шофыртæй иу аваригæнæг дæр хъуамæ ма уа | şofırtæy iu avarigænæg dær quamæ ma ua | sürücülerin arasında hiçbiri sakar olmamalı. аварион | avarion | acil durum, acil vaka, olağan üstü durum; tamir, onarım, yedek. авæдз | avæz | silah gresi. авæййын | avæyyın| olurum. авæр-авæр кæнын | avær-aver kænın | 1) ver-ver yapmak, sık sık vermek, koymak, yatırmak, yattırmak, yerleştirmek, vazetmek, ekmek, örmek, sürmek, çekmek, getirmek, sunmak, sağlamak, çabukça teslim etmek, hızlı göndermek; vermek, gecikme olmadan vermek; biriktirmek, bırakmak, saklamak, vurmak; 2) eşlik etmek, refakat etmek. авæрaг | aværag | 1) verdiren, teslim ettiren, koyduran, takdim ettiren, yatırtan, yerleştiren, vazettiren, ektiren, ördüren, sürdüren, çektiren, getirten, sunduran, sağlatan, çabukça teslim ettiren, hızlı gönderten; bi riktirten, bıraktıran, saklatan, vurduran; 2) eşlik ettiren, refakat ettiren. авæрæг (авæрæгтæ) | aværæg | 1) veren, teslim eden, koyan, takdim eden, yatıran, yerleştiren, vazeden, eken, ören, süren, çeken, getiren, sunan, sağlayan, çabukça teslim eden, hızlı gönderen; biriktiren, bırakan, saklayan, vuran; 2) eşlik eden, refakat eden; дон авæрæг ын нæ уыд | don aværæg ın næ uıd | su verenimiz olmadı. авæрæггaг (авæрæггæгтæ) | aværæggag | 1) vermelik, koymalık, yatırmalık, yattırmalık, yerleştirmelik, vazetmelik, ekmelik, örmelik, sürmelik, çekmelik, getirmelik, sunmalık, sağlamalık, çabukça teslim etmelik, hızlı göndermelik; vermelik, gecikme olmadan vermelik; biriktirmelik, bırakmalık, saklamalık, vurmalık. авæрæн | aværæn | konan, konan yer, konulacak yer, ayak konacak yer yok, verilen, bırakılan, bırakılan yer; къах авæрæн дзы нæй | khax aværæn zı næy | adım atacak yer yok; adım atmak imkânsız. авæргæ | aværgæ | 1) verme, koyma, yatırma, yattırma, yerleştirme, vazetme, ekme, örme, sürme, çekme, getirme, sunma, sağlama, çabukça teslim etme, hızlı gönderme; gecikme olmadan verme; biriktirme, bırakma, saklama, vurma; takdim etme; 2) eşlik etme, refakat etme. авæргæйæ | aværgæye | 1) vererek, koyarak, yatırarak, yattırarak, yerleştirerek, vazederek, ekerek, örerek, sürerek, çekerek, getirerek, sunarak, sağlayarak, çabukça teslim ederek, hızlı göndererek; vererek, gecikme olmadan vererek; biriktirerek, bırakarak, saklayarak, vurarak; teslim ederek, vererek, koyarak, takdim ederek; 2) eşlik ederek, refakat ede rek. авæрд (авæртытæ) | aværd | verilmiş, konulmuş, bırakılmış, demeç, ifade, söz. авæринaг (авæринæгтæ) | aværinag | 1) verilecek, teslim edilecek; servis edilecek, getirilecek, sadaka verilecek, sürülecek, sunulacak; 2) konacak, bırakılacak. авæрын (авæрдтoн, авæрдтaин, авæрдзынæн) | aværın | 1) vermek, koymak, yatırmak, yattırmak, yerleştirmek, vazetmek, ekmek, örmek, sürmek, çekmek, getirmek, sunmak, sağlamak, çabukça teslim etmek, hızlı göndermek; vermek, gecikme olmadan vermek; biriktirmek, bırakmak, saklamak, vurmak; цæлхдур авæрын | sælxdur aværın | engellemek, engel olmak, engel çıkarmak, mani olmak, aksatmak, alıkoymak, benzetmek, karıştırmak, karışmak, harman etmek; menetmek, serdetmek, önlemek, set çekmek, sekteleşmek; иту авæрын | itu aværın | ütü yapmak, ütülemek, okşamak; 2) eşlik etmek, refakat etmek; амондджын къах авæрæд | amondcın khax aværæd | mutluluk adımı atsın. аввaxc уæвын (уын) | avvaxş uævın | yaklaşmak, yakınlaşmak, yaklaştırmak, hızla yaklaşılmak, çabukça daha yakına gelmek, birbirine yaklaşmak, ısınmak, benzer olmak, seviyesine varmak. 28
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam, pencere, cam kırığı; sırça; 2) şişe; bardak, lamba şişesi; авг æвæрын | avg æværın | cam takmak, camlamak; рудзынджы авг сæвæрын хъæуы | ruzıncı avg şæværın qæuı avg | pencereye cam takmak gerekir. авгæвæpæг (авгæвæpджытæ) | avgæværæg | camcı, cam takan. авгæвæpæн | avgæværæn | cam konulan, cam takılan. авгæд (авгæдтытæ) | avgæd | yük, yüklü, yükleme, dolu. авгæн-авгæн кæнын | avgæn-ævgæn kænın | 1) çabucak yüklemek, yüklenmek, çabuk çabuk görevlendirmek; 2) acele acele toplamak, toparlamak, toparlanmak, bir araya getirmek, biriktirmek, dermek, derlemek, bir yere getirmek, devşirmek, koleksiyon yapmak, cemetmek, yığmak, monte yapmak, monte etmek, almak, kurmak, koymak; 3) hızlı hızlı doldurmak; hızlıca dökmek. авгæнaг | avgænæg | 1) yükleten, yükletici, hamal; görevlendiren; 2) toplatan, biriktirten, derleten, devşirten; 3) doldurtan; döktüren. авгæнæг (авгæнджытæ) | avgænæg | 1) yükleyen, yükleyici, hamal, görevlendiren; 2) toplayan, toparlayan, bir araya getiren, biriktiren, deren, derleyen, bir yere getiren, devşiren, koleksiyon yapan, cemeden, yığan, monte yapan, monte eden, alan, kuran, koyan; 3) dolduran; döken. авгæнæггaг | avgænæggag | 1) yüklemelik, yüklenmelik, yükleyici payı, hamal ücreti, görevlendirmelik; 2) toplamalık, toparlamalık, toparlanmalık, toplayıcı hakkı; bir araya getirmelik, biriktirmelik, dermelik, derlemelik, bir yere getirmelik, devşirmelik, koleksiyon yapmalık, cemetmelik, yığmalık, monte yapmalık, monte etmelik, almalık, kurmalık, koymalık; 3) doldurmalık; dökmelik, doldurma karşılığı. авгæнæн | avgænæn | 1) yüklenilen, görevlendirilen; 2) toplanılan, toparlanılan, getirilen, biriktirilen, derlenen, getirilen, devşirilen, koleksiyon yapılan, cemedilen, yığılan, monte yapılan, monte edilen, alınan, kurulan, koyulan; 3) doldurulan; dökülen. авгæнгæ | avgængæ | 1) çabucak yükleme, yüklenme, çabuk çabuk görevlendirme; 2) acele acele toplama, toparlama, toparlanma, bir araya getirme, biriktirme, derme, derleme, bir yere getirme, devşirme, koleksiyon yapma, cemetme, yığma, monte yapma, monte etme, alma, kurma, koyma; 3) hızlı hızlı doldurma; hızlıca dökme. авгæнгæйæ | avgængæyæ | 1) yükleyerek, yüklenerek, görevlendirerek; 2) toplayarak, toparlayarak, toparlanarak, bir araya getirerek, biriktirerek, dererek, derleyerek, bir yere getirerek, devşirerek, koleksiyon yaparak, cemederek, yığarak, monte yaparak, monte ederek, alarak, kurarak, koyarak; 3) hızlı hızlı doldurarak; hızlıca dökerek. 1) yüklemeyle; 2) toplamayla; 3) doldurmayla. авгæнинaг (авгæнинæгтæ) | avgæninag | 1) çabucak yüklenecek, yüklenecek, koyulacak, doldurulacak, dökülecek, yollanacak (eşya, malzeme); çabuk çabuk görevlendirecek; 2) acele acele toplanacak, toparlanacak, bir araya getirecek, biriktirecek, derecek, derlenecek, bir yere getirecek, devşirecek, koleksiyon yapacak, cemedecek, yığacak, monte yapacak, monte edecek, alacak, kuracak, koyacak; 3) hızlı hızlı dolduracak; hızlıca dökecek. авгæнын (авгæдтoн, авгæдтaин, авгæндзынæн) | avgænın | 1) yüklemek, yüklenmek, görevlendirmek; 2) toplamak, toparlamak, toparlanmak, bir araya getirmek, biriktirmek, dermek, derlemek, bir yere getirmek, devşirmek, koleksiyon yapmak, cemetmek, yığmak, monte yapmak, monte etmek, almak, kurmak, koymak; 3) doldurmak; dökmek. авгбазыр | avgbajır | перепончатокрылый. авгбазырджынтæ | avgbajırcıntæ | перепончатокрылые. авгджын | avgcın | cam, camlı. авглыггæнæг (aвглыггæнджытæ) | avglıggænæg | cam kesen, cam kesici, camcı, elmas. 29
- Page 1: “Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5: ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11: AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13: Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16: A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18: aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20: абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22: абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24: абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26: aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27: абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 31 and 32: kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34: aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36: edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38: авиаконструктор (х
- Page 39 and 40: авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42: автотранспортон | av
- Page 43 and 44: tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46: yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48: itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50: агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52: olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54: агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56: адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58: адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60: parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62: dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64: aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66: адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68: адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70: адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72: yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74: азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76: çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78: аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a