15.01.2013 Views

II. İLERİ TEKNOLOJİLER ÇALIŞTAYI (İTÇ 2011) - Bilgesam

II. İLERİ TEKNOLOJİLER ÇALIŞTAYI (İTÇ 2011) - Bilgesam

II. İLERİ TEKNOLOJİLER ÇALIŞTAYI (İTÇ 2011) - Bilgesam

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

561<br />

sınırlandırılması çerçevesinde ne ifade ettiği hem devletlerarası uygulama hem de<br />

ilgili uluslararası yargı yada hakemlik kararlarında büyük oranda açıklığa kavuşturulmuş<br />

gözükmektedir.<br />

İlgili yargı ve hakemlik kararlarından ortaya çıkmaktadır ki, herhangi bir sınırlandırma<br />

işleminde, aralarından duruma uygun olan prensiplerin seçilebileceği bir<br />

hakkaniyet prensipleri listesi mevcuttur. 11 U.A.D. Yargı kararlarında ön plana çıkarılan<br />

prensip “coğrafyanın üstünlüğü” prensibidir. Açıklamak gerekirse; Kuzey<br />

Denizi Davaları kararında “coğrafyanın yeniden şekillendirilmesi söz konusu olamaz”,<br />

İngiltere - Fransa Davası kararında “eşit uzaklık yada başka herhangi bir<br />

sınırlandırma metodunun uygunluğunu coğrafi şartlar belirler”, Tunus - Libya Davası<br />

kararında “kıta denize hakimdir” ve Libya-Malta Davası kararında “tarafların<br />

kıyıları başlama çizgisini oluşturur” ifadesi kullanılmıştır. Hem kıta sahanlığı hem<br />

de M.E.B. alanlarının tek bir davada sınırlandırıldığı kararlarda da coğrafyanın<br />

üstünlüğü prensibi aynı şekilde ön plana çıkarılmıştır.<br />

Coğrafya kavramından ise, iki ülke arasında sınırlandırmaya konu olan alandaki<br />

anakara coğrafyasının kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda en önemli coğrafi<br />

unsurlar, anakara kıyılarının genel formasyonu yani kıyı üzerindeki girintiler- çıkıntılar,<br />

ve anakara kıyılarının uzunluğudur. Sonuçta bu coğrafi unsurlar bir sınırlandırma<br />

sürecinde başlangıç ve daha sonra çok az değişecek olan “temel” sınırlandırma<br />

çizgisini belirlemektedirler.<br />

İlgili coğrafi unsurların oynadığı temel rolü daha iyi anlayabilmek açısından, herhangi<br />

bir sınırlandırma sürecinin nasıl geliştiğini ilgili yargı ve hakemlik kararları<br />

ışığında ortaya koymak gerekir. Sınırlandırma sürecinde öncelikle uluslararası<br />

mahkemeler, sınırlandırma işlemine başlarken iki anakara ülke arasında, anakara<br />

ülkelerinin coğrafi özelliklerini yansıtan bir sınırlandırma çizgisi belirlemektedirler.<br />

Şayet iki ülke kıyı şekilleri birbirlerine benzer ve kıyı uzunlukları yaklaşık ise,<br />

sınırlandırma çizgisi başlangıç olarak eşit uzaklık çizgisi olmaktadır. Kıyı şekillerindeki<br />

önemli farklılıklar veya kıyı uzunlukları arasındaki fark ise, sınırın eşit<br />

uzaklık dışında bir sınır olmasını gerektiren unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

12<br />

Sınırlandırmanın ikinci aşamasında ise mahkeme, belirlenen bu sınırın diğer “ilgili”<br />

coğrafi unsurlar dikkate alındığında da hakça sayılıp sayılmayacağını değerlendirmektedir.<br />

Bu coğrafi unsurların başında adalar gelmektedir. Adalara ne kadar etki<br />

11 www.icj-cij.org, 23 Haziran 2007, “U.A.D. Eritre - Yemen Davası Kararı”, “U.A.D. Libya - Malta<br />

Davası Kararı”, “U.A.D. ABD - Kanada Davası Kararı”.<br />

12 www.icj-cij.org, 23 Haziran 2007 : “U.A.D. Danimarka - Norveç Davası Kararı”, “U.A.D. Katar -<br />

Bahreyn Davası Kararı” ve “U.A.D. ABD - Kanada Davası Kararı”nda U.A.D., kıyı coğrafyasını en iyi<br />

yansıtan eşit uzaklık çizgisi ile sınırlandırmaya başlamıştır. Sadece “U.A.D. Eritre - Yemen Davası<br />

Kararı”nda mahkeme, her iki tarafın da üzerinde anlaştığı bir tarihi çizgi başlangıçta temel sınırlandırma<br />

çizgisi olarak kabul edilmiştir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!