Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
O ANA ADANMIŞ<br />
Strand'in özlü olanı yakalamakta şaşmaz bir gözü vardır: bu bir<br />
Meksika evinin eşiğinde de bulunabilir, siyah önlüklü, okullu bir<br />
İtalyan köylü kız çocuğunun hasır şapkasını elinde tutuşunda da. Bu<br />
tür fotoğraflar, özel olanın öyle derinlerine işler ki, o özel konunun damarlarında<br />
kan gibi akan kültür ve tarih ırmağını gösterir bize. Bu<br />
fotoğraflardaki imgeler, bir kez görüldüler mi kafamızda öyle yer ederler<br />
ki tanık olduğumuz ya da yaşadığımız gerçek bir olay, bunlardan<br />
birine sanki somut bir gerçckmişçesine atıfta bulunur. Ancak Strand'i<br />
bir fotoğrafçı olarak benzersiz kılan bu değildir.<br />
Onun fotoğrafçı olarak kullandığı yöntem daha da olağandışıdır.<br />
Henri Cartier-Bresson'un yönteminin antitezi olduğu söylenebilir bunun.<br />
Cartier-Bresson için fotoğraflanan an, ansaldır, saniyenin binde<br />
biridir ve Bresson, o anın peşinden sanki vahşi bir hayvanın izini<br />
sürüyormuşçasına koşar. S trand içinse fotoğraflanan an, süresi ideal<br />
olarak saniyelerle değil, ömrün tümüyle ilişkisine göre ölçülen, biyografik<br />
ya da tarihsel bir andır. Strand bir anın peşine düşmez; ancak,<br />
bir öykünün anlatılmasını ısrarla ister gibi o anı doğmaya çağırır.<br />
Uygulama açısından bu, onun bir resmi çekmeden önce ne istediğine<br />
karar verdiği, hiçbir zaman rastlantısal olanla oyalanmaya<br />
kalkışmadığı, ağır çalıştığı, bir resmi nadiren kesip düzenlediği, çoğu<br />
zaman hala levha klişe tipi makine kullandığı ve insanlardan kendisine<br />
usulünce poz vermelerini istediği anlamına gelir. Bütün resimleri, bu<br />
maksatlılıkları açısından dikkate değerdir. Portreleri tam cephedendir.<br />
Resmin öznesi bize bakmaktadır; biz özneye bakarız; bu, böyle<br />
düzenlenmiştir. Ancak peyzajları, nesneleri ya da binaları gösteren<br />
diğer resimlerinde de benzer bir cephesellik duyumu vardır. Strand'in<br />
fotoğraf makinesi serbestçe dolaşmaz. Strand, onu nereye yerleştireceğine<br />
kendisi seçerek karar verir.<br />
Strand'in, fotoğraf makinesini yerleştirmeyi seçtiği yer, az sonra<br />
bir şeylerin oluvereceği bir yer değil, bir dizi oluşun bağlantılarla<br />
gelişeceği yerdir. Böylece Strand hiç anekdot kullanmaksızın öznelerini<br />
anlatıcılara dönüştürür. Irmak kendini anlatır. Atların otladığı çayır<br />
kendini dile getirir. Kadın evliliğinin öyküsünü söyler. Bunların her<br />
birinde fotoğrafçı Strand, fotoğraf makinesini öyle bir yere yerleştirir<br />
ki kendisi dinleyici olur.<br />
65