inayet, tesahup, iltizam, vikaye, piston, saye, sahabet, terviç, termiye; güven; örtme, saklama. армдарæн кæнын | armdaræn kænın | korumak, himaye etmek, kayırmak; iltimas etmek tutmak, yaslamak, desteklemek, sürdürmek, ayakta tutmak, elinden tutmak, destek olmak, desteklemek; ayakta tutmak, sürdürmek; taşımak. армдых | armdıx | güç, kuvvet, kudret, erk, enerji, iktidar, derman, şiddet, fors, mecal, pazı, zor, yet, can; geçerlilik, yürürlük. арми | armi | kara ordusu. армион | armion | kara ordusu. армсис | armşiş | армукъа | armukha | fuar, panayır. армыдзaг (aрмыдзæгтæ) | armızag | avuç, avuç dolusu, apaz, kabza, sıkım. армытъæпæн | armıthæpæn | avuç, avuç üstü, aya, raha, kef. аромат | aromat | aroma, koku, güzel koku, hoş koku, ıtır. ароматджын, xæpздæф | aromatcın, xærjdæf | ıtırlı, güzel kokulu, kokulu. арс (арсытæ) | arş | ayı, ayı boğan; арсы лæппын | arşı læppın | ayı yavrusu; арсы фыд | arşı fıd | ayı eti. арсбадæн | arşbadæn | арсгуист | arşguişt| арсдзарм, арсыдзapм (æрсдзæрмттæ, арсыдзæpмттæ) | arşzarm, arşızarm | ayı derisi, ayı postu. арсдзуан (æрсдзуан) | arşzuan (ærşzuan) | ayı avı, ayı avında, ayı avı üzerinde. арсенал (хæцæнгæрзты æфтауц) | arşyenal (xæsæn gærjtı æftaus) | cephane, cephanelik, silah deposu, teçhizat deposu, silah ve teçhizat deposu, silahhane, tüfekhane, tüfeklik, tophane, tersane. арсмар | arşmar | арсмарæг (арсмapджытæ) | arşmaræg | арсмарæн | arşmaræn | арт (артытæ) | art | ateş, alev, yalaz, yalım, yalın, şule, ışık; od, yanma, ateş etme, ateşe verme; арты | artı | ateş, ateşli, alev gibi, kızıl, ateşli kızıl. арт æфтауын | art æftauın | 1) yakmak, yanmak, ateşlemek, ateşe vermek, ateşi alevlenmek, tutuşturmak, kundaklamak; yangın çıkarmak, kundaklamak; 2) yıkmak, yıkıma uğratmak; harap etmek. арт кæнын | art kænın | ateş yakmak, yangın çıkarmak. арт уaдзын | art uazın | 1) ışık yaymak, ateşi genişletmek, ateşlemek, ateşi yaymak, ateş çıkarmak, alev, yalaz, yalım, yalın, ateş, şule; 2) kuvvetle denemek; güçlü deneyim yapmak; уыцы лæг йæ удæй арт уадзы | uısı læg yæ udæy art uazı | o adam canından yanmış (bezmiş); adam çok zor çalışıyor. артaг | artag | yakıt, yakıt, yakacak, ateşlik, mahrukat, mahkûk. артaн | artan | артæнбын(тæ) | artænbın(tæ) | barsak, bağırsak, bağırsaklar, embube. артæнбынтæ кæнын | artænbıntæ kænın| güldürmek. артæнбынтæ калын | artænbıntæ kalın | koparmak, dermek, yırtmak, paralamak, pençelemek, kesmek, didiklemek, yolmak; bitirmek; kusmak, çıkarmak, midesi bulanmak. артæндзapæг (артæндзapджынтæ) | artænzaræg | 1) ateşçi, ocakçı, kaloriferci, kalorifer ocakçısı, ateş yakan 2) kundakçı, kışkırtıcı. артæндзapæн | artænzaræn | ocak, ateş yakma, yakma, ateşlik, ateş yeri. 242
артæнниз | artænnij | bağırsak hastalığı, ateşli hastalık. артæнтæ | artæntæ | 1) barsak, bağırsaklar, embube; 2) bağırlar, iç organlar, içerik, ahşa; içler. артæнxæлд | artænxæld | артæнxæлд фæкæнын | artænxæld fækænın | gülmekten katılmak, kırılmak, gülmekten ölmek. артæнxæлд фæуын | artænxæld fæuın | gülmekten katılmak, kırılmak, gülmekten ölmek. артæрдxорд | artærdxord | артæфтaуæг (артæфтaуджынтæ) | artæftauæg | kundakçı, kışkırtıcı. артæфтaуын | artæftaun | kışkırtıcılık, ateş eklemek. артæфтыд | artæftıd | ateş çıkarma, ateşe verme, kundaklama, kundakçılık. артгæнаг | artgænag | 1) yaktıran, yandıran, ateşleten, ateşe verdiren, ateşi alevleşen, ateş yaktıran, yangın çıkartan, kaloriferci, ocakçı, kalorifer ocakçısı, ateşçi; tutuşturan, kundaklatan; yangın çıkartan; 2) yıktıran, yıkıma uğratan; harap ettiren. артгæнæг (артгæнджытæ) | artgænæg | 1) yakan, yanan, ateşleyen, ateşe veren, ateşi alevleyen, ateş yakan, yangın çıkaran, kaloriferci, ocakçı, kalorifer ocakçısı, ateşçi; tutuşturan, kundaklayan; yangın çıkaran; 2) yıkan, yıkıma uğrayan; harap eden. артгæнæггаг | artgænæggag | 1) yakmalık, yanmalık, ateşlemelik, ateşe vermelik, ateşi alevlenmelik, ateş yakmalık, yangın çıkarmalık, kalorifercilik, ocakçılık, kalorifer ocakçılığı, ateşçilik, tutuşturmalık, kundaklamalık; yangın çıkarmalık; 2) yıkmalık, yıkıma uğratmalık; harap etmelik. артгæнæн | artgænæn | 1) yakılan, yanılan, ateşlenen, ateşe verilen, ateşi alevlenen, ateş yakılan, yangın çıkarılan, kalorifer, ocak, kalorifer ocağı; tutuşturulan, kundaklanan; yangın çıkarılan; 2) yıkılan, yıkıma uğratılan; harap edilen. артгæнгæ | artgængæ | 1) yakma, yanma, ateşleme, ateşe verme, ateşi alevlenme, ateş yakma, yangın çıkarma, tutuşturma; yangın çıkarma, kundaklama; 2) yıkma, yıkıma uğratma; harap etme. артгæнгæйæ | artgængæyæ | 1) yakarak, yanarak, ateşleyerek, ateşe vererek, ateşi alevlenerek, ateş yakarak, yangın çıkararak, tutuşturarak; yangın çıkararak, kundaklayarak; 2) yıkarak, yıkıma uğratarak; harap ederek. артгæнинaг (артгæнинæгтæ) | artgæninag | 1) yakacak, yanacak, ateşlenecek, ateşe verecek, ateşi alevlenecek, ateş yakacak, yangın çıkaracak, tutuşturacak; yangın çıkaracak, kundaklanacak; 2) yıkacak, yıkıma uğratacak; harap edecek. артгонд (артгæндтæ) | artgond | ateş yakmış, yangın çıkarmış. артдзæcт (артдзæcтытæ) | artzæşt | 1) ocak, yuva; 2) yakıcı sıcak, kavurucu sıcak, cehennem, cehennemi sıcak, cehennem gibi yer, telve, cibre, küspe, orta, iç, göbek, vasat, pişirme; yer; 3) merkez, özek, yatak, odak, tamu, telve, cibre, küspe, düğüm, paket düğüm, kavşak, makar; горæты артдзæст | gorætı artzæşt | şehir merkezi; 4) düğüm, ukde, bohça; boğum; not, ünite. артeзиaйнaг | artyejiaynag | artezyen; артeзиaйнaг цъaй | artyejiaynag shay | artezyen kuyusu. артелoн | artyelon | ortak, müşterek; cana yakın, ortaklaşa çalışmak için kurulan birlik, kooperatif, grup. артель (артелы, артельмæ, артельтæ) | artyelh | üretim kooperatifi, üretim birliği, ortaklaşa çalışmak için kurulan birlik, kooperatif; хъæууонхæдзарадон артель | qæuuonxæzaradon artyelh | tarımsal pazarlama kooperatifi, tarımsal köy yeri kooperatifi. 243
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192: андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194: анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196: аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198: антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200: genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202: анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204: аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206: анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208: аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210: аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212: aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214: аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216: vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218: aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220: aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222: арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224: aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226: aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228: aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230: yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232: müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234: aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236: аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238: аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240: tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241: аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 245 and 246: аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248: ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250: архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252: асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254: асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256: асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258: асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260: асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262: аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264: аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266: harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268: ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270: астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272: астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274: асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276: atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278: aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280: атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282: атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284: атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286: атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288: атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290: атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292: ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296:
ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298:
ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300:
аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302:
ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304:
аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306:
hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308:
афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310:
афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312:
афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314:
афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316:
афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318:
афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320:
афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322:
sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324:
афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326:
афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328:
fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330:
serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332:
dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334:
ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336:
ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338:
ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340:
yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342:
ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344:
tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346:
ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348:
ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350:
ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352:
ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354:
ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356:
ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358:
аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360:
ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362:
ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a