- Page 1 and 2: Hakîkat Kitâbevi Yayınları No:
- Page 3 and 4: (Sübhânallahi ve bi-hamdihi sübh
- Page 5 and 6: açıklamaları, kitâbdan ayırmak
- Page 7 and 8: - 1 - BAŞLANGIÇ Mevlânâ Hâlid-
- Page 9 and 10: sebeb olan şeyleri yapmakdan ve k
- Page 11 and 12: yâda bir insanın müslimân olup
- Page 13 and 14: mümkin olan mevcûd, kendi kendine
- Page 15 and 16: öğrenmek için utanmak doğru olm
- Page 17 and 18: 4 - İslâmın beş şartından dö
- Page 19: mâ’ ile olmıyan, ya’nî diğe
- Page 23 and 24: olduğu yukarıda bildirilmişdi. C
- Page 25 and 26: kuvvet demekdir. Melekler, cismdir.
- Page 27 and 28: tün melekler de yok olacakdır. Bu
- Page 29 and 30: nefsîyi anlatan ve insanın kulağ
- Page 31 and 32: sâdık, doğru sözlü olduğuna i
- Page 33 and 34: İbrâhîm aleyhisselâm, Halîlull
- Page 35 and 36: aleyhisselâm, kıyâmete doğru, h
- Page 37 and 38: ni önce kazanan Odur. Müslimânl
- Page 39 and 40: lahü aleyhi ve sellem” ümmetini
- Page 41 and 42: haklı ve haksız gibi sözleri sö
- Page 43 and 44: şa [1] , (Mir’ât-ül-haremeyn)
- Page 45 and 46: okumağı tavsiye etmiyor. Diyânet
- Page 47 and 48: Müctehid olan bu âlimler, mezheb
- Page 49 and 50: ve uydurma kitâblarını okumakdan
- Page 51 and 52: sözbirliği ile bildirdiklerini,
- Page 53 and 54: yazdıkları akâid bilgilerini ö
- Page 55 and 56: üyük kazanç bilmelidir. Peygambe
- Page 57 and 58: âlâ sirrehül’ azîz” [1] ker
- Page 59 and 60: olacak, kötü huylu, bozuk amelli
- Page 61 and 62: cileri buna (inâyet-i ezeliyye) de
- Page 63 and 64: atır. Kul istemez ve dilemez, Alla
- Page 65 and 66: yokdur. Herşeyin hâlıkı, ancak
- Page 67 and 68: - 5 - ŞEREFÜDDÎN MÜNÎRÎNİN
- Page 69 and 70: lar bulunmazdı. Hâlbuki, (Ben ins
- Page 71 and 72:
da şakî olmak ile acabâ ne ilgis
- Page 73 and 74:
est bırakılmış olanlara (Mubâh
- Page 75 and 76:
(Kimyâsal tepkime) veyâ (Kimyâ r
- Page 77 and 78:
olduklarını yukarıda bildirdik.]
- Page 79 and 80:
yüzlülük, koyu bir inâddan vey
- Page 81 and 82:
— II — MÜSLİMÂNLIK VE HIRİS
- Page 83 and 84:
- 1 - ALLAHÜ TEÂLÂNIN VARLIĞINA
- Page 85 and 86:
latabilirdi. Böyle akıl almaz der
- Page 87 and 88:
sayıda varlıklar silsilesi olamaz
- Page 89 and 90:
putlar doğdu. Böylece, çeşidli
- Page 91 and 92:
göre dağıtan, emrindeki yardımc
- Page 93 and 94:
az bir para mukâbili Romalılara s
- Page 95 and 96:
Oğlusun’ diyen Petrusa çok kız
- Page 97 and 98:
dedi. Ondan sonra inananları korum
- Page 99 and 100:
oluyor ki, papazlar bütün gayretl
- Page 101 and 102:
mücâdele eden Jandark (Jeanne d
- Page 103 and 104:
dinin türkçe tercemesi, aynı ism
- Page 105 and 106:
Onun Peygamberi, bizim gibi bir ins
- Page 107 and 108:
kesi olunca, nemâzı kazâya bıra
- Page 109 and 110:
eserler bırakmış olanlar, başka
- Page 111 and 112:
keğin muhakkak dört kadınla evle
- Page 113 and 114:
olan dînini bildirmek demekdir. Bu
- Page 115 and 116:
ve uşr aldığımız gibi, sizden
- Page 117 and 118:
dı. Bu kolejlerde yetişen ilerici
- Page 119 and 120:
kerîmde, bu suçları işleyenler
- Page 121 and 122:
eder. Yoksa sırf ticârî maksadla
- Page 123 and 124:
canlı yakılırken, doğuda müsli
- Page 125 and 126:
İslâm dînini içerden yıkmağa
- Page 127 and 128:
karı, ellibin altın değerinde al
- Page 129 and 130:
ğimiz zemân evvelâ burnumuza bir
- Page 131 and 132:
yâ hediyye kabûl etmeden yanımı
- Page 133 and 134:
dır. Lüzûmsuz şeylerle uğraşm
- Page 135 and 136:
dan gitmesini istemek demekdir. Ond
- Page 137 and 138:
den dahâ lüzûmludur. İslâmiyye
- Page 139 and 140:
[(Buhârî)deki] hadîs-i şerîfde
- Page 141 and 142:
ânî Ahmed Fârûkînin oğlu Muha
- Page 143 and 144:
sakınanı, farzları yapanlardan d
- Page 145 and 146:
28 — (Din kardeşine karşı gül
- Page 147 and 148:
zıyı okuyabildiklerini, uzakda bu
- Page 149 and 150:
[m. 1058] - 505 [m. 1111], bundan h
- Page 151 and 152:
- 4 - NİÇİN MÜSLİMÂN OLDULAR
- Page 153 and 154:
teyen bir Hind paryası, İslâmiyy
- Page 155 and 156:
(Orel Roberts Üniversitesinin mu
- Page 157 and 158:
Biz bu küçücük cisme, (Dimâg)
- Page 159 and 160:
ğını gördüm. Yüzünde büyük
- Page 161 and 162:
edeceğim, o tekrâr ve dahâ iyi o
- Page 163 and 164:
olan hıristiyanlar] ve hakîkî Î
- Page 165 and 166:
Gandhi, islâm dînini ve Kur’ân
- Page 167 and 168:
LAMARTİNE: (Alphonse Marie Louis d
- Page 169 and 170:
- 6 - MÜSLİMÂNLIĞI SEÇENLER Ba
- Page 171 and 172:
dır. Tam ve kusûrsuz olan ancak
- Page 173 and 174:
ed ederek seve seve müslimân oldu
- Page 175 and 176:
mağı unutma!) sözleri ile insanl
- Page 177 and 178:
Zîrâ müslimânlık, Allahü teâ
- Page 179 and 180:
ulunuyordu. Elbiseleri başka, yür
- Page 181 and 182:
keffâret vermeğe mecbûrduk? Nede
- Page 183 and 184:
fazla tanışınca, onların düny
- Page 185 and 186:
tâb neşr etmişdir. Almanlar İki
- Page 187 and 188:
mân, (Aman Allahım, işte ben tam
- Page 189 and 190:
seyr etdim ve dinledim. Üzerimde o
- Page 191 and 192:
6) İslâmın, alkolü ve uyuşduru
- Page 193 and 194:
15 Hacı LORD EL-FÂRÛK HEADLEY (
- Page 195 and 196:
ni incelemiş ve onu temâmiyle ben
- Page 197 and 198:
yardım etdiklerini bilir. Müslim
- Page 199 and 200:
kitâbların te’sîrleri altında
- Page 201 and 202:
meydâna çıkardıklarını söyle
- Page 203 and 204:
patlak verdi. Asker olmak için al
- Page 205 and 206:
Carlyle’in (Kahramanlar ve Kahram
- Page 207 and 208:
demekdedir. Hâlbuki İslâmiyyet b
- Page 209 and 210:
kadınları ile görüşdüm. Onlar
- Page 211 and 212:
mân kadına, (Günde beş def’a
- Page 213 and 214:
23 MUHAMMED JOHN WEBSTER (İngiliz)
- Page 215 and 216:
Kendi kendime, (Allahü teâlâ san
- Page 217 and 218:
25 HÜSEYİN ROFE (İngiliz) Bir in
- Page 219 and 220:
dünyâda bu kadar temiz rûhlu, y
- Page 221 and 222:
26 H. F. FELLOW (İngiliz) Ben hay
- Page 223 and 224:
lık, uzun zemânlar haksızlığı
- Page 225 and 226:
gilterede bulunan müslimân din ad
- Page 227 and 228:
için yapılan dürlü parlak merâ
- Page 229 and 230:
dan biri, birgün, Kur’ân-ı ker
- Page 231 and 232:
Zuhûrundan bugüne kadar, saf ve t
- Page 233 and 234:
olursa olsun, aynı sâfda berâber
- Page 235 and 236:
33 ALÎ MUHAMMED MORİ (Japon) Bund
- Page 237 and 238:
hayâtın nasıl olduğunu, Pâkist
- Page 239 and 240:
dukdan sonra, yaratana bu kadar yak
- Page 241 and 242:
3) Kur’ân-ı kerîmin Allahü te
- Page 243 and 244:
lar ve geniş şalvarları ile han
- Page 245 and 246:
sıl olduk. Biraz sonra, ezân sesi
- Page 247 and 248:
da çok güzel ma’lûmat verdiler
- Page 249 and 250:
irbirine bağlanması, doğru yolda
- Page 251 and 252:
İslâmiyyetde en çok beğendiğim
- Page 253 and 254:
yi şöyle anlatdı: (1962 senesind
- Page 255 and 256:
leri sebebi ile, Allahü teâlâ on
- Page 257 and 258:
İslâmiyyetde, yalnız sevgi, gül
- Page 259 and 260:
aleyhisselâm, Allahın oğludur de
- Page 261 and 262:
İttifak etdi, bu sözde ümem, kı
- Page 263 and 264:
Mübârek sakalından, iyi bil, ağ
- Page 265 and 266:
Bütün ömründe kalmışdı, kez
- Page 267 and 268:
- III - KUR’ÂN-I KERÎM VE BUGÜ
- Page 269 and 270:
âtıl, bozuk olduğunu muhtelif de
- Page 271 and 272:
- 1 - BUGÜNKÜ TEVRÂT VE İNCÎLL
- Page 273 and 274:
Bu cümlelerin Benî İsrâile gön
- Page 275 and 276:
dirler. Kitâb-ı mukaddes, insanla
- Page 277 and 278:
elinde bulunan İncîl, bu eski İn
- Page 279 and 280:
oğlunu verdi, tâ ki ona îmân ed
- Page 281 and 282:
4. cü bâbının 30. cu âyetinde
- Page 283 and 284:
muhakkak düzeltilmesi lâzımdır.
- Page 285 and 286:
(Mattaya âid olduğu kabûl edilen
- Page 287 and 288:
ardımca gel dedi. Ben de Onun ard
- Page 289 and 290:
ma’lûmât verirse, bunların All
- Page 291 and 292:
yazan esrârengiz kimseyi hâtırla
- Page 293 and 294:
Lût aleyhisselâma içki içirerek
- Page 295 and 296:
çocuklardan başka, beş bin erkek
- Page 297 and 298:
diye düşünülebilir. Esâsen bü
- Page 299 and 300:
demesi lâzımdır. Mu’cize, âde
- Page 301 and 302:
gibi ba’zı İncîller hıristiya
- Page 303 and 304:
(Müslimânlar Nasıl Hıristiyan Y
- Page 305 and 306:
îmânlarından ileri gelir. 3 - M
- Page 307 and 308:
etdi. Bugün de, müslimânların e
- Page 309 and 310:
müslimânın yapması gereken hus
- Page 311 and 312:
giderken Tûr dağında kendisine P
- Page 313 and 314:
Alman şâiri Goethe [1] , Kur’â
- Page 315 and 316:
O hâlde, Muhammed aleyhisselâmın
- Page 317 and 318:
mecbûruz. Zîrâ, bir müddet sonr
- Page 319 and 320:
makdadır. Bu nebâtâtı yiyen ins
- Page 321 and 322:
miz, çok mükemmel bir insan oldu
- Page 323 and 324:
ğe uğraşmış ve çok kerreler b
- Page 325 and 326:
sonlarında kurulan ve az zemânda
- Page 327 and 328:
tedkîk ederek, bunların içinden
- Page 329 and 330:
nâhlarına nedâmet ederse, Allah
- Page 331 and 332:
- 4 - MUHAMMED ALEYHİSSELÂMIN MU
- Page 333 and 334:
iki yaşında iken, Mekkede Kureyş
- Page 335 and 336:
kinden dahâ râhatım. Müslimân
- Page 337 and 338:
Yanımdakilere de yidirdim ve avuç
- Page 339 and 340:
evvelâ kavuşan sen olacaksın) de
- Page 341 and 342:
olunarak fâidelerini görmüşlerd
- Page 343 and 344:
ketinin temâmını müslimânlar f
- Page 345 and 346:
ehberi büyük bir âlimin tavsiyes
- Page 347 and 348:
ağaçdan aldılar. Medîneye getir
- Page 349 and 350:
- 5 - MUHAMMED ALEYHİSSELÂMIN FAZ
- Page 351 and 352:
25 — Ömründe hiç esnemedi. Bü
- Page 353 and 354:
hisselâmı ise, (ey Resûlüm, ey
- Page 355 and 356:
âyet-i kerîmelere dünyâ çıkar
- Page 357 and 358:
70 — Eshâbının hepsini “rad
- Page 359 and 360:
ve Îsâ peygamberlere “aleyhimü
- Page 361 and 362:
kollarını sararak oturduğu da g
- Page 363 and 364:
aşında diyor ki, (Îmân etmeğe
- Page 365 and 366:
Sarığını takkesiz sarar, ba’z
- Page 367 and 368:
49 — Gıybet edenin, ya’nî ba
- Page 369 and 370:
— IV — İSLÂM DÎNİ VE DİĞE
- Page 371 and 372:
Bu cem’ıyyet, bugün dahî, fe
- Page 373 and 374:
i ve Onun gönderdiği Peygamberler
- Page 375 and 376:
- 1 - İSLÂMİYYET BİR (VAHŞET)
- Page 377 and 378:
dârlık göstermedi. Zâlim diktat
- Page 379 and 380:
ğı emr ediyor. Buna ne dersiniz?)
- Page 381 and 382:
den çok milletleri, Hittîleri ve
- Page 383 and 384:
müslimânlar büyük bir refâha k
- Page 385 and 386:
1099 dan 1187 ye kadar 88 sene hır
- Page 387 and 388:
çeleri kurulmuş, her taraf yeşil
- Page 389 and 390:
Yukarıda okuduğunuz yazı, hıris
- Page 391 and 392:
ınızın etinden yapdırdım dedi.
- Page 393 and 394:
zel ahlâkını, ibâdetleri bozdul
- Page 395 and 396:
lacakdır. Bunlara kilise ta’mîr
- Page 397 and 398:
hiçbir alâkası [ilgisi] yokdur.
- Page 399 and 400:
diğim zemân, onu hemen kabûl edi
- Page 401 and 402:
Bu tefsîri, Hüseyn Vâ’iz kâş
- Page 403 and 404:
lerdir. Böyle âyînler, islâm de
- Page 405 and 406:
lât ile kaldırmış, onun düşme
- Page 407 and 408:
- 2 - MÜSLİMÂNLAR CÂHİL DEĞİ
- Page 409 and 410:
katen milletler arası güreş müs
- Page 411 and 412:
ında şaşılacak bilgiler vardır
- Page 413 and 414:
mağa mahkûmdurlar. Târîh tekerr
- Page 415 and 416:
sanların adedi, en son milletler a
- Page 417 and 418:
ni bu nehre atmağı kudsî bir vaz
- Page 419 and 420:
MÛSEVÎ DÎNİ VE YEHÛDÎLER Muka
- Page 421 and 422:
Kur’ân-ı kerîmde Nemrûd ismi
- Page 423 and 424:
ve Hurûcun [Çıkış] 20. bâbın
- Page 425 and 426:
sonradan tahrîf edildiklerini, de
- Page 427 and 428:
ir ve ağır külfetleri hafîfleti
- Page 429 and 430:
er tesbîh edin dedik. Ona demiri [
- Page 431 and 432:
aleyhisselâmın dînini devâm etd
- Page 433 and 434:
ÎSEVÎ [NASRÂNİYYET] DÎNİ VE H
- Page 435 and 436:
sistemi olan (Teslîs) i kabûl etm
- Page 437 and 438:
idi. Bu kız bir gün tenhâ bir ye
- Page 439 and 440:
ca Bekara sûresinin 87 ve 253. ây
- Page 441 and 442:
Amerikan İncîl tefsîrcisi Norton
- Page 443 and 444:
afv edebilirler. 7) Hıristiyanlar
- Page 445 and 446:
zikr etdiğimiz gibi, en büyük h
- Page 447 and 448:
insanlar birbirini dolandırmakda,
- Page 449 and 450:
mi ile yemîn et, dedi. Sevgili Pey
- Page 451 and 452:
îfler [Peygamberimizin “sallalla
- Page 453 and 454:
maksadları sebebi ile işi azıtar
- Page 455 and 456:
dersinden ayrıldı. (Mu’tezil),
- Page 457 and 458:
ilmesi için, hasta olmaması lâz
- Page 459 and 460:
sırf kendi inandığı felsefe do
- Page 461 and 462:
(Cana kıymayın) buyurulmuşdur. A
- Page 463 and 464:
güzeli ile mükâfatlandırırız)
- Page 465 and 466:
Sâd sûresinin 87. ci âyetinde me
- Page 467 and 468:
memleketdeki bilgisayar, bu adrese
- Page 469 and 470:
işler, böyle kimselerden zuhûr e
- Page 471 and 472:
miyyet verir. Onları kötü arkada
- Page 473 and 474:
ıda da söylediğimiz gibi, bu sö
- Page 475 and 476:
maz (Redd-ül muhtâr: 5-263).] (Ne
- Page 477 and 478:
ları, bu felâkete seyirci kalıp,
- Page 479 and 480:
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi