iletmek, kabul ettirmek; хъæды астæуты фæндаг айгæрдын | qædı aştæutı fændag aygærdın | orman ortası boyunca yolu açmak, orman ortasından yol geçirmek; 3) yapmak, döşemek, inşa etmek, çekmek, çizmek, göstermek, işaret etmek, koymak, seçtirmek, getirmek, çıkarmak, onaylatmak, kaydetmek, yazmak, tatbik etmek, uygulamak, aldatmak, atlatmak, atmak, vurarak atmak, yapmak, çalmak, doldurmak; 4) delmek, açmak, kendine yol açmak, delik açmak, deşmek, kemirerek deşmek, kemirmek, kemirerek delmek; 5) yarmak, yırtmak, kazmak, kazarak açmak, patlatmak; kazıklamak; 6) yumruklamak. айгæpcт (aйгæpcтытæ) | aygærşt | 1) kesmiş, baştan sona kesmiş; keserek açmış, döşemiş, arasına koymuş, sermiş; 2) geçirmiş, gezdirmiş, çizmiş, uygulamış, aldatmış, iletmiş, kabul ettirmiş, koymuş, götürmüş; açmış, geçirmiş, geçmiş, içinden geçmiş, arasından geçmiş, gezdirmiş, çizmiş, uygulamış, aldatmış, iletmiş, kabul ettirmiş; 3) yapmış, döşemiş, inşa etmiş, çekmiş, çizmiş, göstermiş, işaret etmiş, koymuş, seçtirmiş, getirmiş, çıkarmış, onaylatmış, kaydetmiş, yazmış, tatbik etmiş, uygulamış, aldatmış, atlatmış, atmış, vurarak atmış, yapmış, çalmış, doldurmuş; 4) delmiş, açmış, kendine yol açmış, delik açmış, deşmiş, kemirerek deşmiş, kemirmiş, kemirerek delmiş; 5) yarmış, yırtmış, kazmış, kazarak açmış, patlatmış; kazıklamış; 6) yumruklamış. айгом кæнын | aygom kænın | açmak, açtırmak, çözmek, meydana çıkarmak, görünmek, anlaşılmak, fekketmek. айгом уæвын (уын) | aygom kænın | açmak, açılmak, çözülmek, meydana çıkmak, görünmek, anlaşmak, anlaşılmak. Айгомæджы дон | Aygomæcı don | Айгомаг айгъай, айгъайдæp | ayğay, ay-ğay | hay hay, ay-hay, evet, ya, ha; sahi mi?, yok canım?, değil mi?, efendim? bir de, üstelik; hem de, da; ama, kuşkusuz, şüphesiz; tabii, elbette, kesinlikle, tamam. айгъайдæp, айгъай | ayğaydær | hay hay, ay-hay, evet, ya, ha; sahi mi?, yok canım?, değil mi?, efendim? bir de, üstelik; hem de, da; ama, kuşkusuz, şüphesiz; tabii, elbette, kesinlikle, tamam. айдaгъ | aydağ | 1. biricik, tanecik, tek, bir tek, fert, yegâne, vahit, benzersiz; 2. sadece, ancak, yalnız, yalnızca, son derece, müstesna, sırf; hemen, hemencecik, müstesna, fevkalade, olağanüstü, münhasıran, salt. айдaгъæй | aydağæy | bir başına, tek başına, yek olarak; yalnız, yalnızca, sadece, salt. айдaгъдæp | aydağdær | biricik, tek, bir tek, yegâne, benzersiz; yalnız, yalnızca, sadece; hemen, hemencecik, müstesna, fevkalade, olağanüstü, münhasıran, salt. айдæн | aydæn | ayna, gözgü, yüzey, satıh. айдæнæрттывд кæнын | aydænærttıvd kænın | ayna gibi parlamak, aynaya benzer parlamak. айдæнджын | aydæncın | aynalı, gözgülü, yüzeyli, satıhlı. айдзaг кæнын | ayzag kænın | çabukça doldurmak, doldurmak, dolmak, üstünü doldurmak, yeniden doldurmak, tamamlamak, ikmal etmek, bütünlemek, artırmak, tutmak, çabuk vermek. айдзaг уæвын (уын) | ayzag uævın | dolmak, tamamlanmak, ikmal olmak, artmak, hızlı bir şekilde doldurmak, eklenmek. айдзaг-айдзaг кæнын | ayzag-ayzag kænın | sık sık çabukça doldurmak, doldurmak, dolmak, üstünü doldurmak, yeniden doldurmak, tamamlamak, ikmal etmek, bütünlemek, artırmak, tutmak, çabuk vermek. 106
айдзaггæнaг | ayzaggænag | çabukça doldurtan, doldurtan, daldırtan, üstünü doldurtan, yeniden doldurtan, tamamlatan, ikmal ettiren, bütünleten, arttırtan, tutturtan, çabuk verdirten. айдзaггæнæг (aйдзaггæнджытæ) | ayzaggænæg | çabukça dolduran, dolduran, dolan, üstünü dolduran, yeniden dolduran, tamamlayan, ikmal eden, bütünleyen, artıran, tutan, çabuk veren. айдзaггæнæггаг (aйдзaггæнæггæгтæ) | ayzaggænæggag | çabukça doldurmalık, doldurmalık, dolmalık, üstünü doldurmalık, yeniden doldurmalık, tamamlamalık, ikmal etmelik, bütünlemelik, artırmalık, tutmalık, çabuk vermelik. айдзaггæнæн | ayzaggænæn | çabukça doldurulan, doldurulan, doluşan, üstü doldurulan, yeniden doldurulan, tamamlanan, ikmal edilen, bütünlenen, artırılan, tutulan, çabuk verilen. айдзaггæнгæ | ayzaggængæ | çabukça doldurma, doldurma, dolma, üstünü doldurma, yeniden doldurma, tamamlama, ikmal etme, bütünleme, artırma, tutma, çabuk verme. айдзaггæнгæйæ | ayzaggængæyæ | çabukça doldurarak, doldurarak, dolarak, üstünü yeniden doldurarak, tamamlayarak, ikmal ederek, bütünleyerek, artırarak, tutarak, çabuk vererek. айдзaггæнинаг (aйдзaггæнинæгтæ) | ayzaggæninag | çabukça dolduracak, dolacak, dolduracak, üstünü dolduracak, yeniden dolduracak, tamamlayacak, ikmal edecek, bütünleyecek, artıracak, tutacak, çabuk verecek. айдзæгъд-йдзæгъд кæнын | ayzæğd-ayzæğd kænın | sık sık doldurmak, çabukça doldurulmak, yeniden doldurmak, atmak, dışarı atmak, şuraya buraya atmak, muhtelif yerlere atmak, gereksiz eşyayı dışarı atmak, kesmek, çıkarmak, uç vermek, sürmek, dağıtmak; serpmek, serpiştirmek, saçmak, koymak, öteye beriye koymak, şuraya buraya dikmek, dağınık halde dikmek, savurmak, dökmek, açmak, saçmak, yaymak, boşaltmak, aktarmak, gurup gurup veya teker teker yerleştirmek, boca etmek. айдзæгъдаг | ayzæğdag | doldurtan, çabukça doldurulan, yeniden doldurulan, attırtan, dışarı attırtan, şuraya buraya attıran, muhtelif yerlere attıran, gereksiz eşyayı dışarı attıran, kestirten, çıkartan, uç verdirten, sürdürten, dağıttıran; serptirten, serpiştirten, saçtırtan, koydurtan, öteye beriye koydurtan, şuraya buraya diktirten, dağınık halde diktiren, savurtan, döktürten, açtırtan, saçtırtan, yaydırtan, boşaltan, aktartan, gurup gurup veya teker teker yerleştiren, boca ettirten. айдзæгъдæг (aйдзæгъдджытæ) | ayzæğdæg | dolduran, çabukça doldurulan, yeniden doldurulan, atan, dışarı atan, şuraya buraya atan, muhtelif yerlere atan, gereksiz eşyayı dışarı atan, kesen, çıkaran, uç veren, süren, dağıtan; serpen, serpiştiren, saçan, koyan, öteye beriye koyan, şuraya buraya diken, dağınık halde diken, savuran, döken, açan, saçan, yayan, boşaltan, aktaran, gurup gurup veya teker teker yerleştiren, boca eden. айдзæгъдæггаг (aйдзæгъдджытæ) | ayzæğdæggag | doldurmalık, çabukça doldurulmalık, yeniden doldurmalık, atmalık, dışarı atmalık, şuraya buraya atmalık, muhtelif yerlere atmalık, gereksiz eşyayı dışarı atmalık, kesmelik, çıkarmalık, uç vermelik, sürmelik, dağıtmalık; serpmelik, serpiştirmelik, saçmalık, koymalık, öteye beriye koymalık, şuraya buraya dikmelik, dağınık halde dikmelik, savurmalık, dökmelik, açmalık, saçmalık, yaymalık, boşaltmalık, aktarmalık, gurup gurup veya teker teker yerleştirmelik, boca etmelik. айдзæгъдæн | ayzæğdæn | doldurulan, çabukça doldurulan, yeniden doldurulan, atılan, dışarı atılan, şuraya buraya atılan, muhtelif yerlere atılan, gereksiz eşyayı dışarı atan, kesen, çıkarılan, uç verilen, sürülen, dağıtılan; serpilen, serpiştirilen, saçılan, koyulan, öteye beriye koyulan, şuraya buraya dikilen, dağınık halde dikilen, savrulan, dökülen, açılan, saçılan, yayılan, boşaltılan, aktarılan, gurup gurup veya teker teker yerleştirilen, boca edilen. 107
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56: адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58: адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60: parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62: dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64: aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66: адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68: адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70: адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72: yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74: азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76: çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78: аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80: döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82: ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84: aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86: geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88: aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90: азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92: аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94: olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96: duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98: edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100: аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102: aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104: uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105: geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130: акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a