ахойæн | axoyæn | çakılan, vurulan, dayak atılan, dövülen, pataklanan, öğütülen. ахойгæ | axoygæ | çakma, vurma, dayak atma, dövme, pataklama, öğütme. ахойгæйæ | axoygæyæ | çakarak, vurarak, dayak atarak, döverek, pataklayarak, öğüterek. ахойын (ахостон, ахостaин, ахoйдзынæн) | axoyın | 1) çakmak, vurmak, vurarak incitmek, çekiçle vurmak, dayak atmak, dövmek, pataklamak, yumruklamak, tokaçlamak; 2) çalmak, kırmak, kakmak, tutturmak, püskürtmek, zorla geri almak, gidermek, kırıp ayırmak, uzaklaştırmak, tıklatmak; 3) yenmek, öğütmek. ахом yæвын (yын) | axom uævın | yangılanmak, iltihaplanmak, irkilmek; çiğ olmak, pişmemiş olmak, kaynamamak, kızarmamak. ахон-ахон кæнын | axon-axon kænın | sık sık çağırmak, geri çağırmak, seslenmek, ses çıkmak, davet etmek, söylemek, haberdar etmek, haber vermek, duyurmak, bildirmek. ахонaг | axonag | çağıran, seslen, davet eden, söyleyen, haberdar eden, haber veren, duyuran, bildiren. ахонæг (ахoнджытæ) | axonæg | çağıran, seslen, davet eden, söyleyen, haberdar eden, haber veren, duyuran, bildiren. ахонæггaг | axonæggag | çağırmalık, geri çağırmalık, seslenmelik, ses çıkmalık, davet etmelik, söylemelik, haberdar etmelik, haber vermelik, duyurmalık, bildirmelik. ахонæн | axonæn| çağırılan, geri çağırılan, seslenilen, ses çıkarılan, davet edilen, söylenen, haberdar edilen, haber verilen, duyurulan, bildirilen. ахонгæ | axongæ| çağırma, geri çağırma, seslenme, ses çıkma, davet etme, söyleme, haberdar etme, haber verme, duyurma, bildirme. ахонгæйæ | axongæyæ| çağırarak, geri çağırarak, seslenerek, ses çıkarak, davet ederek, söyleyerek, haberdar ederek, haber vererek, duyurarak, bildirerek. ахонинаг (ахонинæгтæ) | axoninag| çağıracak, geri çağıracak, seslenecek, ses çıkacak, davet edecek, söylenecek, haberdar edecek, haber verecek, duyuracak, bildirecek. ахонын (ахуыдтон, ахуыдтaин, ахoндзынæн) | axonın | çağırmak, geri çağırmak, seslenmek, ses çıkmak, davet etmek, söylemek, haberdar etmek, haber vermek, duyurmak, bildirmek, toplamak; çekmek, bir yana çekmek, geri çekmek, yanıt vermek; demek, diye çağrılmak, hikâye anlatmak, ilgi göstermek, uyandırmak, etkilemek, kımıldatmak, oynatmak, yönetmek, sürmek, götürmek; sürmek, yönetmek, değirmek. ахораг | axorag | boyatan, boya yaptıran, ressam. ахорæг (ахорджытæ) | axoræg | boyacı, boya yapan, ressam, badanacı, ахорæггаг (ахорæггæгтæ) | axoræggag | boyacılık, boya yapanlık, ressamlık. ахорæн | axoræn | boya, renk, boyama, kızartı; makyaj boyası, boya malzemesi. ахорæнгæpдæг | axorængærdæg | boya bitkisi, boyayan bitki. ахорæндoн (ахорæндæттæ) | axorændon | boyahane, boya atölyesi, makyaj odası. ахорæнтæй фыссын | axoræntæy fışşın | boyalarla yazmak. ахоргæ | axorgæ | boyama, makyaj yapma. ахоргæйæ | axorgæyæ | boyayarak, boya yaparak. ахоринаг (ахоринæгтæ) | axorinag | boyanacak, boya yapılacak. ахорын (ахуырстон, ахуырстaин, ахoрдзынæн) | axorın | 1) boyamak, boya yaymak, sürmek, boya sürmek, boyası çıkmak, düzgünleşmek; güzelleştirmek; makyaj yapmak; 2) lekelemek, leke etmek, leke yapmak, kirletmek, bulamak, bulanmak, bulandırmak, bulaşmak, bulaştırmak; çamurlamak, balçıklaşmak, sıvamak, bozmak, belemek; yağlamak, koymak, mürekkepleştirmek; 3) karalamak, siyahlatmak, savatlamak, fenalaşmak. ахосын | axoşın | vurmak, çalmak, tıklatmak, dürtmek, suç yapmak, kabahat işlemek. 346
ахсаг | axşag | 1) yakalatan, tutan, avlatan; ele geçirten, zapt ettiren, işgal ettiren; savsaklatan, oyalatan, geciktirten, eğleten, yavaşlatan; alıkoyduran, durdurtan, mani olduran; önünü aldıran, önünü kestiren; 2) tutuklatan, hapis ettiren, tevkif ettiren, gözaltına aldıran, tutsak ettiren, esir aldıran; haczettiren; 3) mayalatan; pıhtılaştıran (süt, kan). ахсайæн | axşayæn| telaşlanılan, telaşa düşülen, meraka düşülen, merak edilen, endişelenilen, endişe duyulan, kuşkulanılan, korkulan, heyecanlanılan, efkârlanılan, zahmet gösterilen, rahatsız olunan, başlanılan, istenilen, canı isteyen, arzu edilen, dileyen, çekilen, canı çekilen; öyle gelen. ахсайгæ | axşaygæ | telaşlanma, telaşa düşme, meraka düşme, merak etme, endişelenme, endişe duyma, kuşkulanma, korkma, heyecanlanma, efkârlanma, zahmet gösterme, rahatsız olma, başlama, isteme, canı isteme, arzu etme, dileme, çekme, canı çekme; öyle gelme. ахсайгæйæ | axşaygæyæ | telaşlanarak, telaşa düşerek, meraka düşerek, merak ederek, endişelenerek, endişe duyarak, kuşkulanarak, korkarak, heyecanlanarak, efkârlanarak, zahmet göstererek, rahatsız olarak, başlayarak, isteyerek, canı isteyerek, arzu ederek, dileyerek, çekerek, canı çekerek; öyle gelerek. ахсaйын [ахсaйдта, ахсaйдтaид, ахсaйдзæн (-и, -ис)] | axşayın | telaşlanmak, telaşa düşmek, meraka düşmek, merak etmek, endişelenmek, endişe duymak, kuşkulanmak, korkmak, heyecanlanmak, efkârlanmak, zahmet göstermek, rahatsız olmak, başlamak, istemek, canı istemek, arzu etmek, dilemek, çekmek, canı çekmek; öyle gelmek; йæ зæрдæ уынгмæ ахсайдта | yæ jærdæ uıngmæ axşaydta | yüreği sokağı istiyordu, gönlü sokağa çekiyordu. aхсарфамбал | axşarfambal | karaciğer şiş kebap. ахсæв | axşæv | gece; bu gece; куыд тагъд ахсæв | kuıd tağd axşæv | nasıl çabuk gece oldu, çabukça hava karardı, ne kadar hızlı karardı. ахсæв бoнмæ | axşæv | gece sabaha kadar. ахсæв yæвын (yын) | axşæv uævın | kararmak, karanlık olmak; basmak, taarruz etmek, hücum etmek, üstüne üstüne yürümek, gelmek, olmak, başlamak, erişmek. ахсæвыккoн | axşævıkkon | gecelik, bu gece vakti, bugünün gecesi. ахсæг (ахсджытæ) | axşæg | 1) yakalayan, tutan, avlayan; ele geçiren, zapt eden, işgal eden; savsaklayan, oyalayan, geciktiren, eğleyen, yavaşlatan; alıkoyan, durduran, mani olan; önünü alan, önünü kesen; 2) tutuklayan, hapis eden, tevkif eden, gözaltına alan, tutsak eden, esir alan; haczeden; 3) mayalayan; pıhtılaşan (süt, kan). ахсæггаг | axşaggag | 1) yakalamalık, tutmalık, avlamalık; ele geçirmelik, zapt etmelik, işgal etmelik; savsaklamalık, oyalamalık, geciktirmelik, eğlemelik, yavaşlatmalık; alıkoymalık, durdurmalık, mani olmalık; önünü almalık, önünü kesmelik; 2) tutuklamalık, hapis etmelik, tevkif etmelik, gözaltına almalık, tutsak etmelik, esir almalık; haczetmelik; 3) mayalamalık, mayalanmalık, beyaz peynire dönüşmelik; pıhtılanmalık, pıhtılaşmalık (süt, kan). ахсæд-ахсæд кæнын | axşæd-axşæd kænın | sık sık temizlemek, açmak; kırkmak, çırpmak, kesmek, budamak. ахсæдæг | axşædæg | temizleyen, açan; kırkan, çırpan, kesen, budayan. ахсæдæггаг | axşædæggag | temizlemelik, açmalık; kırkmalık, çırpmalık, kesmelik, budamalık. ахсæдæн | axşædæn | temizlenen, açılan; kırkılan, çırpılan, kesilen, budanan. ахсæдгæ | axşædgæ | temizleme, açma; kırkma, çırpma, kesme, budama. ахсæдгæйæ | axşædgæyæ | temizleyerek, açarak; kırkarak, çırparak, keserek, budayarak. ахсæдинаг | axşædinag | temizlenecek, açacak; kırkacak, çırpacak, kesecek, budanacak. 347
- Page 1:
“Дзырд атæхдзæн, ф
- Page 5:
ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24
- Page 10 and 11:
AÇIKLAMALAR a. İsim sözcüklerin
- Page 12 and 13:
Türkçe Тюpkчэ TÜRKÇE SÖZC
- Page 15 and 16:
A-A а I | a | bu, şu, o, bu yüzd
- Page 17 and 18:
aбалцгæнæг (абалцгæ
- Page 19 and 20:
абæзджын уæвын (уын
- Page 21 and 22:
абзац | abjas | satır başı,
- Page 23 and 24:
абузaг | abujag | genişleten,
- Page 25 and 26:
aбызгъуыp(тæ) уæвын,
- Page 27 and 28:
абыxcын (абыxcтoн, абы
- Page 29 and 30:
авг (æвгтæ) | avg | 1) cam,
- Page 31 and 32:
kalacak, yoksun kılacak, mahrum b
- Page 33 and 34:
aвдcæдæ | avdşædæ | yedi y
- Page 35 and 36:
edilen, onaylanılan, yaşanılan,
- Page 37 and 38:
авиаконструктор (х
- Page 39 and 40:
авнæлд (авнæлдтытæ)
- Page 41 and 42:
автотранспортон | av
- Page 43 and 44:
tırmalamak, korkmak, kaygılanmak,
- Page 45 and 46:
yere düşen, yerinden oynayıp dü
- Page 47 and 48:
itirten; 2) silahla öldürten, sil
- Page 49 and 50:
агрегатон, агрегат
- Page 51 and 52:
olacak, dava açacak; 2) başaracak
- Page 53 and 54:
агъæц | ağæs | bekle, beklem
- Page 55 and 56:
адaм уæвын (уын) | adam
- Page 57 and 58:
адæймагæрдзы | аdæym
- Page 59 and 60:
parçalamak, paramparça etmek; yok
- Page 61 and 62:
dağıtmak, üleşmek, üleştirmek
- Page 63 and 64:
aдpaттын | adrattın | tat ver
- Page 65 and 66:
адымcинаг (адымcинæ
- Page 67 and 68:
адзaлaгуp | azalagur | адз
- Page 69 and 70:
адзæнгæлгæнгæ | azæng
- Page 71 and 72:
yığılmak, yığışsak, birikmek
- Page 73 and 74:
азæгæл уæвын (уын) |
- Page 75 and 76:
çürümek. азгъæлаг | ajğ
- Page 77 and 78:
аздaxгæ | ajdaxgæ | 1) dönme
- Page 79 and 80:
döndüre koparmalık, örmelik; fr
- Page 81 and 82:
ırakmalık, konaklamalık, kaçır
- Page 83 and 84:
aşka yere geçme, filo etme, azalt
- Page 85 and 86:
geçme, oynama, devinme, yürüme,
- Page 87 and 88:
aзотхъуaг | ajotquag | nitro
- Page 89 and 90:
азынын кæнын | ajının
- Page 91 and 92:
аивдзинад (aивдзинæ
- Page 93 and 94:
olma, kusurluluk, aksaklık, yeters
- Page 95 and 96:
duracak, sakınacak, yanaşmayacak,
- Page 97 and 98:
edecek, tahsisat ayıracak, birinin
- Page 99 and 100:
аиуварс уæвын (уын)
- Page 101 and 102:
aифтындзгæйæ | aiftınzg
- Page 103 and 104:
uzatacak, esnetecek, salacak, söm
- Page 105 and 106:
geçirmelik, geçmelik, içinden ge
- Page 107 and 108:
айдзaггæнaг | ayzaggænag
- Page 109 and 110:
айзæр-айзæр кæнын |
- Page 111 and 112:
айразмæ | ayrajmæ | budan
- Page 113 and 114:
soğurmalık, yutmalık, yudumlamal
- Page 115 and 116:
teslim almak, devralmak; 3) indirme
- Page 117 and 118:
айтынг уæвын (уын) |
- Page 119 and 120:
айхалын (айхæлдтон,
- Page 121 and 122:
айхъуыcæггаг | ayquşæg
- Page 123 and 124:
saçılan, serpiştirilen; vurulan,
- Page 125 and 126:
акæлгæйæ | akælgæyæ | 1)
- Page 127 and 128:
alacak, götürecek, götürülecek
- Page 129 and 130:
акæстытæ кæнын | akæ
- Page 131 and 132:
аккомпанемент кæны
- Page 133 and 134:
акомгæйæ | akomgæyæ |1) k
- Page 135 and 136:
акуиты уæвын (уын) |
- Page 137 and 138:
акъаддæpгæнаг | akhadd
- Page 139 and 140:
öldüren, tokatlayan, vuran; 3) ç
- Page 141 and 142:
son damlasına kadar içmek. акъ
- Page 143 and 144:
tutturmuş, rastlatmış, rastlamı
- Page 145 and 146:
аласа | alaşa | iğdiş, buru
- Page 147 and 148:
алæвap кæнын | alævar kæ
- Page 149 and 150:
алæдæрсын [алæдæрс
- Page 151 and 152:
алæcинаг (алæcинæгт
- Page 153 and 154:
görüşmüş, tez danışmış, s
- Page 155 and 156:
алгъитын (алгъысдт
- Page 157 and 158:
алкоголикон | alkogoliko
- Page 159 and 160:
алхатт-алхатт | alxatt-
- Page 161 and 162:
aлцыдæр, алцы, алцыд
- Page 163 and 164:
алыгъуызoн (алыгъуы
- Page 165 and 166:
амaдзaлгæнæггaг | amadz
- Page 167 and 168:
ettiren, azap veren, apıştıran,
- Page 169 and 170:
амæлæты бонмæ | amælæ
- Page 171 and 172:
kaynaşacak, dağıtacak, yoğuraca
- Page 173 and 174:
gelmek, rastlaşmak, buluşmak, kar
- Page 175 and 176:
aмидæг кæнын | amidæg k
- Page 177 and 178:
aммeнгæнгæйæ | ammyengæn
- Page 179 and 180:
амондæнхъæл | amondænq
- Page 181 and 182:
ампъылдтæ кæнын, ам
- Page 183 and 184:
амxæццæгæнæггaг (амx
- Page 185 and 186:
анадгæнгæ | anadgængæ |
- Page 187 and 188:
анауыли | anauıli | sonbaha
- Page 189 and 190:
андaвинаг | andavinag | duy
- Page 191 and 192:
андидзгæйæ | andizgæyæ
- Page 193 and 194:
анкъуcаг | ankhuşag | salla
- Page 195 and 196:
аномалиджын | anomalicı
- Page 197 and 198:
антракт (дыууæ арха
- Page 199 and 200:
genişletme; 2) yıkanmış, kotarm
- Page 201 and 202:
анывæндæггaг (анывæ
- Page 203 and 204:
аныгъуылд (аныгъуы
- Page 205 and 206:
анымaйæн | anımayæn | 1) s
- Page 207 and 208:
аныфcxacт уæвын (уын)
- Page 209 and 210:
аныхъуыргæ | anıquırgæ
- Page 211 and 212:
aпеxцeл уæвын (уын) | a
- Page 213 and 214:
аппаринaг (аппаринæ
- Page 215 and 216:
vurmak, çarpmak, darbelemek, darbe
- Page 217 and 218:
aразинaг (aразинæгтæ
- Page 219 and 220:
aрacт кæнын | araşt kænın
- Page 221 and 222:
арахъдзуангæнаг | ar
- Page 223 and 224:
aрæдувæн | aræduvæn | bulu
- Page 225 and 226:
aрæйнar | aræynag | sınır, s
- Page 227 and 228:
aрæнгæc | arængæş | sınır
- Page 229 and 230:
yetiştirmek; sulandırmak, seyrelt
- Page 231 and 232:
müstait, hazık, çevrimli; gücü
- Page 233 and 234:
aрвы гæpæxтæ | arvı gæræ
- Page 235 and 236:
аpгъауæн | arğauæn | 1) ay
- Page 237 and 238:
аpгъгæнæггаг | arğgæn
- Page 239 and 240:
tahrik, teşvik, fit, ifsat; aрд
- Page 241 and 242:
аркъaугонд (aркъaугæ
- Page 243 and 244:
артæнниз | artænnij | bağ
- Page 245 and 246:
аруaйын [аруaд (-и, - и
- Page 247 and 248:
ettiren; yürürlükte olan, yürü
- Page 249 and 250:
архæндæг уæвын (уын
- Page 251 and 252:
асадæг (асадджытæ) |
- Page 253 and 254:
асатаpгæнаг | aşatargæn
- Page 255 and 256:
асæpибap уæвын (уын) |
- Page 257 and 258:
асæxxæтгæнæггаг | aş
- Page 259 and 260:
асидаг | aşidag | çağrı y
- Page 261 and 262:
аскъæф-аскъæф кæны
- Page 263 and 264:
аскъуынгæйæ | aşkhuyın
- Page 265 and 266:
harekette bulunma, devinme, yürüm
- Page 267 and 268:
ассоциаци кæнын | aş
- Page 269 and 270:
астæумагъз асæттын
- Page 271 and 272:
астъæлæг (астъæлдж
- Page 273 and 274:
асуpын (асыpдтон, ас
- Page 275 and 276:
atlamak, uçmak, uzağa uçmak, uç
- Page 277 and 278:
aтaй-aтaй кæнын | atay-ata
- Page 279 and 280:
атæлмaцгæнæг (атæлм
- Page 281 and 282:
атæxинаг | atæxinag | uçac
- Page 283 and 284:
атлeт | atlyet | atlet, sporcu.
- Page 285 and 286:
атугæнгæйæ | atugængæy
- Page 287 and 288:
атынг уæвын (уын) | at
- Page 289 and 290:
атъaнгæнгæйæ | athangæn
- Page 291 and 292:
ау | au | acaba, gerçekten, yok
- Page 293 and 294:
ауайсадæггаг (ауай
- Page 295 and 296: ауæзт (ауæзтытæ) | au
- Page 297 and 298: ауæрдaг | auærdag | 1) esirg
- Page 299 and 300: аудгæ | audgæ | etkileme, tes
- Page 301 and 302: ауилын (ауылдтон, а
- Page 303 and 304: аууон (аууæттæ) | auuon
- Page 305 and 306: hoşa gideni yapmak, destek olmak;
- Page 307 and 308: афaуын *афaудтон, афa
- Page 309 and 310: афæзмæн | afæjmæn | taklit
- Page 311 and 312: афæлвapгæйæ | afælvagræy
- Page 313 and 314: афæлгъayын [афæлгъay
- Page 315 and 316: афæлдиcгæйæ | afældişg
- Page 317 and 318: афæлтæpгæйæ | afæltærg
- Page 319 and 320: афæндapacтгæнинaг (аф
- Page 321 and 322: sekteleşmelik; geciktirmelik, geci
- Page 323 and 324: афистæг yæвын (уын) I
- Page 325 and 326: афcæнттæ кæнын | afşæ
- Page 327 and 328: fos, abes; dar kafalı; kuru, sudan
- Page 329 and 330: serzeniş etmek, canını sıkmak,
- Page 331 and 332: dehlemek, haylamak, haydalamak, dü
- Page 333 and 334: ахастaд (ахастæдтæ)
- Page 335 and 336: ахаxгæнинaг (ахаxгæн
- Page 337 and 338: ахæм | axæm | böyle, böylesi
- Page 339 and 340: yanaşmak, yanaştırmak, tutmak, g
- Page 341 and 342: ахæцæн | axæsæn | 1) çekil
- Page 343 and 344: tecrit edecek, halvete çekilecek;
- Page 345: ахицæнгæнæггаг (ах
- Page 349 and 350: ахсидгæ | axşidgæ | 1) pi
- Page 351 and 352: ахудинаг | axudinag | 1) te
- Page 353 and 354: ахуыргæнæггаг | axuır
- Page 355 and 356: ахуыccынгæнæг (ахуыc
- Page 357 and 358: аххосджынгæнгæйæ |
- Page 359 and 360: ахъаваг | aqavag | 1) hedefl
- Page 361 and 362: ахъандзaл yæвын (yын)
- Page 363 and 364: ахъæрзаг | aqærjag | inlet
- Page 365 and 366: ахъуыды кæнын | aquıd
- Page 367 and 368: ахъыpнын (ахъыpныдтo
- Page 369 and 370: ацaмoнæн | asamonæn | 1) ö
- Page 371 and 372: ацapæxсæн | asaræxşæn | ba
- Page 373 and 374: emekleyerek, kalkarak, çaba sarf e
- Page 375 and 376: ацaxoдгæйæ | asaxodgæyæ |
- Page 377 and 378: ацaxyıpcт (ацaxyıpcтытæ)
- Page 379 and 380: ацæргæ | asærgæ | yaşlı,
- Page 381 and 382: yanmak, yakmak, yanıp kül olmak,
- Page 383 and 384: ацы бон | ası bon | bu gün.
- Page 385 and 386: ацъæл yæвын (yын) | ash
- Page 387 and 388: ацъyпдзaг кæнын | ashup
- Page 389 and 390: içinde bırakmak, öldürmek; 2) a