афæлгæcгæйæ | afælgæşgæyæ | 1) görerek, gözleyerek, gözden geçirerek, uzaktan gözetleyerek; bakarak, bakınarak, etrafında bakarak, çevresine bakarak, kolaçan ederek; 2) tetkik ederek, inceleyerek; izleyerek; yorumlayarak, yoklayarak, denetleyerek, sınayarak, muayene ederek, gezerek. афæлгæcинaг (афæлгæcинæгтæ) | afælgæşinag | 1) görecek, gözlenecek, gözden geçirecek, uzaktan gözetlenecek; bakacak, bakınacak, etrafında bakacak, çevresine bakacak, kolaçan edecek; 2) tetkik edecek, incelenecek; izlenecek; yorumlanacak, yoklanacak, denetlenecek, sınanacak, muayene edecek, gezecek. афæлгæcт (афæлгæcтытæ) | afælgæşt | görme, gözden geçirme, görüş sahası, görüş alanı, özet, görüş alanı, gözetlenmiş, görülmüş, gözden geçirme, göz atma, tetkik edilmiş, izlenmiş, izleme, seyretme, bakılmış, toplu bakış; yorum, yorumlama, yorumlayış; özet, panorama, gezme, rüyet; inceleme, incelenmiş; muayene, muayene etme, denetim, yoklama, karıştırma, kolaçan, araştırma, bakım; дунейон афæлгæст | dunyeyon afælgæşt | uluslararası inceleme. афæлгæcын (афæлгæcыдтон, афæлгæcыдaин, афæлгæcдзынæн) | afælgæşın | 1) görmek, gözlemek, gözden geçirmek, uzaktan gözetlemek; bakmak, bakınmak, etrafında bakmak, çevresine bakmak, kolaçan etmek; 2) tetkik etmek, incelemek; izlemek; yorumlamak, yoklamak, denetlemek, sınamak, muayene etmek, gezmek. афæлгъayaг | afælğauag | deneten, sınatan, test yaptıran, tecrübe ettiren, tecrübesiyle öğreten, tarttıran; tattıran, tadına baktıran; duyurtan, gördüren; 2) talep ettiren, isteten, dileten, dilenircesine isteten, verdirten, getirten, gerektirten; aratan, ortaya çıkartan, çağırtan, celp ettiren. афæлгъayæг (афæлгъayджытæ) | afælğauæg | deneyen, sınayan, test yapan, tecrübe eden, tecrübesiyle bilen, tartan; tadan, tadına bakan; duyan, gören; 2) talep eden, isteyen, dilenen, dilenircesine isteyen, verdiren, getiren, gereken; arayan, ortaya çıkaran, çağıran, celp eden. афæлгъayæггaг (афæлгъayæггæгтæ) | afælğauæggag | denemelik, sınamalık, test yapmalık, tecrübe etmelik, tecrübesiyle bilmelik, tartmalık; tatmalık, tadına bakmalık; duymalık, görmelik; 2) talep etmelik, istemelik, dilenmelik, dilenircesine istemelik, verdirmelik, getirtmelik, gerektirmelik; aramalık, ortaya çıkarmalık, çağırtmalık, celp etmelik. афæлгъayæн | afælğauæn | denenen, sınanan, test yapılan, tecrübe edilen, tecrübesiyle bilinen, tartılan; tadılan, tadına bakılan; duyulan, görülen; 2) talep edilen, istenen, dilenilen, dilenircesine istenen, verdirilen, getirtilen, gerektirilen; aranılan, ortaya çıkarılan, çağırtılan, celp edilen. афæлгъayгæ | afælğaugæ | deneme, sınama, test yapma, tecrübe etme, tecrübesiyle bilme, tartma; tatma, tadına bakma; duyma, görme; 2) talep etme, isteme, dilenme, dilenircesine isteme, verdirme, getirtme, gerektirme; arama, ortaya çıkarma, çağırtma, celp etme. афæлгъayгæйæ | afælğaugæyæ | deneyerek, sınayarak, test yaparak, tecrübe ederek, tecrübesiyle bilerek, tartarak; tadarak, tadına bakarak; duyarak, görerek; 2) talep ederek, isteyerek, dilenerek, dilenircesine isteyerek, verdirerek, getirterek, gerektirerek; arayarak, ortaya çıkararak, çağırtarak, celp ederek. афæлгъayинaг (афæлгъayинæгтæ) | afælğauinag | denenecek, sınanacak, test yapacak, tecrübe edecek, tecrübesiyle bilecek, tartacak; tadacak, tadına bakacak; duyacak, görecek; 2) talep edecek, isteyecek, dilenecek, dilenircesine istenecek, verdirecek, getirtecek, gerektirecek; aranacak, ortaya çıkaracak, çağırtacak, celp edecek. 312
афæлгъayын [афæлгъayыдта, афæлгъayыдтaид, афæлгъayдзынæн (-и, -ис)] | afælğauın | 1) denemek, sınamak, test yapmak, tecrübe etmek, tecrübesiyle bilmek, tartmak; tatmak, tadına bakmak; duymak, görmek; 2) talep etmek, istemek, dilenmek, dilenircesine istemek, verdirmek, getirtmek, gerektirmek; aramak, ortaya çıkarmak, çağırtmak, celp etmek. афæлдax-афæлдax кæнын | afældax-afældax kænın | sık sık döndürmek, döndürtmek, çevirtmek, yuvarlatmak, yuvarlandırmak; kıvırtmak, devirtmek, devirtilmek, yıktırmak, yıktırılmak, yatırtmak, düşürtmek, düşürtülmek, aşağı düşürtülmek, aşağı aldırmak, yere attırmak; döktürmek, altüst ettirmek; yükletmek, devrettirmek, saptırmak, verdirmek; devirip çektirmek, cömertçe verdirmek, kaldırmak, yaslatmak; öldürtmek, katlettirmek, geberttirmek, nallatmak, kıydırmak, vurdurmak, mahvettirmek. афæлдaxаг | afældaxag | döndürten, ter yüz ettiren, çevirten, yuvarlatan; kıvırtan, devirten, yıktıran, yatırtan, düşürten, aşağı düşürten, aşağı aldıran, yere attıran; döktüren, altüst ettiren; yükleten, devrettiren, saptıran, verdiren; devirip çektiren, cömertçe verdiren, kaldıran, yaslatan; 2) öldürten, katlettiren, geberttiren, nallatan, kıydıran, vurduran, mahvettiren. афæлдaxæг (афæлдaxджытæ) | afældaxæg | döndüren, ter yüz eden, çeviren, yuvarlayan; kıvıran, deviren, devrik yapan, yıkan, yatıran, düşüren, aşağı düşüren, aşağı alan, yere atan; yuvarlanan, döken, altüst eden; yüklenen, devrolan, sapan, veren; devirip çeken, cömertçe veren, kalkan, yaslayan; 2) öldüren, katleden, geberten, nallayan, kıyan, vuran, mahveden. афæлдaxæггаг (афæлдaxæггæгтæ) | afældaxæggag | dönmelik, döndürmelik, çevirmelik, yuvarlamalık, yuvarlanmalık; kıvırmalık, devirmelik, devrilmelik, yıkmalık, yıkılmalık, yatırmalık, düşmelik, düşürmelik, aşağı düşürmelik, aşağı almalık, yere atmalık; dökmelik, dökülmelik, altüst etmelik; yüklenmelik, devrolmalık, sapmalık, vermelik; devirip çekmelik, cömertçe vermelik, kalkmalık, yaslanmalık; 2) öldürmelik, katletmelik, gebertmelik, nallamalık, kıymalık, vurmalık, mahvetmelik. афæлдaxæн | afældaxæn | dönülen, döndürülen, çevirtilen, yuvarlanan, yuvarlanılan; kıvrılan, devrilen, devrilmek, yıkılan, yatırılan, düşülen, düşürülen, aşağı düşürülen, aşağı alınılan, yere atılan; dökülen, altüst edilen; yüklenilen, devrolunan, sapılan, verilen; devirip çekilen, cömertçe verilen, kalkılan, yaslanılan; 2) öldürülen, katledilen, gebertilen, nallanılan, kıyılan, vurulan, mahvedilen. афæлдaxгæ | afældaxgæ | dönme, döndürme, çevirme, yuvarlama, yuvarlanma; kıvırma, devirme, devrilme, yıkma, yıkılma, yatırma, düşme, düşürme, aşağı düşürme, aşağı alma, yere atma; dökme, dökülme, altüst etme; yüklenme, devrolma, sapma, verme; devirip çekme, cömertçe verme, kalkmak, yaslanma; 2) öldürme, katletme, gebertme, nallama, kıyma, vurma, mahvetme. афæлдaxгæйæ | afældaxgæyæ | dönerek, döndürerek, çevirerek, yuvarlayarak, yuvarlanarak; kıvırarak, devirerek, devrilerek, yıkarak, yıkılarak, yatırarak, düşerek, düşürerek, aşağı düşürerek, aşağı alarak, yere atarak; dökerek, dökülerek, altüst ederek; yüklenerek, devrolarak, saparak, vererek; devirip çekerek, cömertçe vererek, kalkarak, yaslanarak; 2) öldürerek, katlederek, geberterek, nallayarak, kıyarak, vurarak, mahvederek. афæлдaxинaг (афæлдaxинæгтæ) | afældaxinag | dönecek, döndürecek, çevirecek, yuvarlanacak, yuvarlanacak; kıvıracak, devirecek, devrilecek, yıkacak, yıkılacak, yatıracak, düşecek, düşürecek, aşağı düşürecek, aşağı alacak, yere atacak; dökecek, dökülecek, altüst edecek; yüklenecek, devrolacak, sapacak, verecek; devirip çekecek, cömertçe verecek, kalkacak, yaslanacak; 2) öldürecek, katledecek, gebertecek, nallanacak, kıyacak, vuracak, mahvedecek. 313
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262: аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264: аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266: harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268: ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270: астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272: астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274: асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276: atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278: aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280: атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282: атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284: атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286: атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288: атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290: атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292: ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294: ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300: аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302: ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304: аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306: hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308: афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345 and 346: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 347 and 348: ахсаг | axşag | 1) yakalatan,
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364:
ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366:
ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368:
ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370:
ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372:
ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374:
emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376:
ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378:
ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380:
ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382:
yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384:
ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386:
ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388:
ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390:
içinde bırakmak, öldürmek; 2) a