsî halîfesi Hârûnürreşîd [1] zemânında, Bağdâdda<br />

(Dâr-ül-hikmet) isminde bir müessese kurulmuşdu. Bu müessese<br />

büyük bir terceme bürosu idi. Yalnız Bağdâdda değil, Şâmda, Harrânda,<br />

Antakyada da, böyle ilm merkezleri kurulmuşdu. Buralarda<br />

yunancadan ve latinceden eserler terceme edildi. Hind, Fars kitâbları<br />

da bunlara eklendi. Ya’nî hakîkî (Rönesans) [Eski kıymetli<br />

eserlere dönüş] ilk def’a Bağdâdda başladı. İlk olarak Eflâtûnun,<br />

Porphyriosun, Aristotelesin [Aristonun] eserleri arabîye terceme<br />

edildi. İslâm âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ” bunları dikkat ile<br />

tedkîk etdiler. Yunan ve Latin filozoflarının ba’zı fikrlerinin doğru,<br />

ekserîsinin de hatâlı, bozuk olduğunu isbât etdiler. Bunların,<br />

(Muhkem) olan âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler, akllarına ve man-<br />

[1] Hârûn Reşîd, 193 [m. 809] da Tûsda vefât etdi.<br />

– 451 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!