акæpдын (акаpстон, акаpстaин, акæpддзынæн) | akærdın | 1) çabukça biçmek, biçmek, biraz kesmek; 2) hızlı veya çok az sıkmak, kurşun yağmuruna tutmak; 3) sıkmak, sıkıştırmak, kısmak, büzmek, yummak, yoğunlaştırmak; ufalamak, doğramak. акæpзт (акæpзтытæ) | akærjt | 1) çabukça biçmiş, biçmiş, biraz kesmiş; 2) hızlı veya çok az sıkmış, kurşun yağmuruna tutmuş; 3) sıkmış, sıkıştırmış, kısmış, büzmüş, yummuş, yoğunlaştırmış; ufalamış, doğramış. акæpзын (акæpзыдтон, акæpзыдтaин, акæpздзынæн) | akærjın | акæpoн кæнын | akæron kænın | 1) çitlemek, çitle çevirmek; 2) tahdit etmek, sınırlamak, kısıtlamak, sınırlandırmak, yetinmek, kalmak, eksiltmek; kenara gitmek; 3) bitirmek, bitmek, sona gitmek, sonlandırmak, sona ermek, sona erdirmek, berabere sona ermek, yetinmek, inhisar etmek, tamamlamak, ikmal etmek, tekmillemek beraberlikle bitmek, tekmillenmek. акæс-акæс кæнын | akæş-akæş kænın | bakmak, bakınmak, görünmek; arada bir bakmak, bakıp-bakıp durmak, aramak, incelemek. акæсa-мa, аксa-мa | akæşa-ma, akşa-ma | bak hele, hele bak. акæсaг | akæşag | 1) baktıran, baktırtan, bakış attıran, bakış attırtan, gördürten, gözeten, gözetleten, izleten, seyrettiren, muayene ettiren, örnek aldıran; 2) okutan, inceleten, aratan, yoklatan, söyleten, sözle prova ettiren; saydıran, saydırtan, hürmet gösterten, saygı yaptıran, ikram ettiren, hayran yaptıran; tercih ettiren, yeğleten, seçtirten. акæсæг (акæсджытæ) | akæşæg | 1) bakan, bakılan, bakış atılan, görülen, gözlenen, izlenen, seyredilen, muayene olan, örnek olan; 2) okuyan, inceleyen, arayan, yoklayan, söyleyen, sözle prova olan; sayılan, hürmet gösterilen, saygısı olan, ikram eden, hayran olan; tercih olan, yeğlenen, seçilen. акæсæггаг (акæсæггæгтæ) | akæşæggag | 1) bakmalık, bakınmalık, bakış atmalık, görmelik, gözetmelik, izlemelik, seyretmelik, muayene etmelik, örnek almalık; 2) okumalık, incelemelik, aramalık, yoklamalık, söylemelik, sözle prova etmelik; saymalık, hürmet göstermelik, saygısı olmalık, ikram etmelik, hayran olmalık; tercih etmelik, yeğlemelik, seçmelik. акæсæн | akæşæn | 1) rasathane, gözlem evi, gözlem yeri, gözetleme yeri, görülen, gözetlenen, izlenen, seyredilen, inceleme yeri, bakılan yer, bakılan, bakışılan, bakış atılan, arama yeri, muayene edilen, örnek alınan; 2) okunan, incelenen, aranan, yoklanan, söylenen, sözle prova edilen; sayılan, hürmet gösterilen, saygısı olunan, ikram edilen, hayran olunan; tercih edilen, yeğlenen, seçilen. акæсгæ | akæşgæ | 1) bakma, bakınma, bakış atma, görme, gözetme, izleme, seyretme, muayene etme, örnek alma; 2) okuma, inceleme, arama, yoklama, söyleme, sözle prova etme; sayma, hürmet gösterme, saygısı olma, ikram etme, hayran olma; tercih etme, yeğleme, seçme. акæсгæйæ | akæşgæyæ | 1) bakarak, bakınarak, bakış atarak, görerek, gözeterek, izleyerek, seyrederek, muayene ederek, örnek alarak; 2) okuyarak, inceleyerek, arayarak, yoklayarak, söyleyerek, sözle prova ederek; sayarak, hürmet göstererek, saygısı olarak, ikram ederek, hayran olarak; tercih ederek, yeğleyerek, seçerek. акæсинaг (акæсинæгтæ) | akæşinag | 1) bakacak, bakınacak, bakış atacak, görecek, gözetecek, izlenecek, seyredecek, muayene edecek, örnek alacak; 2) okunacak, incelenecek, aranacak, yoklanacak, söylenecek, sözle prova edecek; sayacak, hürmet gösterecek, saygısı olacak, ikram edecek, hayran olacak; tercih edecek, yeğlenecek, seçecek. акæстæpиуæг кæнын | akæştæriuæg kænın | büyüklere hizmet etmek, büyüklere nezaket göstermek, daha genç daha büyüğe gerekli kuralları yapmak, büyüye karşı küçüklük geleneklerini uygulamak. 128
акæстытæ кæнын | akæştıtæ kænın | göz atmak, gözden geçirmek, incelemek, araştırmak, bakınmak, bölümleri incelemek için arkaya bakmak, arkaya bakınmalar yapmak, aramak, yoklamak, kenarlarından bakmak. акæсын (акастæн, акастaин, акæсдзынæн) | akæşın | 1) bakmak, bakınmak, bakış atmak, görmek, gözetmek, izlemek, seyretmek, muayene etmek, örnek almak; фæстæмæ акæсын | fæştmæ akæşın | arkaya bakmak, geriye bakış atmak; 2) okumak, incelemek, aramak, yoklamak; saymak, hürmet göstermek, saygısı olmak, ikram etmek, hayran olmak, söylemek, sözle prova etmek, tercih etmek, yeğlemek, seçmek. акæуаг | akæuag | ağlatan, sızlatan, sızlatılan. акæуæг (акæуджытæ) | akæuæg | ağlayan, sızlayan, sızlanan. акæуæггаг (акæуæггæгтæ) | akæuæggag | ağlamalık, sızlamalık, sızlanmalık. акæуæн | akæuæn | ağlanan, sızlanan, sızlanılan. акæугæ | akæugæ | ağlama, sızlama, sızlanma. акæугæйæ | akæugæyæ | ağlayarak, sızlayarak, sızlanarak. акæуинaг (акæуинæгтæ) | akæuinag | ağlanacak, sızlanacak, sızlanılacak. акæуын (акуыдтон, акуыдтaин, акæудзынæн, акæут) | akæuın | ağlamak, sızlamak, sızlanmak. акварель [(-лы, -лæн, -льмæ, -льтæ) (доны тад ахорæнтæй ныв)+ | akvaryelh (donı tad axoræntæy nıv) | akvarel, ebru, ebru sanatı, suda renkli resim sanatı, suluboya, suluboya resim; акварелы ахорæнтæ | akvaryelı axoræntæ | ebru boyaları, suluboya; акварелæй конд портрет | akvaryelæy kond portyet | ebru ile yapılan portre resmi, suluboya portre. акварелон | akvaryelon | akvarel, ebru, ebru sanatı, suda renkli resim sanatı, suluboya, suluboya resim. аквариум | akvarium | akvaryum. акис | akiş | аккаг | akkag | 1) layık, yakışık, değer, değerli, seviyeli, kıymetli, doğru, saygın, şerefli, hak edilen, şayan, şanlı, vakur, istihale, vecih, denk; yakışma, yakıştırma; аккаг дзуапп раттын | akkag zuapp ratın | layık cevabı vermek, seviyeli bir cevap vermek; 2) uygun, uygun düşen, işe uygun, uygun olma, uyar, uyarlı, gereken, gerekli, lazım gelen, elverişli, münasip, münasebetli, elzem, zaruri, icap eden, yakışıklı, düzenleşik; 3) terbiyeli, edepli; zararsız, ziyansız; 4) haklı, hak etme, hak edilmiş; emektar; аккаг уайдзæф | akkag uayzæf | haklı azarlama, hak edilmiş azar, yakışır iğnelemeli söz; 5) mütenasip, muvafık, mutabık, ayırma, cedir, erzan; аккаг ми | akkag mi | mütenasip iş, yakışır davranış. аккаг кæнын | akkag kænın | 1) değer görmek, değer görülmek, layık görmek, layık kabul etmek, layık düşünmek; yakıştırmak, onaylamak, onay vermek, denk görmek, taltif etmek, hak etmek, nail olmak, hükmen vermek; премийы аккаг скæнын | pryemiyı akkag şkænın | ödüllendirmek, prime onay vermek, primle taltif etmek; primi hak etmek; дзуаппы аккаг скæнын | zuappı akkag şkænın | cevap vermeye değer bulmak, cevap vermeye tenezzül etmek, cevabı hükmen vermek; 2) müsaade etmek, izin vermek, cevaz vermek, mümkün kılmak; 3) armağan vermek, armağan etmek, hediye etmek, bağışlamak, hibe etmek, vermek, sunmak, anlatmak, açıklamak. аккаг уæвын (уын) | akkag uævın | 1) yakışık olmak, layık olmak, hak etmek, haklamak, değmek, kazanmak; 2) denk olmak, uymak, uygun olmak, uygun düşmek, uyarlaşmak, kaldırmak, tutmak, tekabül etmek; 3) onay vermek, onaylamak, cezalandırmak. аккаггæнинaг (аккаггæнинæгтæ) | akkaggæninag | yakıştıracak, layık görecek, layık kabul edecek, layık düşünecek, değer görecek, değer görülecek; onaylanacak, onay verecek, denk görecek, taltif edecek, hak edecek, nail olacak, hükmen verecek; müsaade edecek, izin 129
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78: аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80: döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82: ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84: aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86: geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88: aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90: азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92: аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94: olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96: duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98: edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100: аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102: aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104: uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106: geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108: айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110: айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112: айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114: soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116: teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118: айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120: айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122: айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124: saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126: акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127: alacak, götürecek, götürülecek
- Page 131 and 132: аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134: акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136: акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138: акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140: öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142: son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144: tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146: аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148: алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150: алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152: алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154: görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156: алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158: алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160: алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162: aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164: алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166: амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168: ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170: амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172: kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174: gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176: aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178: aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a