2_A-1

öfkelendirmek, kudurmak, gaddarlık etmek, alıp yürümek, kavurmak; 4) yapıştırmak,
yapışmak, sıkıntı vermek, ilişmek, takılmak, elleşmek, sarkılmak, sarkıntılık yapmak, sarkıntılık
etmek, sürtünmek, üstüne varmak, sarmak, yanaşmak, muzipleşmek, bıkmak, bıktırmak,
usanmak, usanç getirmek, usanç vermek, bezmek, gına getirmek, can sıkmak, canını s ıkmak,
canından bezdirmek, kanıksamak, kabak tadı vermek, şişirmek.
агъуындæг | ağuındæg | çatı kaplama yapan; çatı ustası.
агъуынди кæнын | ağuındi kænın | salmak, saldırtmak, fitlemek, kışkırtmak; tahrik etmek,
teşvik etmek, fitlemek, parmaklamak; heyecanlandırmak, telaşa düşürmek, ateşlendirmek.
агъуындын | ağuındın | örtmek, haşlamak, kaplamak, azarlamak, haşlamak, üstüne örtü
koymak, kaplamak, örtmek, gizlemek örtmek, üstüne örtü koymak, kaplamak (ev, inşa).
агъуыст (агъуыстытæ) | ağuışt | 1. bina, yapı, ev, konut, örek, apartman, mesken, bark,
han, ocak; hane, han, soy, hanedan, aile; yurt, kurma, yapma, yapı, inşa, izbe, baraka;
yatırma, koyma, oda, lokal, yer yurt, ziyaret, barınak, ahşap kulübe, kışlada oturma, öncül;
kuruluş, bünye, teşekkül, sükna; 2. örtülen, örtü, örtülü, örtülmüş, örtülü, kapalı, perdeli
kapalı, üstü örtülü, üstü kapalı (ev, inşa); агъуысты бын | ağuıştı bın | zemin; örtünün altı,
binanın altı; агъуысты cæp | ağuıştı şær | dam, çatı, örtünün üstü, binanın üstü, sakaf.
агъыркы | ağırkı | biber, fülfül. перец стручковый
ад I | ad | tat; tadım, lezzet, tat duyusu, lezzet, çeşni, yeme, içim, zevk, beğeni, heves, mide,
merak, tarz; мады ад дзы федтон | madı ad zı fyedton | anne tadı aldım; ад раттын | ad
rattın | zevk vermek, neşe getirmek, haz vermek, keyif vermek; tat vermek, tatlı yapmak,
lezzet vermek, eğlendirmek; ад кæнын | ad kænın | tada sahip olmak, tatmak, lezzet
vermek, çeşni vermek, tat vermek, acılık vermek, zevk vermek, üslup vermek, tarz vermek,
heveslenmek, meraklanmak, ilgi vermek, hizmet vermek, lütfetmek, cemile vermek, zaika
vermek; емынæйы ад мын кæныс | yemınæyı ad mın kænış | bana haram tadı veriyorsun;
цы ад кæны ацы фæткъуы? | sı ad kænı ası fæthuı? | ne tadıyor bu elma?
ад II | ad | hizmet, iyilik, yardım, ilgi, hizmet, lütuf, cemile.
ада-гъа | ada-ğa| zor, oldu mu ya!, yani şimdi! olası mı!, acaba.
адaвæг (адaвджытæ) | adavæg | 1. hırsız, çalan, çalacak, kaçıran, taşınacak; araklayan,
araklayacak; 2. çalınan; 3. doğmuş, taşımış.
адaвинаг (адaвинæгтæ) | adavinag | çalınacak, araklanacak, maruz kalınacak;
götürülecek, taşınacak, iletilecek, alınacak, ilişkin görülecek, kaçırılacak, aşırılacak.
адaвын | adavın | 1) çalmak, eşyasını çalmak, aşırmak, kaçırmak, aşırmak, götürmek,
taşımak, iletmek, almak, görmek, soymak, dışarı çıkarmak, sunmak, kaldırmak, çekmek,
hamletmek; 2) sökmek, yıkmak, indirmek, tahrip etmek, su ile çıkarmak, silmek, durulamak,
drenaj yapmak; 3) dönmek, taşırmak.
aдaг (адæгтæ), адaгуaт | adag, adaguat | dere, yar, küçük yar, dağ geçidi, koyak, kuru
kanal, kuru nehir yatağı; kiriş, putrel, dar, kalas, hatıl, destek, demet; kurutma; ışın.
aдаг-адаг | adag-adag | dağ geçidi.
aдагварс | adagvarş | dağ geçidi.
aдaгуaт (адaгyæттæ), адaг | adaguat, adag | dere, yar, küçük yar, dağ geçidi, koyak, kuru
kanal, kuru nehir yatağı; kiriş, putrel, dar, kalas, hatıl, destek, demet; kurutma; ışın.
адaй-дaй кæнын | aday-day kænın | arkaya dönmek, birini kucağında tutmak, day-day
yapmak, yuvarlanmak, yuvarlatmak, gezdirmek.
Адайыхох (Адайы хох) | Adayıxox | Adayı dağı, Adayı tepesi
адaм кæнын | adam kænın | yanlış duyumu yaymak; söylenti yaymak, iftira etmek, iftira
atmak, sahte dedikodu yapmak.
54